Almanya Dersleri...

27 Mayıs 2014 Salı

Başbakan, Almanya’da “Kimse Türkiye’yi azarlayamaz” derken, sanırım “bu işi kimseye bırakmam, sadece ben yaparım” demek istiyor!
Ülkede hedef bellediği kişiyi mikrofonun önüne yatırınca, mangalda kül, tespihte püskül, edebiyatta fasikül bırakmayan Başbakan, karşıtlık üreterek yandaşlık yaratıyor.
Türkiye bu siyasete alıştı desek, abartmış olmayız. Çünkü Başbakan’ın hangi olaya nasıl bakacağı, kimler ölünce evine gidip Kuran okuyacağı, kimler ölünce yas tutanlarına haddini bildirip meydan okuyacağı biliniyor!
Bir tek dozu tam olarak kestirilemiyor. O da çok zor, çünkü nasıl denk gelirse öyle...
Ülke içindeki bu tutumunu temel siyaset belleyen Başbakan, dışa açılıyor!
Dünyanın dört bir yanına yayılmış yurttaşlarımızı da tıpkı içeride olduğu gibi kendisinden olanlar ve olmayanlar diye ayırıp, yüzde 50’nin biraz üzerini yanına çekmeyi yol bellemiş bir başbakanla Cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyoruz... Anayasanın 104. maddesine göre devlet organlarının uyumlu işlemesini sağlayacak, tüm toplumu birleştirecek cumhurbaşkanı bundan daha iyi yöntemle seçilemez!

***

Çankaya süreci ve gündemdeki ülkenin Almanya olması nedeniyle daha fazla tartışıldı, ama aslında AKP iktidarının yurtdışındaki Türkleri kendinden olanlar ve olmayanlar diye ayırma siyaseti yeni değil...
İki yıl kadar önce Bulgaristan’daki Türklerle ilgili haberleri okurken dikkatimi çekmiş, bu kadarına pes demiştim. Bulgaristan nüfusunun yüzde 10’a yakın bir dilimini oluşturan Türklerin buradaki temel örgütlenmesinin adı öteden beri Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) idi. Türkiye’de hangi hükümet işbaşında olursa olsun HÖH’e omuz verir, muhatap ülkenin içişlerine karışmayacak, yasalarına saygı gösterecek biçimde ilişki kurardı. Ciddi bir insan hakkı ihlali olduğunda da sesini yükseltir, uluslararası hukuk çerçevesinde baskı gücünü zorlardı.
AKP, bunun dışında sadece kendi siyasetini benimseyen yeni bir oluşum için çok ciddi çaba harcadı. Türkiye bir yana AKP iktidarı bir yana...
Benzer girişimler başta Yunanistan olmak üzere öteki ülkeler için de devam etti.

***

Başbakan’ın Almanya gezisi yukarıda özetlemeye çalıştığımız siyasetin tüm unsurlarıyla sırıttığı haberlere konu oldu. Zaten gidişi öncesi her türlü gerilimin altyapısını hazırlayan Başbakan, ne ektiyse onu biçti. Bir yanda kökten kendisini destekleyen taraftarlar bir yanda karşıtlığını Hitler’den başlayarak her yöntemi kullanarak ilan eden yurttaşlar...
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bu ikilem ışığında değerlendirip soralım:
Almanya gezisine katılan gazetecilerin de “aday olacak” diye yazdığı Erdoğan’ın karşısında, onun izlediği yola tam karşılık verecek bir aday mı başarılı olur yoksa bunun tam karşıtı özelliklerde bir aday mı?
Erdoğan’ın özellikleriyle yarış edecek bir kişinin her şey bir yana ülkeyi ne hale getireceğini kestirmek hiç zor değil...
Aklın yolu, ülkeyi her alanda gerilime sürükleyen bu gidişi durduracak, ortak paydaları güçlendirecek bir arayıştır. Böyle bir aday masa üstündeki matematik hesaplarından öte, daha önce AKP’ye oy vermiş kişilerin en az yüzde 5’ini çekebilir.
Bu da bütün dengeleri değiştirebilir.
İçimizden sonra dışımızı da bölen Başbakan’ın bu siyasetiyle boy ölçüşmenin hiç gereği yok.Bu, onun ipiyle seçime girmek olur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları