Ayşe Yıldırım

Bitmeyen darbe yapmışlar!

15 Haziran 2017 Perşembe

15 Temmuz darbe girişimi, üzerinden 24 saat bile geçmeden bastırıldı. 12 gün sonra yani 27 Temmuz 2016’da Türk Silahlı Kuvvetleri, darbe girişimine katılan askerlerin sayısını açıkladı: 8 bin 651.
TSK’ye göre bu askerlerin 1676’sını erbaş ve erler oluşturuyordu, 1214’ünü ise askeri öğrenciler. Bu sayı TSK personel mevcudunun yüzde 1.5’ine tekabül ediyordu.
Evet, yüzde 1.5.
Bunu vurgulayan TSK açıklamasında, “TSK’nin kahir ekseriyetinin bu hain girişime şiddetle karşı çıktığı zaten sayılar üzerinden de görülmektedir” deniliyordu.
Aynı açıklamada darbe girişiminde kullanılan silah, araç ve malzemeler de yüzdeleriyle birlikte açıklanıyordu:
“Uçaklarda yüzde 7 (35 uçak bunun 24’ü muharip uçak), helikopterlerde yüzde 8 (37 helikopter bunun 8’i taarruz helikopteri), tank ve zırhlı araçlarda yüzde 2.7 (246 zırhlı araç bunun74’ü tank), gemilerde yüzde 1 (3 gemi), hafif silahlarda yüzde 0.7 (3992 adet hafif silah).”
TSK’nin bu açıklamayı yaptığı gün dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala da darbe girişimi hakkında son gözaltı ve tutuklama rakamlarını açıklıyordu:
“Toplam gözaltı sayısı 15 bin 846, tutuklu sayısı ise 8 bin 113.”
Ala’nın verdiği bilgiye göre 178’i general-amiral, 2 bin 728’i subay, 7 bin 106’sı diğer rütbelerden olmak üzere 10 bin 12 asker gözaltına alındı. 151’i general, bin 656’sı subay olmak üzere 5 bin 266 asker tutuklandı.
Emniyet teşkilatında 2 bin 901 polis gözaltına alındı, 1019’u tutuklandı. 2 bin 167 hâkim ve savcı gözaltına alındı, 1684 hâkim ve savcı tutuklandı.
Ala’nın verdiği rakamlara bakınca tüm “darbeciler” tutuklanmış olmalıydı çünkü TSK’nin açıkladığı rakamların üzerinde bir gözaltı ve tutuklamadan söz ediyordu. Elbette sadece askerler yoktu, hâkim ve savcılar da listede yer alıyordu.
Sonra işin içine gazeteciler, avukatlar, polisler, akademisyenler, iş insanları, politikacılar eklenmeye başladı. Darbe girişimine karşı ilan edilen OHAL, “FETÖ” ile mücadele denilirken muhaliflerin tasfiye sürecine dönüşüverdi.
Neredeyse bir yılını dolduracak süreçte gelinen noktaya bakalım.
Mayıs başında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yaptığı açıklamaya göre, “FETÖ operasyonlarında bugüne kadar toplamda 149 bin 833 şüpheli hakkında işlem yapıldı, bunlardan 48 bin 636’sı tutuklandı.
Tutuklananlar arasında 166 general ile 6 bin 810 albay bulunuyor.”
Evet 48 bin... 24 saat bile geçmeden bastırılan, birçok yanıyla karanlıkta kalan ve kuşkuların giderilmediği darbe girişiminin ardından geçen yaklaşık 10 ayın sonundaki “rakam” bu.
Dün Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan ise Adalet Bakanlığı’ndan aldığı son sayıları yazdı. O verilere göre bir ay içinde tutuklu sayısı 2 bin daha artmış.
“Soruşturma kapsamında, yargı mensuplarından, adli ve idari yargıda görevli 2 bin 492 hâkim ve savcı, 104 Yargıtay üyesi, 41 Danıştay üyesi tutuklu, iki Anayasa Mahkemesi üyesi, üç HSYK üyesi tutuklu.
Yine 169 general, askeri öğrenciler ve erler dahil 6 bin 974 albay ve alt rütbeliler, 8 bin 849 emniyet mensubu, 24 vali, 73 vali yardımcısı, 115 kaymakam, 31 bin 498 memur ve sivil tutuklu.
Toplam tutuklu sayısı 50 bin 344.”
Bakanlığın verdiği bilgiye göre 15 Temmuz’dan bu yana toplam 161 bin 751 kişi hakkında şüpheli sıfatıyla işlem yapılmıştı. Bunlardan gözaltına alınıp mahkemeden adli kontrol kararıyla serbest bırakılanların sayısı 47 bin 136. Tutuklandıktan sonra adli kontrol kararıyla tahliye edilenlerin sayısı 7 bin 969.
Evet TSK’nin deyimiyle 2 binden fazlasını er/erbaş ve askeri öğrencilerin oluşturduğu 8 bin 651 kişi katıldığı darbe girişiminin üzerinden geçen 11 aydaki manzara bu. Ve henüz bitmedi.
“Tehlike sürüyor”, “suikast şüphesi”, “uyuyan hücreler” söylemleriyle darbe sürecinin kontrollü bir şekilde devam ettirildiği bir uygulamayla karşı karşıyayız.
Belki başlatanları ile sürdürenlerinin farklı olduğu ve tüm muhalifler susturuluncaya dek “bitmeyecek bir darbe”.
Ne diyordu CHP, üç gün önce Darbe Komisyonu’nun hazırladığı rapora koyduğu muhalefet şerhinde “15 Temmuz hain darbe girişimi öngörülen, önlenmeyen ve sonuçları kullanılan bir kontrollü darbe olarak tarihe geçmiştir...
... 15 Temmuz darbe girişiminden engellenmesi imkânsız doğal bir afet gibi bahsedip onun faillerini mitik, kurbanlarını ise epik hikâyelerle tarif etmenin, sorunun çözümüne herhangi bir katkı sağlamaması bir yana, bunun sorumluları örtbasa da hizmet ettiği açıktır.”
Görünen o ki AKP’nin “darbe hikâyesi”, Oğuz Atay’ın roman kahramanı Olric’le kurduğu diyalog gibi.
- Bu darbe ne zaman biter Olric?
- Efendim AKP’liler bitmeyen darbe yapmışlar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları