NATO ve AB'nin Karadeniz Misyonu

30 Ağustos 2008 Cumartesi

Eğer 1 Mart 2003te tezkere Meclisten geçseydi, ABD, Samsun da dahil olmak üzere Doğu Karadeniz kıyılarımızı askeri denetimi altına alabilecekti.Herkes Amerikanın 1 Mart kızgınlığını, Irakın işgalinde faturanın yükselmesine bağladı.

Oysa Washington çok daha kapsamlı bir plan yapmış ve Karadenizi de işin içine katmıştı. BOP için operasyonlar Irakla birlikte Doğu Karadeniz ve Kafkasyada da yavaş yavaş başlatılacaktı.

Irakın kuzeyinde kurulan ön cephe Gürcistana da yayılacaktı. Tezkere geçmeyince Gürcistanda dolaylı yolkabul edildi ve Saakaşvili üzerinden, sivil darbelerle iş yürütüldü. Geçen hafta bu köşede,Saakaşvili ve Barzani aynı konumdalardemiştim, nedeni buydu.

AKPnin Washingtona verdiği söze karşın tezkerenin reddedilmesi Amerikanın faturasını yalnız Irakta değil Kafkasya ve Karadenizde de birkaç kat arttırdı. 2003-2008 döneminde petrol ve doğalgaz fiyatlarının aşırı yükselmesi Rusyanın elini güçlendirirken Amerikayı krize sürükledi. ABnin Rusyaya olan doğalgaz bağımlılığı arttı.

5 yıllık süre İranı da aynı şekilde güçlendirdi, ona zaman kazandırdı.

Rusya, ‘bağımsızlıkları’ neden tanıdı?

Rusyanın Güney Osetya ve Abhazyanın bağımsızlıklarını tanımasının arkasındaki neden açıktır; Gürcistanın NATOya dahil edilerek ABD tarafından bir anlamda işgal edileceğini gören Rusya, ülkeyi küçülterek(!) bir kısmını kendi denetimi altına almıştır.

Yarın Gürcistanın dört bir yanının ABD (ve NATO) üsleri ile donatılacağı şimdiden belli oldu. Ayrıca Güney Osetya ve Abhazya uzun yıllardan beri ihtilaflı bölgelerdir.

Masa başında olmasa da fiili güç gösterileri ile yeni bir Yalta Konferansının (veya kampanyasının) gerçekleşmekte olduğunu görüyoruz.

Burada temel sorun, ABDnin bölge dışı bir güç olarak bu bölgeleri denetimi altına almak istemesidir. Buna karşılık Rusya, kendi sınırlarındaki Amerikan dayatmalarına karşıbir politika izlemektedir.

Doğu Akdeniz-Karadeniz bütünleşmesi

2004 yılında yazdığım birkaç yazıda Gürcistan ve Ermenistanın ileride ABye ve NATOya alınacaklarını öne sürmüştüm.Gürcistan için süreç başladı bile.

NATO ve AB 2000li yıllarda, Batı kapitalizminin küresel planlarının araçları olarak kullanılmaktadırlar. Doğu Avrupa ülkeleri NATO ve ABye birlikte alındılar. Doğu Akdenize Kıbrıs adası üzerinden egemen olabilmek için Kıbrıs Cumhuriyetini (Rumları) ABye üye yaptılar ve ortak askeri eylemlere başladılar.

Tek egemenlik altında”, adanın NATOya da alınması konuşulmaya başlandı. Kuzey Kıbrısta(!) askeri üslerin altyapısı hazırlanıyor.

NATO (ve ABye) dahil edilen Bulgaristan ve Romanyada askeri üs inşaatı hızlı bir biçimde ilerliyor.

Gürcistan, Güney Osetya ve Abhazyadaki gelişmeler ABDnin (ve Batının) Karadeniz ve Kafkasyadaki işgal planlarının bir parçasıdır. 1991de Kuveytte, 2003te Irak ve Afganistanda başlatılan işgal eylemleri, değişik yöntemlerle Karadeniz ve Kafkasyaya yayılmak isteniyor.

Karadenizdeki kara bulutları ABD ile Rusya arasındaki çatışma olarak tanımlamak hem eksik hem de yanlıştır. BOP kapsamında ABDnin (ve ABnin) Karadeniz, Kafkasya ve Boğazları ele geçirmek istemeleri karşısında Rusyanın tepkisidir dersek daha doğru olur.

Türkiye’nin çelişkili konumu

- Türkiye bir yandan, Irakta, Doğu Karadenizde ve Kafkasyada hedefler arasında bulunuyor.

- Aynı zamanda, Türkiyeyi hedef alanlarla birlikte hareket eden bir ülke konumundagörünüyor.

AKP hükümetinin ABDye olan bağımlılığından NATO içindeki konumumuza kadar çelişkiler içindeyiz. Karadeniz konusunda Rusya ile örtüşen stratejik çıkarlarımız var. Ancak hükümet Rusya ile bu konularda yakınlaşamıyor, anlaşmalar imzalayamıyor. Bölgenin sorunlarına ABD ve ABnin penceresinden bakmak durumundabulunuyor.

Bu konular Mecliste tartışılamıyor, kapalı kapılar ardında hallediliyor.

- Hükümet Kosovada Washington ve Brükselin dediklerini uyguladı; Gürcistanda taraf haline geldi”, Rusya ile karşıt konuma itildik.

- Kendisini hedef alan politikaların bir parçası durumuna sokulan Türkiyede iki başlılık var. Yapılması gereken doğrular belli ama yapılamıyor.

Bu nedenle Karadenizdeki kara bulutlar Türkiyeyi bir açmazın içine sürüklüyor. Kâğıt üzerinde tarafsız görünüp fiilen taraf durumuna getiren uygulamalar yaşıyoruz...

www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları