‘Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan’...

28 Mayıs 2017 Pazar

Bu ay, Kuranıkerim’in Hz. Muhammed’e tebliğ edilmeye başlandığı aydır.
Kutsallığı bundan. Sözcük anlamı ise, “Kumları kızgın eden gün”.
Kışın dondurucu soğuna bile rastlasa adı öyle olmaya devam eder.
Bu ayda doğanlara Ramazan ismi verilmesi eski bir geleneğimiz.
T.C. kimlik numaraları üzerinden yapılan bir araştırma, ülkemizde 222 bin 425 Ramazan yaşadığını ortaya koyuyor.
Ayrıca her yıl nüfusumuza ortalama 3 bin 233 Ramazan eklenmekte.
Ama maalesef Bakanlar Kurulu’nda bir tek Ramazan bile yok.
Acaba bunun nedeni, AKP’li vekiller ve bakanlar arasında bir tek Alevi bile bulunmayışını dengelemek olabilir mi?
Çarpıntıyla beklediğimiz yeni kabinesinde Tayyip Bey, bir adet Ramazan’ı bu milletten esirgemez inşallah!
Aslında, AB ile ilişkilerin ısınmaya başladığı bu mübarek günlerde, eski AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’a da bir şans daha bahşetmesi yerinde olacaktır.
Neden mi?
Kuran, ramazan ayının faziletlerini Bakara Suresi’nin 185. ayetinde ayrıntısıyla anlatıyor.
Ki Egemen Bey’in bu sure üzerindeki uzmanlığı İngilizcesinden daha kavidir.
Ramazan, aynı zamanda bir nedamet, tövbe ve istiğfar (pişmanlığını dile getirme ve daha da yapmam- etmem-gitmem sözü verme) ayıdır.
Ki, bu herkes içindir, özellikle de bugünün günahkâr iktidar sahipleri için bulunmaz bir nimettir.
İslamda en ağır iki günahtan biri kul hakkı, öteki de şirk koşmaktır. Şirk, şerik şüreka kökünden bir kavram. Tanrı’dan başka tanrı veya tanrılar olduğunu ileri sürme anlamına geliyor.
Kul hakkı” kavramını nihayet geçen gün, Diyanet İşleri Başkanı telaffuz edebildi.
Ama bugüne dek hiçbir bakanın ağzından böyle bir laf duyamadık. Karpuz kabuğu misali ayakkabı kutuları akla gelir diye mi?
Hele, günde bazen beş vakit konuşan Tayyip Bey’den “kul hakkı” kavramını duymaya yüzde 99’u Müslüman olan halkımız toptan hasret.
Kul hakkı lafı etmemesi, dileyelim ki kendisine nutuk ve demeç yazan danışmanlar arasına bazı zındıkların karışması olmasın!
Özetle...
Bu ay, af dileme, tövbe etme anlamında, belki de sırat köprüsünden önceki son çıkıştır.
Kul hakkı”nda af, bilindiği üzere ancak hakkı yenenlerin, yani milletin affı ile mümkün. (Ki kaçak- göçek dahil son referandumda milletin yüzde 48.6’sı böyle bir eğilimde olmadığını gösterdi!)
Şirk koşma günahı işleyenler için ise bu ramazan gerçekten son bir fırsat.
İşte RTE aşkıyla gözü kör olmuşların ettiği bazı laflar:
- Erdoğan’a dokunmak ibadettir.
- Tayyip Bey, Allah’ın tüm vasıflarını üzerinde toplamış bir liderdir.
- Erdoğan’ı üzmek, Allah’ı üzmektir.
- Tayyip Bey için şükür namazı kılmalıyız.
- Van depremi Erdoğan’a şükredilmediği için oldu.
Bu sözleri edenlerin isimleri ve sıfatları elimizde. Tayyip Bey bunları Külliye’ye çağırıp, “Şirk koşmaya beni niye alet ediyorsunuz?!” demek ve kulaklarını çekmek isterse, hemen kendisine sunmaya hazırız.

***

Bir de eylemleri ve icraatlarıyla ölçüyü kaçırıp putperestlik veya şirk koşuculuğu yapmaya yönelenler var. Bunların hepsi basına da yansıdı.
Ramazan-ı Şerif yüzsuyu hürmetine ve belki tövbe ederler ve aynı haltı yemezler diyerek anımsatalım:
- Birçok belediye başkanı “AK Parti” logosu ile Hz. Muhammed’e nüfus cüzdanı çıkartarak Erdoğan propagandası yaptı.
- Yine İstanbul’da bazı belediye başkanları briketten temsili Kâbe inşa ederek vatandaşa tavaf imkânı sundular.
- Erdoğan’ın su içtiği bardağı kutsayıp camekâna koydular.
- Bakaracı Bakan, Erdoğan’la özdeş olan Rize, Siirt, İstanbul, “mübarek şehirler” olarak tescil edilmelidir, buyurdu.

***

Bunlar 988 gün önce AKP lideri olmadığı dönemin kayıtları.
Bu “herif-i naşerifler”in bundan sonraki kayıtları sağ ve sollarındaki melekler tarafından tutulacak.
Topu birden inşaallah, cehennemdeki gayya kuyuları tarafından yutulacak!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Küçükpazarlı Kemal 17 Mart 2024
Vakıa vakası! 10 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları