Gülengül Altınsay

Gerçeklerin yarısı

18 Mayıs 2017 Perşembe

Gerçeklerin bir kısmını gösterip diğer kısmını örtmek nasıl açıklanabilir? Hani gerçekleri tümden görmemek alıştığımız bir şey de, böylesi daha da kötü. Korkular vardır, kişisel hesaplar vardır; gerçekleri görmezden gelirsin. Yalanlar üzerinden insanları etkilemeye çalışırsın. Bunun adı kara propagandadır.
Ama gerçekleri ortaya döküyorum deyip maçın 90 dakikasından sadece Beşiktaş’ın aleyhine verilmeyen kartları ya da kararları yakalayıp sonra da “Beşiktaş kollandı” demek gerçeklerin, olguların kimini görüp kimini görmemektir.
Günümüzün en makbul propaganda, yani halkı aldatma yöntemidir bu. Bir iki olgu üzerinde yangın çıkarıp adaletten, eşitlikten yana aslan kesilmek yani. Ardında ise etik yoksunu bir iktidar amacı vardır.
Görüldüğü kadarıyla bu yönteme başvuranların derdi zaten adaletli olmak değil.
Onların derdi işlevsiz kaldıkları çağdaş futbol ortamında kendilerine bir alan açabilmek. Kim güçlüyse onun yanında yer alarak ekranlardaki iktidarlarını sürdürebilmek. Gündem yaratmak, kendilerinden söz ettirebilmek. Keskin laflarla taraftar tepkisini alevlendirmek ve sonrasında mağduru oynayabilmek. Düşünsenize bu eski hakemlere ve yorumculara bir de video hakemlik görevi verildiğini. Artık hepimizi video başından yönetirler. Maçlar sanki bu beyler için oynanır. Nasıl isterlerse öyle görürler pozisyonları. Çünkü bizde hakemlerin sorunu pozisyonları görememeleri değil, gördüklerini vermeye cesaret edememeleri. Video karşısında da farklı mı olacaklar sanıyorsunuz?
 
Cim-Bom ve F.Bahçe yoksa
Bu sezon Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzon şampiyonluk yarışında yok. Başakşehir’ le Beşiktaş var. Başakşehir kulübünün konumu belli. Başkanının görevleri belli. Siyasi konumu belli. Bu yorumcu insanların konumları da belli.
Şimdi ‘şeyh uçmaz müritleri onu uçurur’ misali, bir Başakşehir savunuculuğu, bir Başakşehir müritliği yarışıdır gidiyor.
Yok video hakem olsaymış Başakşehir şampiyon olurmuş falan filan. PFDK bu takımın gazeteci döven futbolcularını kayırıp ‘hukuk’u rafa kaldırmış, hakemler maçlardaki dirsekleri görmemiş, sorun değil. İkbal kapısına zarar gelmesin yeter. Varsa yoksa Quaresma’nın pozisyonu… Oysa ki hakem Bülent Yıldırım’ın Bursa - Beşiktaş maçını on birer kişiyle tamamlamaya çalıştığı belli. Bunun mağduru sizce en az üç kırmızı kartlık pozisyonu olan Bursa mı yoksa Quaresma’nın atılmasıyla on kişi kalacak olan Beşiktaş mı?
El insaf.
 
Altı kırmızı kartlık hareket
Q7 zaten maç boyu ‘beni atın’ hareketleri sergiledi. Buna kimsenin itirazı yok. Peki, Bilal’in Tolga’ya çift dalması, Sivok’un Aboubakar’ı bariz gol şansı varken faulle engellemesi, Jorquero’nun Adriano’nun bileğine direkt basması, yine Bilal’in Oğuzhan’a arkadan tekmesi kırmızı kartlık hareketler değil miydi?
Zaten Bursa inanılmaz bilenmiş ve hırslı çıkmıştı Beşiktaş’ın karşısına. Buna kimsenin “niye” deme hakkı yok. Yok ama o kadar sert oynamaları bir şekilde engellenmeliydi.
Yeri gelmişken Quaresma’nın sarı kart aldıktan sonra alkış hareketi için “kırmızı gerekiyordu” yırtınmaları bana çok anlamsız geliyor. Ayak kırmaya yönelik harekete sarı vereceksin sonra hakemi alkışa da aynı sarıyı göstereceksin. Tamam, uzun süreli hakeme dönük bariz alkışlar hakemin otoritesini bozduğundan sarı kart gerektirir. Ama bir anlık tepkiyle yapılan bu tarz hareketleri hakemlerin görmezden gelmesi en iyisi.
Çünkü önemli olan sahada oynanan futbol. Sahada kart çıkarma oyunu oynanmıyor ki. Hakemlerin de yorumcuların da oyunu geliştirecek her hareketin yanında ve oyunu çirkinleştirecek her hareketin karşısında olması gerek. Tabii futbolseverseler eğer..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Semih vakası 28 Mart 2024
Yeniden nefret 22 Mart 2024
Suç getirende? 17 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları