Olaylar Ve Görüşler

Demokrasi Bloku’nu büyütmeliyiz

06 Mayıs 2017 Cumartesi

ERDOĞAN TOPRAK

 

16 Nisan’da ortaya çıkan Demokrasi Bloku, Türkiye’yi çıkmaz sokaktan çıkaracak, yeni bir yönetim, yeni bir vizyon ile Türkiye’nin ağır sorunlarını aşacak...

16 Nisan’da, partiler üstü büyük bir oluşum doğmuştur: Halkımızın en az yarısını birleştiren, bir “Demokrasi Bloku”! Bu büyük oluşumda sosyal demokratlar, mütedeyyinler, milliyetçiler, Kürt kökenli vatandaşlarımız vardır: Hepsi bu büyük oluşumun üyeleridir. Toplumun tüm kesimlerinden milyonlarca insanımızı barındıran bir oluşumdur. Son yıllarda ülkemizin sorunları o kadar büyüdü ki, bu büyük sorunları çözmek partiler üstü bir mesele haline geldi.
Siyasi görüşleri, inançları, etnik kökenleri farklı bu milyonlarca insan birkaç hayati öncelik etrafında birleşti: Cumhuriyet, demokrasi, hukuk devleti, inanç ve ifade özgürlüğü, adalet ve ortak akıl ihtiyacı! 80 milyonun kardeşçe birlikte yaşama isteği.
Cumhuriyet Halk Partisi, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde, çok doğru bir yaklaşımla, tüm bu renkleri, kampanya boyunca ortak paydalar oluşturularak bir arada tutmuştur. Tarihi bir sorumluluğu başarıyla üstlenmiştir. Bu kadar zor şartlarda elde edilen bu büyük başarıdaki en büyük pay: Kucaklayıcı, dışlayıcı olmayan dil kullanmakta ısrar eden CHP ve Sayın Genel Başkanımızdır.
Bu sebeple de, 2019’a kadar bu büyük Demokrasi Bloku’nu koruyarak, sağlamlaştırarak büyütebilecek bu anlayıştır.

Mücadeleye devam

Bu arada, belirtmeden geçmek istemiyorum: Elbette ki YSK kararı hukuksuzdur ve seçim sonuçları ile ilgili hukuki mücadeleyi tüm gücümüzle, en etkin şekilde, devam ettireceğiz! Bundan kimsenin şüphesi olmasın! Ancak bu arada bundan bağımsız olarak, geleceğiz yönelik geniş bir vizyon da çizmek zorundayız.
...16 Nisan’da halkımızın bize verdiği büyük sorumlulukla, partiler üstü bir duyarlılıkla hareket etmeliyiz!
Bunun yolu, ayrıştırıcı olmayan, barışçı, uzlaşıcı yeni bir ortak dil benimsemektir! Tüm farklı inanç ve düşüncelere tam saygı göstermektir!
Toplumun yaklaşık en az yüzde 50’sini oluşturan bu partiler üstü büyük oluşum, daha da büyüyecektir, çünkü çok güçlü ve doğru bir zemine oturuyor: Kimsenin dışlanmadığı, kimsenin ötekileştirilmediği, herkese özgür ve eşit yaşam alanı sağlayan bir anlayış üzerinde oturuyor. Bu, hepimiz için artık çok değerli!

Bir Türkiye var: Hepimizin Türkiyesi!

Ancak bu Demokrasi Bloku’nu sağlamlaştırıp büyütmemiz için, zamansız tartışmalardan uzak durmalıyız. Daha yeni yeni bir araya gelen bu “oluşumda”, “çimento daha tam kurumamışken”, erken yapılan cumhurbaşkanı aday arayışları, ister istemez, bu büyük Blokta çatırdamalara, tartışmalara, ayrışmalara yol açacaktır. Zarar verecektir. Bu arayış bugünün işi değildir. Bu zor süreçte önemli olan kişiler veya partiler değil: Önemli olan Türkiye’dir.
Meseleye cumhuriyet ve demokrasi gözlüğü ile bakmak gerek, parti içi bir mesele olarak değil. Tüm birleşenlerle ortak bir payda, yapıcı ve kucaklayıcı bir dil geliştirmeliyiz: 16 Nisan’da bunun zaten “provası” yapıldı ve başarı getirdi, bunu unutmayalım. CHP ve Kılıçdaroğlu’nun öncülük ettiği, başarıyı sağlayan, hoşgörü ortamı ve partiler üstü ülke meselesi duyarlılığı bundan sonra da titizlikle devam ettirilmelidir.
Şu an için parlamenter demokrasiye nasıl dönülür bunun vizyonunu oluşturmalıyız. Değişim sonrası, ülkemiz nasıl dünya ile tekrar “el sıkışır”, bunun vizyonunu oluşturmalıyız. Bunlara odaklanmalıyız, Demokrasi Bloku’nu bir arada tutarak, güçlendirerek.
...Gerçekten de, mevcut iktidar yapısı ile ülkemizin ağırlaşan sorunların aşılamayacağını, hatta daha da ağırlaşacağını artık herkes gördü:
Çiftçi ile yılanın hikâyesini bilirsiniz herhalde. Bir yılan çiftçinin bahçesini rahat bırakmıyormuş, sürekli bir mücadele içindeymişler. Günün birinde yılan çiftçinin oğlunu öldürmüş, çiftçi de yılanın kuyruğunu kesmiş. Uzun yıllar sonra barışma çabaları yine başarısız olunca, yılan şöyle demiş: “Sende bu oğul acısı, bende bu kuyruk acısı olduğu sürece biz barışamayız.”
Bu iktidar o kadar içte ve dışta büyük çatışmalar yarattı ki onları toparlamak bu iktidar döneminde mümkün değil. Bu iktidarın, Avrupa Birliği (AB), Suriye, Rusya, ABD ile ilişkileri çok fazla yıprandı. Güven kalmadı, karşılıklı acılar yaşandı, çok canlar yakıldı. Artık bu iktidarın bu ilişkileri düzeltmesi mümkün değildir. Zaman zaman “barışma” açıklamaları yapılsa dahi, bu ülkeler bu açıklamalara artık güvenmemektedir.
Avrupa Birliği... İç kamuoyunu tutmak için AB ile girilen anlamsız ve zarar verici restleşmeler: Oysa yatırımlarımızın yüzde 75’i AB’den geliyor, ihracatımızın yüzde 49’u AB’ye, turizm gelirlerimizin yaklaşık yarısı AB’den... Ve tüm bunları popülist bir politikaya heba eden kısa görüşlü bir anlayış!

Yeni bir başlangıç

Rusya ile yanlış politikalar, uçağın düşürülmesi konusunda yarışan cumhurbaşkanı ve başbakan ve sonrasında geri adımlar ve Türkiye’nin itibarsızlaşması... Suriye’ye demokrasi hayalleri sonucu yüz binlerce ölüm, milyonlarca göç, ülkemize sıçrayan terörist faaliyetler... ABD ve Rusya arasında ciddi olmayan “zikzak” ilişkiler.
Yeni bir başlangıcı kucaklamaya ihtiyaç vardır. Bu da 16 Nisan HAYIR blokunca mümkün olur.
Tüm bu tutarsız, itibarsız, ucuz dış politikalar sonucu ne elde edildi?
Türkiye’nin menfaatine olan tek bir sonuç bile elde edilmedi! Tam tersine: Bugün kendi bölgesinde de, dünyada da hiçbir konuda sözü geçmeyen, itibarı ağır yara almış bir Türkiye gerçeği var. Çiftçi ve yılan hikâyesi gibi... ilişkiler bu kadar yıpranmışken, güven onlarca kez kırılmışken, canlar yakılmışken: Bu iktidarın bu ilişkileri düzeltmesi mümkün değildir. Hiç aldanmayalım, bugün AB’nin yaptığı gibi, tüm ülkeler sadece “idare eder” Türkiye’yi, ama yaptırımları ağır olur: Ekonomik alanda, bölgede Türkiye’nin sözünü geçirmeyerek ve benzeri...

Dünya ile el sıkışmak

Özet olarak iktidarın yanlış politikalarının bedelini tüm vatandaşlar öder ve yeni bir anlayış, yeni bir yönetim, yeni bir vizyon gelmeden Türkiye bulunduğu kötü durumdan çıkamaz.
Ancak başta söylediğim üzere: Umut ışığı 16 Nisan’da belirdi...
Partiler üstü bu geniş oluşum, bu Demokrasi Bloku, Türkiye’yi bu çıkmaz sokaktan çıkaracak, yeni bir yönetim, yeni bir vizyon ile Türkiye’nin ağır sorunlarını aşacak: Tüm ülkeler ile ilişkilerini düzeltecek. Türkiye, dünya ile tekrar “el sıkışacak”!
Uluslararası alanda “yurtta barış cihanda barış” anlayışına döneceğiz, komşu ülkelerin işlerine müdahale etmeme politikamıza döneceğiz, birikimli kadrolar ve rasyonel politikalar ile Türkiye’yi hak ettiği saygın ve oyun kurucu konumuna tekrar taşıyacağız. Rusya olsun, AB olsun, ABD olsun Türkiye’nin menfaatine uygun ve ortak çıkarlar doğrultusunda hareket edeceğiz: uluslararası ilişkilerde “dost” veya “düşman” yoktur: rasyonel ve etkili politikalar ile her ülke kendi menfaatini korumakla mükelleftir. Bu yaklaşımın ışığında, Türkiye’nin önündeki diğer tüm temel sorunlar da aşılabilecektir.
Bunların başında: Birlikte yaşama arzusu;. Türk’ü, Kürt’ü, Lazı ile birlikte ülkemizin kanayan yarasını iyileştireceğiz. Bunu, hukuk devleti ve eşit yurttaşlık, inanç ve ifade özgürlüğüne saygı çerçevesinde başaracağız.
Başta söyledim, ama sürekli tekrar etmekte fayda var: Bir Türkiye var, hepimizinTürkiyesi!

ERDOĞAN TOPRAK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları