Gülengül Altınsay

Bize bugün de bayram

29 Haziran 2017 Perşembe

Bir de baktım en son Sivasspor bayrağı da İstanbul Boğaz köprülerine asılmış, salınıyor. Sivas’ı seven çocukluğunda Sivas’ta 4 yıl yaşamış biri olarak bile garipsedim. Zaten artık köprüye asılan bayrak çeşitliliğini takip bile edemiyorum.
Bir gelenek vardı eskiden; İstanbul Boğaz Köprüsü’ne şampiyon olan İstanbul futbol takımının kocaman bayrağı asılırdı. Ama görüyorum ki bu gelenek bu yıl itibarıyla tümüyle bitmiş. Her bir vesileyle Anadolu takımlarının bayrakları da İstanbul’a getiriliyor ve köprüye asılıyor. Bu bir anlamda kendi şehirlerinin inkârı da değil mi? Ve hatta o şehri küçümsemek değil mi? Konya kupayı kazandı diye İstanbul’a bayrağının asılması bahşediliyor koca kulübe ve kente mesela. Ama Konya, İstanbul takımlarıyla oynadığında avuç içi kadar deplasman tribünü dolmuyor.
Anlaşılan İstanbul’u Boğaz’dan fethetmek arzusu sürüyor. 1453 de yetmemiş kimseye.
İstanbul başkent de değil üstelik.
Aslında İstanbul ülke dışından insanlar için de bir çekim merkezi... O zaman mesela Suriye şampiyonunun, Moldova şampiyonunun, Yunanistan şampiyonunun da bayrağı asılsın Boğaz’a. Zaten bizde yapılan bir eylemin sebebini aramak çok anlamsız artık. Sebep ilgilendirmiyor bizi. Yaptım oldu durumu var. Birileri “böyle olacak” diyor öyle oluyor. Hem de hayatın her alanında.
Ayrıca bir şeyi aslından koparıp en manalı şeyleri bile manasızlaştırmada üstümüze yok. İşin suyunu çıkarmakta yani.
Bundan sonra köprüye bayrak asmanın bir manası da kalmadı. Bitti o dönem. En azından benim için.

Manasızlaştırılanlar
İşin cılkını çıkarmak derken; transfer sürecinde yaşadıklarımız da bu bağlamda çeşitli örnekler sunuyor bize.
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek de “Uçaklar inecek” sözleriyle ortama renk katanlardan (!). Sanırsın Galatasaray Hava Yolları… Yeni uçaklar alıyorlar. Futbolculara özel uçak tutmalar, Avrupa’da işi bitmiş emeklilik yaşına gelmiş oyuncuları “büyük transfer” olarak lanse etmeler, futbol uzmanı kesilen ve “bizzat” seyredip emekliliği gelmiş oyuncu “keşfeden” başkanlar da transfer işinin suyunu çıkaranlardan. İnsanların kulüp sevgisini istismar edip büyük işler yapıyormuş gibi görünmeler… Aslında hayati kararları bazı menajerlerin iyi niyetine bırakmalar… Bunlar bizde hiçbir zaman çağdaş kulüp yapılanmalarının ve kadro istikrarının olamayacağının ve dolayısıyla 80 milyonluk ülkede bir iki tesadüften başka oyuncu yetişmeyeceğinin göstergesi aynı zamanda… Futbolun neden kör topal yürüdüğünün de.
Pepe mesela büyük heyecan uyandırdı Beşiktaş camiasında. Niyesi geçmişteki kariyeri. Taraftar o kariyere bakıp aynı performansı bekliyor kendisinden. Pepe tabii ki takıma katkı yapar ama bir sene, en fazla iki sene… Sonra gelsin bir transfer daha… Bunun için takım savunmasına oturmuş olan ve şampiyonluğun baş aktörlerinden Marcelo satılmaya çalışılıyor.
Ne için? Transfer olsun, sürümden birilerinin torbası dolsun, diye. Önemli olan aldırırken kazanmak, sattırırken kazanmak. Biz Avrupa’da piyasası bitmiş, Katar ya da Çin yolundaki oyunculara ara durak olurken Avrupa’nın futbol takımları Enes Ünal’ları transfer ediyor, Beşiktaşlı Oğuzhan Özyakup’la, Başakşehirli Cengiz Ülder’le, Altınordu’nun kalecisi Berke Özer’le ilgileniyor. Yani kafalarımız tamamen çok farklı çalışıyor. Bu işlere baktıkça bize her gün bayram diyorum gerçekten… Pek tatlı bir bayram değil ama… Geçmiş bayramınızı kutlarken gerçek bayramlar için umut ve dayanma gücü diliyorum.    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları