Bir eski Cumhuriyet için

11 Haziran 2017 Pazar

Her insanın hayatı bir romandır, evet, ama bazılarının hayatıyla destan yazılabilir...
Cumhuriyet gazetesinin usta yazarı Ali Sirmen, ikincilerdendir.
Ali Sirmen’in dedesinin ünlü besteci Sadi Işılay olduğunu bilir misiniz? Ya bir üvey kardeşinin Elwis Presley’in sevgilisi olduğunu?
Yokluğunda doğup büyüdüğü babası Samim Sirmen’le ilk kez 40 yaşındayken gittiği ABD yolculuğu sırasında karşılaştığını ve baba bir, anne ayrı beş Amerikalı kardeşiyle de böylece tanıştığını, bilir misiniz?
Ziya Öztan’ın Cumhuriyet filminde Yunus Nadi, İkinci Bahar dizisinde “komiser” Ali Sirmen’in yaşamı, kâh güldürüp kâh ağlatan bir destan; ama aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti ile Cumhuriyet gazetesinin yarım yüzyıllık tarihidir.
Atadan, dededen İstanbul’dur, İstanbul’un tarihidir, daha çoook yaşamasını dilediğimiz ömrüyle...
Kelaynak kuşları gibi tükenen kentsoylu türünün son örneklerinden Ali Sirmen, ciddi siyasal yorumlarına az çok yansıyan, ama yakınlarını kahkahadan kırıp geçiren bir nüktedanlık sahibidir.
Türkiye’nin kahırla keyif arası inip çıkan ve gülünç ile korkuncun hep iç içe olduğu çile yollarını kuşkusuz böyle, karamsarlığını delip geçen mizah yeteneğiyle aşabilmiştir.
Değerli meslektaşım Ümit Aslanbay, Ali Sirmen’le yaptığı nehir söyleşiyi Bir Eski Cumhuriyet İçin / Ali Sirmen Anlatıyor başlığıyla kitaplaştırdı (İmge Kitabevi, 2017).
Hiç çekincesiz, son yıllarda beni duygulandıran eserlerin başına koyduğum bu leziz anı kitabını, sizler de güle ağlaya okuyacak; kimi kez karşınıza çıkacak kişilerin hiç ihtimal vermediğiniz içyüzlerine, çok da şaşıracaksınız.
Ümit Aslanbay, ülkemizin politika ve basın tarihine delici bir ışık tutan kitap için Ali Sirmen’in başlangıçta pek istekli olmadığını, Mine Sirmen’in ısrarıyla kabul ettiğini söylüyor.
Doğrudur.
Mine ve Ali Sirmen, henüz okul sıralarında başlayan büyük bir aşkın çocukları olup birbirlerini yetiştirmişlerdir.
Mine Sirmen Ali’nin, Ali de Mine Sirmen’in vazgeçilmez parçası, birisi olmasa ötekinin de yolunu kaybedeceği yaşamda, mihenk taşıdırlar birbirlerinin.
Siz bakmayın Ali’nin eşine takılmak için kitabı kutlayan dostlarına, “Mine Sirmen anlatıyor!” diye kıkırdamasına!
Ümit Aslanbay, kitapta Mine Sirmen’in uyarı, yorum ve anılarına geniş yer vermekle çok iyi etmiş. Tersi, eseri eksik ve topal kılardı.
Çünkü her cesur erkeğin arkasında kahraman bir kadın vardır.
Ama tersi, çok az görülür.

Ali Sirmen anlatıyor:
Melih Cevdet Anday, Paris’te öğrenci ataşesiydi. Aslında kültür ataşesi ama, öğrenci işleri kontenjanından gitmişti. Bir gün Paris’te ufak bir kafeye oturmuş, yazı yazıyordu. Masaları küçüktür o kafelerin. Her zaman gittiği yer, her zamanki garson gelip, “Mösyö ne içersiniz?” diye sordu. Melih Cevdet, bir kahve ve su istedi. Onun hep içki içmesine alışık garson, şaşırdı, ama ses etmedi. Getirip koydu kahveyi, suyu masaya.
Melih Cevdet’in yazdıkça çoğalan kâğıt destesi, küçük masada yürüyüp sürahiyi devirdi. Sürahi düşüp kırıldı.
Garson koşup temizlemeye koyulurken, Melih Bey “Parasını ödeyeyim” dedi. Garson, “Olmaz Mösyö, siz müşterimizsiniz, ama görüyorsunuz, su size hiç yaramıyor!” demesin mi?
Melih Cevdet Bey, eşsiz, ince bir mizaha sahipti. 1980 ilkbaharında Paris’te buluştuk. Yer, Boulevard St. Michel üzerindeki Cafe Le Lutece.
Lutece, Paris’e Seine Nehri üzerindeki adalarda ilk kurulduğu zaman verilen isimdir. Julius Sezar, ordularıyla Paris’e girdiğinde kentin adı Lutece ya da Lutetia’ydı. Kahvenin adı da oradan geliyordu. Melih Cevdet Bey’in Ölümsüzler adlı tiyatro oyunu da orada geçer.
Oyunda ölümsüz Julius Sezar, günümüz Paris’inde, o kahvede Roma uzmanı bir tarihçiyle buluşur. Randevuya biraz geç gelen tarihçi, henüz kim olduğunu bilmediği Sezar’a, “Geleli çok oldu mu?” diye sorar. Sezar, “İlk ben geldim” der.
Ben de Melih Bey ile randevuma birkaç dakika gecikmiştim. Lutece’ten içeri girince, “Geleli çok oldu mu?” diye sordum, gülerek. Melih Cevdet, “İlk ben geldim” dedi.
Bir an için biz de ölümsüzleşmiştik sanki…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kızgın Boğa 21 Nisan 2024
Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları