Kıyamet Trump’eti çalmaya başladı!

04 Haziran 2017 Pazar

Çok değil, altı ay kadar önce Donald Trump başkan seçildiğinde yazdığım “Kıyamet Trump’etleri” başlıklı yazının yeni epizodu ile huzurlarınızdayım!..
Önce Trump’tan “Trump’et” türetmesine esin kaynağı oluşturan antropolog Peter Worsley’in meşhur klasiği “The Trumpet Shall Sound”u (1957) kısaca tekrar hatırlatalım: Okyanusya’daki Melanezya yerlilerinin Beyaz sömürgeciler karşısında çaresizliklerinden beslenen, “pasif direniş” mahiyetli dinsel “milenaryanist” (kurtuluşçu) hareketlerini irdeleyen bir kitaptır bu.
Türkçesi “Trompet Çalacak” olan başlıkla göndermede bulunulan “trompet” ise üç tektanrıcı dinde de karşımıza çıkan bir motif: Kıyamet günü, vaktin geldiğini haber vermek üzere üst üste üflenecek olan boynuzdan yapılmış boru... Kur’an’daki adıyla “sûr”...

***

ABD Başkanı Trump için “Boru” tabirini kullanmaktan imtina edelim ki önceki gün yazdığımız yazıyla “Survivor Sabriye”nin fanlarının ve bütün Karadeniz’in hışmını üzerimize çektikten sonra ek olarak bir de CIA’nın ve Pentagon’un ayranını kabartmayalım!..
Ama yine de şunu kaydetmeden geçemeyeceğim: Bütün dünyada Trump için yapılan bir dolu zehir zemberek yorum ve değerlendirme karşısında onun kıyamet günü İsrafil tarafından üflenecek sûr olduğunu söylemek, belki de en müşfik ve “manevi” benzetme olacaktır!..
Bir “kıyamet trompeti” olarak Trump, küresel ısınmayı önleme yolunda 2015’te Paris’te imzalanan İklim Anlaşması’ndan çekilme kararını açıkladı.
Zaten baştan beri de küresel ısınmaya inanmadığını söylüyor, iklim değişikliği uydurmadır diyordu.

***

Amerika, dünyayı en çok kirleten ülkeler arasında Çin’den sonra ikinci, ama kirletme oranları ülke nüfuslarıyla bağlantılı değerlendirildiğinde aslında bir numaralı sorumlunun o olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Onun anlaşmadan çekilmesiyle birlikte her yıl atmosfere 3 milyar ton karbondioksit püfür püfür salınacak.
Sonuç tabii ki daha çok ve çabuk eriyen buzullar, bir tarafta kavurucu sıcaklar, diğer tarafta şiddetli kasırgalar, çivisi çıkmış ekosistem, soyu tükenen bir dolu canlı türü ve sona iyice yaklaşan insanlık...
Yani kızılca kıyamet!..

***

Trump Paris Anlaşması’nın ekolojik değeri değil, “ekonomik ederi” üzerinde durmuş! Anlaşmanın ABD’ye karşı Çin ve Hindistan’a avantaj kazandırdığını öne sürmüş. “Paris’i değil, Pittsburgh’u temsil ediyorum” demiş. (Pittsburgh, ABD’nin kömür ve çelik üretim merkezi.)
Karara tepkiler de çarpıcı. Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan kınama ve “Tabiat Ana’yı koruyalım”, “Gezegenimizi yeniden yüceltelim” mesajları...
Rusya Devlet Başkanı Putin’dense dolaylı destek (çünkü o da anlaşmayı imzalamadı), sırt sıvazlama ve dünyaya, hepimize süper mesaj:
“Don’t worry, be happy!..”

***

Tablo vahim, ama olan bitene tarihsel ekonomi-politik çerçevede daha geniş açıdan bakınca Trump’ın kıyamet trompetliğinin hiç mi “anlaşılır” yanı yok acaba?..
Trump, aslında yeryüzünü bu feci hale sokanların şimdi deva olmaya soyunmalarındaki iki yüzlülüğün ifşasını yapan negatif bir “Doğrucu Davut” değil mi?
Küresel iklim değişimine yol açan “ekonomik etik” yaşantımızın itici gücü olmaya devam ettikçe Paris Anlaşması gibi girişimlerin cim karnında bir nokta olmaktan öte anlamı var mı?
Kâr, büyüme, tüketim... Küreye hâkim ekonomik sistemin bu sihirli sözcüklerini zehirli saymadıkça insanı “Tabiat Ana’nın kanser hücresi”ne dönüştürmüş bu gidişatın değişme ihtimali var mı?
Dolayısıyla Trump’ın rahatlığı, pervasızlığı, cüretkârlığı buradan da kaynaklanmıyor mu biraz, ne dersiniz?..
O, kıyametten geri dönüş yok, olan oldu, o yüzden “Don’t worry, be happy” diye üflenen bir “sûr” suratımıza...
Putin sadece ondan rol çalmış!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları