İktidar travması...

29 Mayıs 2017 Pazartesi

AKP iktidarı artık toplum için bir travma oldu.
Artık hiç kimse için güvenilir bir ortam kalmamıştır.
Bir gün sonrası bile belirsizlik içindedir.
Kimin kimi suçlayacağı belli değildir.
Suçlananın neyle suçlandığı, neden suçlandığı belirsizdir.
Ortada güvenilir bir hakem yoktur.
Güvenlik güçleri iktidarın sopası olarak hizmet vermektedir.
Yargı emir altındaki infaz aracı olarak çalışmaktadır.
İktidar artık bir toplumsal travmadır.
Çözüm de artık buna göre aranmalıdır.

***

Travma, bir tehditle başlar.
Tehdit, kişinin yaşamına yöneliktir.
Kişinin öz varlığı, yaşamı, işi, itibarı, sosyal konumu tehlike altına girmiştir.
Kişi bu tehdide karşı çaresiz kalır.
Derdini anlatacağı kimse yoktur.
Ortam, herkesin korktuğu bir ortamdır.
Çevre giderek uzaklaşır.
Bu durumun yarattığı “anksiete- bunalım” herkesi etkiler.
Kimse kendini güvende hissetmez.
Toplumsal travma budur.

***

Haber yapan gazeteciler.
Bildiri imzalayan akademisyenler.
Adalet aramak için toplanan yurttaşlar.
Avukatlar, savcılar, yargıçlar.
Devlet memurları.
Önce gözaltı, sonra tutuklama ile biten hapishane serüveni.
Kanıt aranmayan suçlamalar.
Tanık yoksa bulup çıkarmalar.
Toplantılara sert polis müdahaleleri.
Yerde çiğnenen akademik cüppeler.
Yerlerde tekmelenen kadınlar, erkekler.
Ne oluyoruz?
Neredeyiz?
Nereye gidiyoruz?
Dedirten bir kaos ortamı.
Bu mudur istikrar?
Bu mudur huzur?
Bir siyasal iktidar bunları önlemek için vardır.
Oysa bu iktidar bunların kaynağı oluyor?
Neden bütün bunlar?
Bu elbette demokratik bir iktidar mücadelesi değildir.
O zaman nedir?

***

Bu bunalım böyle sürüp gidemez.
Ya bir çatışma ile sonuçlanacaktır.
Ya bir kopuş ile bir yere varacaktır.
Ya da bir kaçışa yol açacaktır.
Hepsi de bir ülke için çok kötü sonuçlardır.
Bir toplumun bunları yaşaması gerekli değildir.
Bu travmanın sona ermesi zorunludur.
Bu yanlışlardan dönülmelidir.
Toplumsal bir uzlaşma sağlanmalıdır.
Adaletin bağımsızlığı.
Toplumsal özgürlüklerin sağlanması.
Kuvvetler ayrılığının kabul edilmesi.
Bütün yolsuzlukların ortaya çıkarılması.
Toplumsal huzurun ve gerçek istikrarın yaratılması.
Güvenilir bir sosyal ortam.
Herkesin yaşam güvencesine kavuşması.
Bu ortak hedeflerde buluşulmalıdır.
Bu çaba herkesin görevidir.

***

Yaşam, hiç kimsenin keyfine bırakılmayacak kadar değerlidir.
Yaşamını korumak herkesin asıl görevidir.
Ortak yaşam hepimizin ortak sorumluluğudur.
Bir toplumun ortak yaşamı bireylerin ortak gücüdür.
Hiç kimse toplumun ortak gücünden daha etkin olamaz.
Dürüst yurttaş, özgür toplum, temiz yaşam.
İstediğimiz budur.
Birleşecek ve başaracağız.
Ülkenin önlenemez geleceği bu olacaktır...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları