Çiğdem Toker

Döviz sorusuna manidar yanıt

10 Mayıs 2017 Çarşamba

İhtimal o ki, “yüzde 1621 oranında artış” diye bir ifadeyi daha önce görmediniz. Kulağa öyle tuhaf geliyor ki, bir yanlışlık olmasın diye dönüp tekrar okuyor insan. Ocak-nisan döneminde Hazine kasasındaki nakit açığı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1621 artarak 26.2 milyar TL’ye çıkmış. Bu hesap, uzun yıllar Hazine müsteşarlığı yapmış bir isim olan Faik Öztrak’tan geldi. Tekirdağ milletvekili Öztrak, Hazine rakamlarını yorumladığında mali disipline neler olduğunu daha iyi görmek mümkün.
Referandum ayı nisanda ise 12 aylık nakit açığı bütün zamanların nakit açığı rekorunu kırmış: 62.9 milyar TL:
Şimdi bu tabloya biraz daha netlik ayarı yapan bir başka gelişmeden söz edelim. Köşenin düzenli okurları anımsar. Hazine’nin bu yılın başında Ziraat Bankası aracılığıyla döviz piyasasında 250 milyon dolar sattığı yolundaki duyumu ve bunun üzerine Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’e yöneltilen sorulara yer vermiştik.
Bu sorular önemliydi çünkü normal koşullarda Merkez Bankası’nın yapması gereken işlemler Ziraat Bankası’na yaptırıldığı kuşkusu doğmuştu. Yasaya göre Ziraat Bankası, Merkez Bankası’nın mali ajanı. Diyelim ki, bir ilçede -Merkez Bankası şubesi olmayacağı için- Hazine’den çıkan maaş ödemeleri, Ziraat Bankası kanalıyla yapılıp, daha sonra Merkez Bankası’na aktarılıyor. Bu işin, harcama kısmı. Ziraat’in Merkez Bankası’yla “muhabir banka” ilişkisi, gelirler yönünden de benzer nitelikte. Yani X şehrinde toplanan vergiler Ziraat Bankası üzerinden aktarılıyor.

***

Konunun özü, sahipliği Hazine’de bulunan Ziraat Bankası, ancak Merkez Bankası şubesinin olmadığı yerlerde Hazine işlemleri yapabiliyor. İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın 5 Nisan 2017 tarihli soruları, ayrıntılı ve iktidarın referandum döneminde yaptığı kuşkusu yaratan hesapsız harcamaları da ima ediyordu. Mesela, Merkez Bankası’nın yasal ve teknik altyapısı yeterliyken, satışın niye Ziraat aracılığıyla yapıldığı, işlemin bir defalık olup olmadığı, sebebin, siyasi mi yoksa ekonomik mi olduğu, eğer bir zarar ortaya çıkarsa, bu zararı Ziraat’in mi Merkez Bankası’nın mı üstleneceği gibi...
Her biri diğerinden önemli sorulara, (vergilerimizi ilgilendirdiği için) beklenenden kısa bir sürede yanıt gelmiş. Hazine Müsteşarı adına Kamu Finansmanı Genel Müdür vekili Mehmet Emre Elmadağ’ın imzasını taşıyan yanıt, kısa ama fazlasıyla manidar.
4 Mayıs 2017 tarihli yanıtta, Merkez Bankası’nın Hazine’nin mali ajanı olarak hareket ettiği bilgisi tekrarlanıyor. Keza, yasaya göre Ziraat’ın, eğer Hazine isterse, gerek yurtiçi gerekse yurtdışında her türlü Hazine işlemlerini yapabileceği veya yaptırabileceği vurgulanıyor.
İkinci paragraf şöyle:
“Bu kapsamda operasyonel ihtiyaçlar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası A.Ş arasındaki yurtiçi muhabirlik hizmetleri anlaşması dahilinde ve Hazine Müsteşarlığı ile eşgüdüm içerisinde, zaman zaman yurtiçi muhabir banka aracılığıyla da işlemler gerçekleştirilebilmektedir.”
Sorularda net olarak ifade edilen dövizin tutarı, müdahale sayısı, müdahale zamanı, sıklığı anılmıyor. Ama bu genel cevaptan, soruların birçoğunun teyit edildiği yorumunu çıkarabiliriz. Eğer Ziraat Bankası gerçekten döviz piyasasına müdahale etmemiş olsa, cevabın bu berraklıkta verilmesinin önünde ne engel vardı? Belli ki ayrıntıya girme cesareti gösterilmese de yapılan işlemler bütünüyle cevapsız bırakılmak da istenmemiş. Hazine’nin kurumsal olarak kendisini pek konforlu hissetmediği verilen cevaptan hissediliyor. Yanı sıra, piyasa müdahalesinde ağırlık merkezinin Merkez Bankası’ndan Saray’a doğru kaydığı da anlaşılıyor.
Merkez Bankası için anılan “amaç ve araç bağımsızlığı”nın sahipliği Hazine’de, dolayısıyla “siyaset kurumunda” olan Ziraat Bankası’nda bulunmadığını anımsatalım. Ve tabii en büyük ve en köklü kamu bankasının Türkiye Varlık Fonu kapsamında olduğunu da.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları