Trump Emirliğinin Yeni Dünya Düzeni

01 Haziran 2017 Perşembe

“Artık bizim de bir emirimiz var” diyor uzun yıllar Ortadoğu muhabirliği yapan New York Times köşecisi Thomas Friedman dünkü yazısında ve şunları ekliyor:
“Adı Donald. Bir velihatımız var: Jared (damat Kushner!). Prensesimiz de var. Adı Ivanka. Şûra (ABD Kongresi) her dediğine parmak kaldırıyor. Tüm iyi monarşilerde
olduğu gibi hükümran ailesi, özel işler ile devlet işleri arasında fark gözetmiyor ve bunu bir çıkar çatışması olarak görmüyor. Biz ABD değil, artık bir B.A.E, yani yeni bir Birleşik Amerikan Emirlikleri’yiz!”
Trump’ın Suudi Arabistan’da başlayarak NATO ve G7’ye uzanan ilk yurtdışı çıkarmasını anlattığım 27 Mayıs tarihli “Sağnak”ta, ABD Başkanı’nın Berlin’le kanlı bıçaklı olurken Arap şeyhleriyle mutlu mesut bir tablo çizdiğini belirtmiştim.
ABD’li analistler de bunu söylüyor.
Ünlü tarihçi Francis Fukuyama örneğin “Trump’ın, Putin ve Sisi’nin yanında Suudi Arabistan teokrasisinde çok rahat olduğunu ve demokratik değerleri sahiplenen Batı’ya sırt çevirmekte hiçbir mahzur görmediğini” belirtiyor. “Demokrasi”, “insan hakları” gibi Batı’nın sahip çıktığı değerlerle hiç işi olmayan ABD Başkanı’nın, yükselen popülizmler konjonktüründe tam bir badire olduğunu ilave ediyor.
 
En şişman parazit
Başka hiçbir şey, gittiği her yerde Trump’ın örneğini sergilediği “paran kadar konuş siyaseti” hakkında eşzamanlı Batı-Suudi Arabistan gezileri denli net fikir veremezdi.
Başkanlık seçimlerinde İslama yapmadığı hakareti bırakmayan yeni ABD lideri, 110 milyar dolarlık silah satışı sonunda Suudilerle güle oynaya kılıç dansı yapmaktan çekinmedi.
NATO ve sonra İtalya’daki G-7 doruğunda buna karşın 70 yıllık Avrupalı ortaklarıyla “para” ve “ticari çıkarlar” nedeniyle papaz oldu.
Önce NATO’da ortakları topluca “ABD’nin paraziti olmakla” suçladı. Bununla kalmadı. Almanya’yı bodoslamadan hedef aldı.
“Hem şişman, hem de dersine çalışmamış” hesabına dünyanın en yüksek ticaret fazlasına sahip ülke olarak Almanya’yı, hem NATO’da üstüne düşeni yapmamakla, hem de ABD’de fazla araba satarak otomotiv endüstrisini baltalamakla suçladı.
Berlin’in “Canım bizim araba sanayimiz çok rekabetçiyse ne yapalım?” minvalli tepkisine, Almanların bu sonuca devalüasyonla  Avro’yu çok düşük tutarak ulaştığını belirtti. Ve saldırılarının dozunu artırdıkça artırdı. Gün geçmiyor ki kavga büyümesin...
Trump’la medya üzerinden atışmamak için G7’yi basın toplantısı yapmadan terk eden Merkel, sonra söyleyeceklerini dönüşte Almanya’da söyledi.
ABD ve Britanya’ya artık güvenemeyiz” dedi: “Başkalarına bağımlı olduğumuz günler geride kaldı. Avrupa kaderini eline almalı!”
 
Macron ve Doğu’ya açılım
Alman Şansölyesi böylece sadece ABD’ye değil, çok çekişmeli Brexit pazarlıkları içinde olduğu “Washington’un en sevgili ortağı” Londra’yı da karşısına almış oldu.
Son on gün içinde baş döndürücü ivmeyle yol alan bu gelişmeler sonucunda:
1. Merkel’le sıkı fıkı görünüm sergileyen Macron’un dünyada hızlı yükselişini izledik. İlk yurtdışı gezisini Almanya’ya yapan Macron, Trump’la G-7’deki meşhur “bilek güreşi” performansının ardından hafta başında da konuk ettiği Putin’e ayar üstüne ayar verdi.
Suriye, Ukrayna, eşcinsel hakları üzerinde Putin’e ders vermekten çekinmeyen Fransa’nın genç lideri, Rus devlet başkanıyla ortak basın toplantısında Kremlin etkisindeki “Russia Today” ve “Sputnik” türü yayın organlarını “yalan propaganda”yla suçladı.
2.Washington-Londra ekseni ayrışması karşında Paris-Berlin ekseninde özetle bir özgüven patlaması görüyoruz.
Bu bariz ayrışmaya, Merkel’in Asya’ya yaptığı yeni açılımlar eşlik ediyor. Dört seçim alan ve Eylül’de yeni genel seçimlere hazırlanan Şansöyle, Berlin’de hafta başında iki büyük Asya gücü, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Çin Başbakanı Li Keqiang’ı üst üste ağırladı.
“Kıta Avrupası’nın güçlenmesi bir yanda, Doğu’ya açılım diğer yanda”, “yeni B.A.E. depremi”ni böyle özetleyebiliriz. Söylenecek daha çok şey var. Buradan devam.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları