Zeytin tasarısı ertelendi ama...

09 Haziran 2017 Cuma

Kamuoyunda oluşan tepkiler zeytinlik düzenlemesini komisyona geri çektirdi. Düzenleme yeniden görüşülecek. Ama... Evet işin ama’sı var ve devasa bir soruna işaret ediyor: Bu ülkeyi yönetenlerin tarıma bakış açılarının vizyonsuzluğunu, arazi sözcüğünün kafalarda sadece “rant odaklı” olarak okunduğunu.
Bir türlü anlayamıyoruz; doğaya sahip çıktığımızda aslında kendi yaşamımıza ve geleceğimize de sahip çıkmış, onu kurtarmış olacağımızı. Bir türlü anlayamıyoruz; yerel kalkınmanın yegâne anahtarının tarım olduğunu.
Bir türlü anlayamıyoruz; bilimin tarım ve hayvancılıkta son derece önemli olduğunu. Bilim ve teknolojiyi doğru kullanan ülkelerin tarımsal üretimlerinin ihracatlarının nasıl şaha kalktığını. Bir türlü anlayamıyoruz; dünyanın hem küresel iklim değişikliğinin son derece olumsuz etkileri hem de yaşadığımız coğrafyadaki politik kaygan zemin yüzünden kendi kendine yeten bir ülke olmamızın her zamankinden çok daha önemli hale geldiğini.
Bu yüzden doğru dürüst bir tarım, bir hayvancılık politikası oluşturamıyoruz. Sahip çıkmıyoruz. “Üstün kamu yararı” diyerek bugüne kadar hektarlarca 1. sınıf tarım alanı betonlaştırıldı. Bereketli ovalarımız yapılaşma, tuzlanma, çölleşme tehdidi altında. Çukurova, Konya, Ergene, Küçük ve Büyük Menderes (Nazilli, Söke, Aydın ovaları) Iğdır Ovası, Bursa ovaları (Kemalpaşa, Karacabey, Yenişehir ovaları) Harran Ovası ve diğerleri için acil koruma önlemleri gerekiyor.
? Türkiye’nin 2002 yılında tohumluk ithalatı 55.3 milyon dolar iken 2015 yılında 202.1 milyon dolara ulaştı. Tohumculuk sektörünü geliştirmek, yabancı tohum tekelini kırmak için ne yapıyoruz?
? Kısa zaman önce 12 liraya kadar çıkan domates fiyatından yakınıyorduk. Arkasındaki nedenlerden biri de şu: Geçen sene Rusya’nın fazla sıkı denetimlerinden dolayı ihraç edilemeyen domatesten çok zarar eden çiftçi muz ekimi yaptı ya da başka ekimler yaptı, böylece ekim yapılan domates sera da azaldı.
? Aynı şekilde canım nar ağaçları da sökülüyor. Çünkü doğru tarım politikası oluşturmuyoruz.

Hollanda örneğine bakalım
Hollanda yüzölçümü itibarıyla Konya’dan hallice. Biz Konya Karaman’daki elma ağaçları ile bezeli canım arazileri termik santrala kurban etmeyi planlarken Hollanda’nın 2016 yılı itibarıyla tarım ihracatı 85 milyar Avro oldu. Koca Türkiye’nin sadece 17.1 milyar Avro. Aşağı yukarı 5 katı daha fazla bir ihracat rakamı var, buna 9 milyar Avro’luk tarım makineleri ihracatı dahil değil.
Hollanda’nın 5 büyük tarımsal ürün ihracatı var.
¦ Süs bitkileri: İhracat 8.1 milyar Avro. Dünyanın en büyük ihracatçısı. n Et: İhracat, 8 milyar Avro. 4. büyük ihracatçı.
¦ Süt: 7.7 milyar Avro ile 3. büyük ihracatçı.
¦ Sebze: 6 milyar Avro ile en büyük ihracatçı.
¦ Sıvı-katı yağlar: 4.9 milyar Avro ile 4. büyük ihracatçı.

Peki, nasıl başarıyor?
Burada kooperatifleşmenin önemi büyük. Tarım arazileri kooperatiflere kayıtlı. En iyi neyin yetiştirileceği belirleniyor. Ziraat mühendisleri araziye gelip işleyişi ve ne yapılması gerektiğini açıklıyor. Atılacak ilaçlar, kullanılacak su, yapılacak kesim ve kontroller tamamen kooperatif yetkilileri tarafından size bildiriliyor ve siz ona aykırı hareket edemiyorsunuz. Hasat zamanı da personel desteği sağlanıyor ve hasat yapılıyor.
Burada bir parantez açarak “Türkiye’de kaç işsiz ziraat mühendisi var” sorusunu soralım, yanıtını da hemen vererek: 33 üniversitede ziraat fakültesi var. 40 bin işsiz ziraat mühendisi ordusuna her yıl 4 bin yeni mezun katılıyor.
Devam edelim... Fiyatların belirlenmesinden sertifikalandırılmasına, lojistiğe kadar tıkır tıkır işleyen bir sistem.
Hollanda’nın yaptığını yapmak zor mu? Hiç değil aslında. Ama yer kalmadığı için devamı haftaya...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları