2019’a doğru

05 Mayıs 2017 Cuma

3 Kasım 2019 önemli bir tarih. Bu tarihte cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri yapılacak. 16 Nisan referandumundaki “hayır” cephesinin öncüsü konumundaki Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünde 2.5 yıl gibi bir zaman var. Parti, kısa sayılamayacak bu zamanı iyi değerlendirerek kendisini seçimlere en iyi şekilde hazırlamak zorunda.
Batı’daki sosyal demokrat partilerden örnek verilecek olursa bu gibi önemli durumlarda partiler kapsamlı bir “eylem programı” hazırlıyorlar. Genelde bu programlar olağan ya da olağanüstü kongrelerde tartışılıp onaylanıyorsa da bu zorunlu değil. Eylem programları partinin MYK, parti meclisi, meclis grubu, il ve ilçe örgütleri, gençlik ve kadın örgütlerinin katılacakları ortak bir toplantıda da tartışılıp kabul edilebilir.

***

Gerçek sosyal demokrat parti bir “program partisi” ve ideolojik/siyasal kanatları olan bir kadro partisi olmalıdır. Parti programı renkleri ne olursa olsun tüm üyeler için bağlayıcıdır; bu, eylem programları için de geçerlidir.
CHP’nin eylem programı bir an önce hazırlanıp kamuoyuna açıklanmalı ve bu çerçevede 2019 seçimlerine yönelik olarak çeşitli muhalif siyasal partiler ve sivil toplum örgütleriyle omuz omuza çalışmalar başlatılmalıdır.
Bu çalışmalarda belirleyici olan 2019 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayının kim olduğunun açıklanması ve bu adayın 16 Nisan referandumunda toplumun muhalif olarak ortaya çıkan kesimleri için çekici bir kişilik olmasıdır. Amaç, muhalefeti genişletmektir.

***

Tüm saygınlığına, dürüst, erdemli kişiliğine karşın Sayın Kemal Kılıçdaroğlu uygun bir aday değildir. Seçimlerde alacağı oy CHP’li seçmenin biraz artısıyla yüzde 50+1 için yeterli olmayacaktır. Anlaşıldığı kadarıyla Sayın Kılıçdaroğlu bu göreve talip değildir. Cumhurbaşkanı adayı, sol seçmenler gibi Kürt toplumunun, mütedeyyin kesimlerin, ılımlı milliyetçilerin de kendilerine yakın görecekleri, siyasette yıpranmamış bir kişilik olmalıdır.
Böyle bir adayı bulmak kolay olmamakla birlikte olanaksız da değildir. Bu durumda Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığından ayrılmasına gerek yoktur. Sayın Kılıçdaroğlu 16 Nisan referandum sürecini başarıyla yönetmiştir. “Hayır” cephesinin yaklaşık yüzde 49 oranında oy almasında büyük pay sahibidir.

***

CHP, kendisini sosyal demokrat bir parti olarak tanımlamasına karşın programında belirtilen ilkeleri tabanının gerektiğince içselleştiremediği bir siyasal yapılanmadır. Bu, bir ölçüde partinin üst yönetimi için de geçerlidir.
Parti içi demokrasi sosyal demokrasinin olmazsa olmazıdır. Tartışmalar, partinin üst yönetimi için “rahatsız edici” olabilir. Ne var ki bu tür “rahatsız edici” açıklamalarda bulunan partililere disiplin kurulu yolu gösterilmemelidir.
Abdullah Gül önerisi dışında Sayın Deniz Baykal’ın da Sayın Muharrem İnce’nin de Sayın Fikri Sağlar’ın da 2019’a yönelik söylediklerine kulak verilmelidir. Üçünün de açıklamalarında doğruluk payı vardır. Fikri Sağlar’ın açıklamalarını AKP yandaşı bir gazetede yapması “hoş” olmamakla birlikte bunun cezası Disiplin Kurulu’na sevk olmamalıdır.
Bizden uyarması deyip noktalayalım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları