Aydın Engin

Dereler ırmak olursa...

18 Haziran 2017 Pazar

Galiba 1983 ilkbaharıydı. Frankfurt’ta, tıklım tıklım dolu, kocaman bir sinema salonunda Richard Attenborough’un yönettiği, Ben Kinsley’in Gandi’yi oynadığı, 8 Oscar’lı “Anıt Filmi” izliyorum. Hollywood ürünü, ancak Hollywood klişelerine teslim olmamış bir Gandi biyografisi
Koltuğa çakılmışım. Ola ki bir ayrıntıyı kaçırırım kaygısıyla neredeyse soluğumu tutmuşum.
Gandi’nin ünlü Tuz Yürüyüşü başladı. İngiliz emperyalizminin deniz tuzuna bile el koyduğu sömürgesi Hindistan’da emperyalizme karşı en önemli, en anlamlı mücadelelerden birinin simgesi bir kitle eylemi: Tuz Yürüyüşü...
Sosyalizme ilk ve ürkek adımları attığımız 1960 başlarında biz ham gençleri çaktırmadan eğiten, bilgilendiren Sadun Aren öğretmenimizin tarihin akışını değiştiren bir sivil itaatsizlik örneği olarak örnek verdiği “Tuz Yürüyüşü”nü duymuşluğum var. Ama şimdi duymuyor görüyor, gözlüyorum.
Gandi ve kadınlı erkekli 83 özgürlük savaşçısı İngiliz sömürge yönetiminin tuz tekelini kırmak için Ahmedabad kentinin varoşlarından yola çıktılar. Daha ilk adımlarında yan sokaklardan iki, üç, beş, on beş Hintli yürüyüş koluna katıldı. Ahmedabad bitti, uçsuz bucaksız kırlara çıkıldı. Anayola açılan incecik, toprak köy yollarından on, yirmi, elli, yüz Hintli, küçücük derecikler gibi akıp anayoldaki ırmağa kavuştular ve birlikte akmaya başladılar.
Hint Okyanusu kıyılarına 400 kilometre var. Yol boyunda daracık, toprak, çoğu çamurlu köy yollarından yüz, üç yüz, beş yüz, bin Hintliden oluşan dereler ırmağa akıyorlar. Irmak coşkun akıyor.
400 kilometre aktı o ırmak. Gitgide büyüyerek, derecikleri, dereleri içine alarak, köpürerek, çağlayarak aktı.
Okyanus kıyısına vardılar. Mahatma Gandi kıyıda birikmiş henüz ıslak tuz serpintilerinden birine uzandı; eğildi, bir tutam tuz aldı.
Hindistan, emperyalizme karşı verdiği bağımsızlık savaşını o an kazanmıştı.
İnanın ya da inanmayın, ama okuyun:
Kendimizi tutamadık.
Evet, tutamadık. Filmi birlikte seyrettiğim arkadaşım, Alman Komünist Partisi üyesi Winfried Baumgaertner’le birlikte ayağa kalktık ve alkışlamaya başladık. Yanımızdaki, yöremizdekiler önce “Ne yapıyor bu adamlar” dercesine şaşkın bakıştılar. Sonra...
Sonra onlar da ayağa kalktı. Önümüzdeki, arkamızdaki sıralar da ayağa kalktı. Film sürüyor, güzelim ayrıntılar art arda akıyor ama seyreden kim!..
1983 ilkbaharında, Frankfurt’ta bir sinema salonunda gözleri sevinç ve gurur yaşlarıyla nemlenmiş koca bir salon dolusu seyirci ayağa kalktı, sevinci ve gururu alkışa dönüştürdü...

***

Yıllar öncesinde kalmış bu anı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gandi’ye benzetilmesinden, “Gandi Kemal” filan diye anılmasından kaynaklanmıyor.
Ben, Ahmetabad kenti varoşlarının ara sokaklarından akmaya başlayan ve yürüyüş kolunu ırmağa dönüştüren iki, üç, beş, on kişilik dereciklerden; ardından 400 kilometrelik yol boyunca ırmağa akan ve ırmağı önlenemez bir güce yükselten yüz, beş yüz, sekiz yüz, bin, on bin kişilik kadın ve erkeğin oluşturduğu derelerden söz ediyorum...
Ankara varoşlarının dar sokaklarından başlayıp, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Düzce, Adapazarı, İzmit, Gebze, Dilovası’nı anayola bağlayan yollardan akacak, Adalet ırmağına kavuşacak kadınlı erkekli derelerin düşünü kuruyorum.
Önce Maltepe mapushanesi önünde bir menderes yapıp, Silivri Mapushanesi’nin yüksek duvarlarını yalayıp Edirne Yüksek Güvenlikli Ceza ve İnfaz Kurumu önüne kadar akan kadınlı erkekli bir ırmağın düşünü...
Bir de çok ağrıyan belimle bu ırmağa neresinden kavuşayım ve acep kaç kilometre yürüyebilirimin hesabını...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları