Yüzde ellinin nafile lider arayışı

05 Mayıs 2017 Cuma

Binlerce, yüzlerce yıl önce anlatılan destanlar, kaleme alınan romanlar, şiirler, masallar...
Hep aynı insanı anlatırlar.
Farklı toplumlar, hataları ve zaaflarıyla, farklı coğrafyalarda, hep aynı hayatları tekrarlar.
Başa geçen despotlar ve ona boyun eğen kalabalıklar...
Gönüllü tutsaklıklar...
Ara ara baş gösteren ama zamanla ehlileşen;
Düzeni asla kökünden değiştirmeyen irili ufaklı isyanlar...
Tüm uygarlık tarihi bunların tekrarlarıyla dolar taşar.
Tarihte yaşananları didik didik eden insan;
Kendi çağında, didiklediklerinden hiçbir şey anlamadan;
Defalarca sil baştan, hataların aynısını yapar.
O yüzden, her ilişkisinde aynı sorunları yaşayan aklı kıt âşıklara benzer her çağda toplumlar.
Bu gerçeği herkes bilir ama gerçekleri bilmek bir işe yaramaz.
Kendi gerçekliğine kör ve sağır olmayı daha konforlu sanan toplumlar;
Geçmişte yaşanan tecrübeleri sadece kayda geçirirler, onları değerlendirmekle uğraşmazlar.
Toplumların yüz vermediği bu kayıtlar, uzun vadeli politik ve ekonomik hesaplar yapan ve hep iktidara oynayan iradelerin temel malzemesidir.
İnsanın hangi durumda neye, nasıl tepki vereceğini;
Tercihlerini ne zaman, neye göre yapacağını;
Neden korkup, neye tapacağını;
Hangi noktada yılıp, hangi noktada şahlanacağını;
Nelerden vazgeçip, nelerden vazgeçmeyeceğini;
Tarihe bakarak doğru hesaplayanlar, iktidarı kolayca kaparlar.
Tıpkı kendi geçmişlerine bakmadıkları gibi, iktidarların da bu döngüsel tekrarına bakmaya tenezzül etmeyen toplumlar da onların elinde oyuncak olurlar.
İktidarların oltasında hep güzel kokan ve iştah açan albenili yemler bulunur.
Demokrasi, eşitlik, adalet gibi yorumlanabilir kavramlar, çağlar boyu toplumları iyimserlikle oyalar.
Bu kavramların içeriğinin teoride dolu ama pratikte bomboş olmasını umursamayan bizimki gibi toplumlar, aymazlıklarının bedelini ağır öderler.
Sistem tarafından nasıl yönlendirildiklerini sezdikleri halde, tehlikeli bir uysallıkla hâlâ seçme ve seçilme hakları olduğuna inandıkları;
“Kırk katır mı, kırk satır mı” ahlakıyla önlerine konan tercihler için kullandıkları oyları özgür iradeleriyle verdiklerine kandıkları;
Bu arada her şeyi aslında paranın yönettiğini adları gibi bilip de;
Yine de her şeyi bir yaratıcının yönettiğine inanmakta ısrarcı oldukları için tarihe hep “kaybeden” olarak geçerler.
İşte şu anda bu ülkedeki sağcı ve solcu, milliyetçi ve ulusal, dindar ve liberal... İktidara oynayan tüm politikacılar, küstah özgüvenlerini halkın bu halinden cesaretlenerek köpürtüyorlar.
Tarihin içinde şuursuzca yuvarlanmak ve hataları tekrarlamak;
Evet, insanlığın değişmez kaderi;
Ama aynı zamanda iktidara talip iradenin de bilinci.
Her zaman olduğu gibi halk kaderi, iktidar da bilinci seçtiği için ufukta yine ışık görünmüyor.
Başkanlık seçimine kadar kendine lider aramakla oyalanmayı marifet sanan ve hatalarını tekrarlamaya can atan bir yüzde elli;
Bir kez daha kendi rızasıyla diktaya boyun eğme sürecine sürükleniyor.
O yüzde ellinin herkesin hoşuna gidecek bir çatı liderden önce;
Firesiz özümseyeceği, sağlam ve net bir temel iradeye ihtiyacı var.
Çünkü tarih maalesef gerçekten tekerrürden ibaret;
Ve bu yüzde elli kaderine sırt çevirip o iradeye yönelmediği için, görünen tek tekerrür yine gaflet.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları