Ayşe Emel Mesci

Uzun İnce bir yol

26 Haziran 2017 Pazartesi

Sevgili İlhan Selçuk, Hacıbektaş’ı mekân bilmenizin üstünden 7 yıl geçti. Mezar yerini ayarladığınızı haber verdiğinizde, “Niçin Hacıbektaş?” diye sormuştum. “Atatürk Kurtuluş Savaşı’na başlarken, Erzurum Kongresi’nden önce en son o ocağa uğradı. Orası Bektaşiliğin ocağı, ilim irfan ocağıdır” demiştiniz. Hacıbektaş’ın yeri ayrıydı sizde. Siz bir Anadolu Aydınlanmacısıydınız.
Hesapladım; teşvikiniz, hatta ısrarınızla “Cumhuriyet” gazetesinde yazmaya başlayalı 18 yıl olmuş. Bazen düşünürüm, niye bu kadar ısrar ettiniz diye... Sonuçta ben tiyatrocuyum. Tiyatro yaşam biçimim olmuş. Hatta yazar arkadaşlarım arasından bunu soranlar da çıktı. “Senin işin değil ki bu. Niye yazıyorsun gazetede? Aleyhine olur” dediler. Belki oldu da, bilmiyorum. Önemli de değil. Siz bana “yaz” derken bunu bir icazet olarak, bir el verme olarak görmediniz. Bektaşiliğe tüm yakınlığınıza karşın, Aydınlanmacı yanınız böyle yaklaşımları hiç hoş karşılamazdı. Israrınızdaki asıl neden, bizim kuşağın her şeye karşın direnmeyi, doğrularını korumayı sürdüren bedel ödemiş üyelerini, o kuşağın misyonunu önemsemenizdi. 12 Mart döneminde farklı koğuşlarda da olsa Maltepe Cezaevi’ndeki kader ortaklığımızı önemsemenizdi.

Maltepe Cezaevi
Şimdi Anadolu’da, “uzun, ince bir yol”da bir kafile ilerliyor, bir zamanlar birlikte yattığımız Maltepe Cezaevi’ne doğru. O yolu “uzun ve ince yapan”, bize “bilmiyorum ne haldeyim” dedirten; sürdürülmesi olanaksız bir durumu ısrarla sürdürmeye çalışan, artık hukuksuzluğu gizleme kaygısı bile taşımayan ceberut bir iktidar anlayışı. Maltepe Cezaevi’nde, DP iktidarından beri (darbe dönemleri hariç) tutuklanan ilk CHP milletvekili Enis Berberoğlu yatıyor. Ama “adalet” kafilesi sadece onun için değil, tüm adaletsizliklere “yeter artık” demek için yürüyor. Siz (OHAL’i bilmem ama) bu “hal”i öngörmüştünüz. 18 Haziran 2009 tarihli “RTE+Feto’ya Hayat Öpücüğü” başlıklı yazıda şöyle demişsiniz (zaten zihninizde o “+” simgesi hiç silinmedi): “F tipi polisle ve CIA ile al takke ver külah bir gazetede pazarlanan soru işareti bir belgeyle [Taraf gazetesinde çıkan ‘İrtica İle Mücadele Eylem Planı’ belgesi] TSK yine hedef haline getirildi... Genelkurmay Başkanı [İlker Başbuğ] açık seçik askeri darbeye karşı tavrını ortaya koymuştu ya... Şimdi diyorlar ki: - Geç bunları, bugün Türkiye’de birinci sorun askerdir ve darbedir... Feto (Fethullah) hemen Gülen’ci TV’lere çıkıp siyasal nutuk attı (...) Başbakan RTE (…) ne dedi: - Biz bu işin peşini bırakmayacağız... Başbakan, Deniz Feneri davasını kovalayacak değil ya... Derdi gücü Ergenekon’daki askerin dosyası...”
Sevgili İlhan Selçuk, tiyatroda olsa yaşanan sürece “baht dönüşümü” derdik: Sizleri yargılayanlar, yani “+” işaretinin bir tarafı darbe teşebbüsünden içeri girdi! Siyasal İslamcı iktidar destekçisi sözde liberallerin kurdukları darbe-vesayet/ demokrasi denklemlerinin hepsi iflas etti. Ama hukuksuzluk üstelik katlanarak, üstelik daha çıplak ve acımasızca devam ediyor; demek ki tek sorun tasfiye edilen tarafta değilmiş.
Sonunda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bıçak kemiğe dayandı, yarın adalet talebiyle yürümeye başlıyorum” dedi. Ve şimdi Anadolu’da, “uzun, ince bir yolda” Kılıçdaroğlu’nun başını çektiği kafile çoğalarak, ezberleri bozarak yürüyor. Adalet istiyorlar. Evet, adalet istiyoruz. Peşini bırakmayacağız bu işin.

***

Bu yazı çıktığında eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, haksız yere atıldıkları işlerine iade talebiyle başladıkları açlık grevinin 109. gününde olacaklar. Tehlike sınırları çoktan aşıldı, bedenleri göz göre göre tükeniyor, farkında mıyız?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dünya bir sahnedir 1 Nisan 2024
On yıl sonra... 18 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları