Thatcher – Corbyn (II)

15 Haziran 2017 Perşembe

Corbyn ve İşçi Partisi’nin seçim başarısına çok sevindik. Bir dönem bitti, yenisi başlayabilir dedik. Şimdi bu duruma eleştirel mesafemizi koruyarak yeniden bakalım.

Yakında hükümette
Muhafazakâr Parti ve hükümet son derecede istikrarsız. İşçi Partisi’nin hükümete gelme olasılığı hızla artıyor. Kamuoyu yoklamaları, yeni bir genel seçimlerde İşçi Partisi’nin hükümet kuracak çoğunluğa ulaşabileceğini gösteriyor. Doğru, henüz kimse yeniden sandığa gitmekten yana değil. Ancak Theresa May’in istikrarlı bir hükümet kurma olasılığı çok zayıf.
May’in, ayakta kalabilmek için Kuzey İrlanda’nın Demokratik Birlikçi Partisi’nin (DUP) temsilcileriyle dışardan destekli bir hükümet kurma çabaları muhafazakâr parti çevrelerinde tepki çekiyor. DUP’nin, homofobik, köktendinci görüşleri seçmeni partiden daha da uzaklaştırabilir. Bu ittifak İngiltere yönetiminin, Katolik Shinn Fein ile Protestan DUP karşısında tarafsızlığı varsayımını yıkarak barış sürecini tehlikeye atabilir.
Diğer taraftan, kimi yorumcular haklı olarak, Muhafazakâr Parti’nin, 1974’te kendi çağırdığı erken seçimlerde meclis çoğunluğunu kaybettikten sonra başına gelenleri anımsatıyorlar. O zaman önce, Ted Heath’in iktidarda kalma ihtirasından dolayı istikrarsız bir Muhafazakâr Parti azınlık hükümeti kurulmuş, bu hükümet çökünce, İşçi Partisi lideri Harold Wilson’ın liderliğinde kurulan azınlık hükümeti seçimlere gitmiş ve kazanarak bir çoğunluk hükümeti kurmuştu. İşçi Partisi liderliği bu kez de benzer bir sürecin yaşanacağını umarak sıranın kendisine gelmesini bekliyor.

... ama nasıl?
İşçi Partisi, Podemos ve SYRİZA’dan farklı olarak, 170 yıllık bir düzen partisidir. Corbyn eğer hükümet kurabilirse, meclis çoğunluğu ne olursa olsun şu üç belirleyicilik altında çalışacak. Birincisi, İngiltere’de mali sermayenin egemenliğinde şekillenmiş bir iktidar bloku, askeri- sınai-kültür endüstrisi komleksi var. İkincisi, Corbyn, hem kriz yönetim modeli (neoliberalizm) iflas etmiş bir kapitalist ekonomiyi yönetmeyi üstlenecek hem de, belli sınıfsal ve uluslararası ittifakların damgasını taşıyan bir dış politikayı... Üçüncü belirleyici etken de, son 35 yılda neoliberalizmin altında yeniden şekillenmiş devlet aygıtıdır.
Bu yüzden, Corbyn’in, parti manifestosundaki programı uygulayabilmesi için, bu programın, halk sınıflarının desteğini almış olması yetmez. Bu programın, egemen sınıflara, kapitalizme yeni bir kriz yönetim modeli sunuyor olması gerekecektir. Ancak o zaman, halk sınıflarının yaşam koşullarını biraz olsun iyileştirebilecek kimi siyasi, kültürel, ekonomik önlemleri, egemen sınıfların iktidar blokunu uzun dönemli bir kriz yönetme modelinin gereği olarak kabul etmesi söz konusu olabilir.
1974-79 döneminin, Heath, Wilson, Calaghan hükümetleri deneyimi, kapitalizmin yapısal krizi içinde, Keynesçi modelin çökmesinin ardından, yeni bir kriz yönetim modeli aranırken yaşandı. Bu hükümetler yeni kriz yönetim modeli arayışına cevap veremedikleri için istikrara kavuşamadılar, kalıcı olamadılar. Bunları izleyen Thatcher hükümetleri, beraberlerinde yeni bir kriz yönetim modeli getirebildiklerinden, hem 1997’ye kadar kalıcı oldular, hem de yükselttikleri ekonomik siyasi değerleri, İP hükümetlerine devredebildiler.
O kriz yönetimi modeli 2007’de bir mali krizle tükendi. Yeni bir model arayışına cevap veremeyen İşçi Partisi, Muhafazakâr Parti krizlerle sarsılmaya başladı, istikrarlı hükümetler kuramadılar.
Corbyn ve İşçi Partisi eğer Thatcher gibi yeni ama, bu kez emekçi sınıfların çıkarlarını da göz önüne alabilen, bir kriz yönetim model sunabilirse, yeni bir dönemi, yeni olasılıkları başlatabilir. Yoksa, o da kısa sürede istikrarını kaybederek yerini başka, belki de Muhafazakâr Parti’den çok daha kötü bir şeye bırakır. Teorik olarak bir olasılık daha var ama, onun henüz bir belirtisi yok!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları