Kendi evinde ölü bulunmak

12 Mayıs 2017 Cuma

Ev nedir?
Sandığınız gibi sadece dört duvar ve bir çatıdan oluşan sınırlı bir yapı mı?
Yoksa bir anlam mı, kavram mı, hayal ve ideal mi?
Onların evi bir ormandı.
İçinde hayvanları, ağaçları, suları, dağları ve taşları olan topraktı.
O toprağı korumaya hayatlarını adamışlardı.
Sonra bir gün evlerinde ölü bulundular.
Oysa ev en güvenli yerdir; tanıdıktır, özeldir, mahremdir, korunaklıdır.
Onlar...
İki eylemci ve kararlı insandılar; haksızlığa ve talana karşıydılar.
Bir gün önce büyük ve şaibeli bir yangından zor kurtuldular.
Haklarında açılan davalar, uğraştıkları taşocağı, aldıkları tehditler...
O yangının bu yüzden çıktığını, o insanların bu yüzden öldürüldüğünü düşündük.
Çevre için verdikleri inatçı savaş nedeniyle hayatlarından olabilecekleri endişesine gömüldük.
Sonra biri çıktı, cinayeti para için işlediğini söyledi.
Anlatılanlara bakılırsa zaten şüpheliydi; cinayeti işlemese, o sabah jandarmaya şikâyet edilecekti.
İki çevreci insan...
Ev saydıkları dağlar, taşlar, ağaçlar, sular ve hayvanlar için harcadıkları hayatlarını henüz netleşmemiş bir nedenden kaybettiler.
“Evlerinde ölü bulundular” yazdı gazeteler.
Ve biz ev üzerine yeniden düşündük.
Evlerinde, evleri için öldürülenlerin ve öldürülmek üzere olanların katillerini düşündük.
Paranın ne anlama geldiğini düşündük.
Ve iktidarın... Ve şiddetin... Ve hukuksuzluğun... Ve hırsın... Ve bedel ödemenin.
İşten atılan akademisyenlerin evlerini düşündük.
Koparıldıkları meslek, eğittikleri çocuklar, aldıkları eğitim, idealler ve umutlar onların evleriydiler.
O akademisyenler şu anda aynı katil tarafından evlerinde öldürülmekteydiler.
Para için, güç için, iktidar için...
Hapse atılan gazetecileri düşündük;
Yazı evleriydi, fikir evleriydi, ifade evleriydi, akıl evleriydi, özgürlük evleriydi.
Aynı katil...
Hepsini evlerinde, evleri uğruna öldürdü.
Evlerinden çok uzaklardaki zindanlara gömdü.
Aynı katile farklı farklı evlerde, evrenlerde direnenler;
Hukukçular iklimi adalet olan evlerinde; sanatçılar temeli özgürlük olan evlerinde; tüm çağdaş fikirler kendi ilerici evlerinde...
Kendi evrenlerinde, aynı katilce, öldürülmekte ve karanlığa gömülmekteler.
Ülke;
Kendi evinde... Kendi cumhuriyetinde... Her gün bir kez daha öldürülmekte.
Ve katil gözlerimizin önünde;
Elleri ve zihni sanki tertemizmiş gibi;
Evin, evimizin, evlerimizin başköşesinde.
Seri cinayetlerden kendine yepyeni bir dünya kurguluyor.
Çevrecileri, akademisyenleri, hukukçuları, gazetecileri, Cumhuriyeti...
Önüne geleni,...
Yolunu keseni...
Öldüre öldüre kendi evini inşa ediyor evlerimizin üzerine.
...
Katili tanımak ama buna rağmen kendi evinde ölü bulunmak;
Gücüne gitmeli insanın...
Gücüne gitmeli insanlığın.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları