Barış Yarkadaş

Zordur Oğuz Güven’le çalışmak...

13 Haziran 2017 Salı

Böyle bir dönemde yapmaya hakkım var mıydı bilmiyorum ama aslında o gün “tembellik hakkı”mı kullanacak ve kendime biraz vakit ayıracaktım... En azından bir gün önceden yaptığım plan böyleydi... Planım sevgili Arif Kızılyalın’dan gelen telefonla bozuldu. Arif, sabah 08.00 sularında aradı ve “Oğuz Güven’i gözaltına aldılar” dedi. Ne yazık ki artık vaka-i adiyeye dönmüş olan bu gözaltı haberi üzerine soluğu hemen adliyede aldık... Ve Oğuz Güven’in adliyeye getirilmesini beklemeye koyulduk..

Oğuz Güven isminin benim için hep ayrı bir yeri vardır. Gazeteciliğe profesyonel olarak adım attığım dönemin tanığıdır çünkü... Ve meslekteki ilk hocalarımdan biridir. En karmaşık meseleleri bir televizyon haberinde altmış saniyede anlatma ve haberi okutacak başlığı atma konusunda kendisinden epey ders almışımdır.

1997’nin ilk çeyreğinde başlayan zorunlu mesleki birlikteliğimiz, zamanla abi kardeş ilişkisine dönüştü. TV 8’in kuruluş dönemlerinde arkadaşına yapılan haksızlık karşısında istifasını verdiğinde, arkasında kendisiyle birlikte gelen 16 kişinin daha olduğunu gördü. Oğuz Güven’le birlikte işsizler kervanına ben de katılmıştım. Dostluğumuz o günden bugüne kesintisiz bir biçimde sürdü. Ne zaman işsiz kalsam, Oğuz Abi hep iş bulmak için çaba gösterdi, seferber oldu.

Oğuz Abi’yle en son, Hürriyet’te çalıştık. Yaklaşık iki sene süren mesaimiz, benim açımdan “hayli zorlu” geçti. Çünkü; “Zordur Oğuz Güven’le çalışmak...”

Bu devrik cümleyi neden kurduğumu merak edenlere, Oğuz Abi’nin kitabını hatırlatmakta fayda var... Oğuz Abi’nin doğumuna tanık olduğumuz ilk kitabının adıydı Zordur Zorda Gülmek... Kitap, 12 Eylül’de yaşanan traji komik gözaltı, tutuklama ve cezaevi öykülerini ilk ağızdan anlatıyor. Bir sözlü tarih çalışması olan Zordur Zorda Gülmek’i yazan Oğuz Abi, şimdi kitaptaki kahramanlarıyla aynı trajik durumu yaşıyor.

Hayatını solda ve sosyalist mücadelede geçirmiş olan Oğuz Abi, kanlı ve karanlık bir terör örgütü olan FETÖ’nün propagandasını yapmakla suçlanıyor. Üstelik; sadece bir kelime yüzünden... Aslında bu yazıyı en çok, o iddianameyi hazırlayacak olan savcının okumasını istiyorum. Yazının başlığını boşuna ‘“Zordur Oğuz Güven’le çalışmak...” diye koymadım. Çünkü; Oğuz Güven, habercilik konusunda aşırı hassas, işine aşkla bağlı ve hataya tahammülü olmayan bir gazetecidir... Bunu en iyi kendisiyle çalışanlar bilir...

Bu yüzden, sayfada sadece 55 saniye kalan bir başlıktan dolayı onu tutuklatan savcı ve tutuklayan hâkimin de Oğuz Güven’i tanımasında fayda var diye düşündüm. Zira bu ülkede insanları önyargılarla tutuklamak artık vaka-i adiyeye dönüştü. Her tutuklama kararı, hayatların kararmasına ve arkadaşlarımızın onurlarıyla oynanmasına yol açıyor.

Aslında söyleyecek, anlatacak, konuşacak çok şey var. Ama Oğuz Abi bu sayfanın editörü olsa, başıma dikilir ve “Kısa yaz kısa” derdi. Onu bugün cezaevinde ziyaret ederken, hışmına uğramamak için yazıyı kısa tutacağım. Ayrıca onu kızdırmaya hakkım da yok! Çünkü daha birkaç gün önce Oğuz Abi’nin doğum günüydü... Yıllar önce ona doğum gününde Yeni Türkü’nün son albümünü hediye etme şansım olmuştu. Bu kez Silivri zindanında olduğu ve OHAL KHK’leri yüzünden tüm hakları gasp edildiği için herhangi bir hediye verme şansım yok... Ama Silivri zindanına hepinizin sevgisini götüreceğimden ve hücresine bırakacağımdan şüpheniz olmasın...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları