Aydın Engin

Bir şey hareket ediyor...

15 Haziran 2017 Perşembe

Hınzır gülüşlü, aşırı üstün zekâlı Albert Einstein’a “Üstad bunca yıldır uzayla, evrenle, yıldızlarla, güneş(ler)le, ışıkla ilgileniyorsunuz. Evrenin sırları üstüne vardığınız bir sonuç var mı” diye sormuşlar...
Gülmüş, omuz silkmiş:
- Var, demiş, bir şey hareket ediyor...
Ben de benzer bir cümle kuruyorum. Nitekim yazının başlığına da taşıdım:
- Bir şey(ler) hareket ediyor...
Kuşkusuz Einstein’ınki kadar kapsamlı ve anlamlı değil.
Ama önemli.
Sayıları yüz binlerle (milyonlarla?) ölçülebilecek büyük bir kitleyi, yakınlarını, eşlerini, çocuklarını, akrabalarını, dostlarını; yanıtsız ve yankısız adalet çığlıkları atanları ilgilendiren “bir şey(ler)” hareket ediyor.
Nasıl bir sonuç verecek?
Bilmiyorum. Bildiğim, epeydir -bilinçli bir tercihle- hareketsiz duran bir şeylerin hareket ettiğinden ibaret...
Bilmece gibi oldu değil mi?
Peki, açıklamaya çabalayayım.

***

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) birkaç gün önce tutuklu gazetecilerle ilgili AKP iktidarına beş altı soru yöneltti ve 2 Ekim 2017’ye kadar cevaplanmasını istedi.
Bencileyin bu konunun inceliklerini bilmeyenler “A-ha işte AİHM de fos çıktı. Topu taca attı. 2 Ekim’e kadar da süre tanıdı. İçeridekiler için yat yatabildiğin kadar dedi” yollu değerlendirmeler yapıp sosyal medyada “AB denen emperyal güç” vurgulu zehir zemberek yorumlar döktürdü. Bu gelişmeden sadece birkaç gün önce aynı AİHM, KHK ile ihraç edilenler için “İç hukuk yolları tüketilmediği” gerekçesiyle bireysel başvuruları gündemine alamayacağını açıklamıştı. Sorular ve 2 Ekim’e kadar süre tanınması aynı “olumsuzluğun” devamı gibi algılandı...
Meslek alışkanlığı ile “Emperyal güç AB” edebiyatına dalmaktansa hukuk ulemasına danıştım.
Durum pek farklı. AİHM sorular yönelterek AKP iktidarına, “Tutuklu gazeteciler sorununu gündemime öncelikli olarak almış bulunuyorum. İç hukuk yolları gibi gerekçeler bu durumda geçerli değildir” demiş oldu.
Yani bir şeyler hareket etti.

***

Bitmedi.
“Uzayan tutukluluk süresinin cezalandırmaya dönüştüğü” belirtilerek bir hak ihlali doğduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan bireysel başvurulara karşı öfkelendirici bir sessizlik, tepkisizlik hüküm sürüyordu.
Önceki gün AYM’nin ilgili dairesi tutukluluk süreleri ve hak ihlali konusunu AYM Genel Kurulu’na havale eden bir karar veriverdi.
Bu önemli. Hem de çok önemli. Çünkü AYM’nin bir dairesinin vereceği karar, o başvurularla ilgilidir. Oysa AYM Genel Kurulu’nun vereceği bir karar bağlayıcıdır, benzer davalar için emsal oluşturur ve mahkemeleri bağlayıcıdır.
AYM konuyu önümüzdeki salı günü görüşecek.
Ne çıkar?
Ne bileyim ben.
Ama olumlu bir karar çıkarsa tutuklulukları cezaya dönüşmüşler için (mesela bizim Cumhuriyet tayfası için) tahliye kararı gecikmez. (Haydi yoğurdu üfleyeyim: Gecikmemesi gerekir.)
Peki, AYM Genel Kurulu’ndan olumsuz bir karar çıkarsa...
O zaman da AİHM’nin karar vermesi için hiçbir hukuksal engel ve pürüz kalmadı demektir. AİHM’nin vereceği kararı tahmin edebilmek için de hukukçu olmak gerekmiyor...
Sonuç: AİHM ve AYM’de bir şeyler hareket etti...
Nihayet!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları