Bu adam yürümüyor, neredeyse koşuyor...

01 Temmuz 2017 Cumartesi

Bir kere şunu söyleyeyim. Bu adam yürümüyor, adeta koşuyor. Biz 15. günde katıldık yürüyüşe. Sabah 8’de başladık. Arada 3 mola. Akşam 19’da bitirdik.

40 derece sıcak, gölge bile sıcak... Yürümeye başlıyor, 4. adımda terliyorsun. Ama ne gam. Kimse takmıyor sıcağı, teri, yorgunluğu... Çünkü herkes biliyor ki attıkları her adım bu ülke için. Çünkü herkes biliyor ki, 69 yaşındaki bir siyasi parti lideri giderek çoğalan bir kalabalığın en önünde temposunu bir an bile bozmadan yürüyor. Öğle molasında dinlendiği karavanda kısa bir süre ağırlıyor bizi. Son derece mütevazı bir karavan. Bize eşlik eden PM üyesi Canan Kaftancıoğlu’nun söylediğine göre Kılıçdaroğlu karavanda görüntü alınmasını pek istemiyormuş. Minik bir çalışma masası, karşılıklı 2 küçük sandalye, yine iki kişinin sıkışarak oturabileceği dar bir oturma alanı. Paravanla ayrılmış bir alanda, bir yatak...

“Nasıl ayaklarınız” diye soruyorum. “Fena değil ama her iki ayakta da en küçük parmaklarımda biraz morarma var” diyor. Oturduğum yerin hemen yanında bir çöp kovası gözüme çarpıyor. Bir batikon kutusunun ambalajı, bir parça pamuk ve atılmış bir çorap. Belli ki az önce küçük bir tedavi uygulanmış.

Küçük sohbetimizden de bir özet geçeyim: Kemal Kılıçdaroğlu “Yürüyüşe nasıl karar verdiniz” sorumuza “Enis Berberoğlu’nun tutuklanışı son noktaydı belki ama öncesi de var tabii. OHAL sürecinin söz verilmesine karşın sona erdirilmemesi, HDP milletvekillerinin tutuklanması, Meclis Başkanı’nın bu tutuklamalarla ilgili Anayasa hukukçularından görüş alacağını bizzat söylemesine karşın sözünde durmaması ki bu karakter Meclis Başkanı’nın kişiliğine yansıyorsa ciddi sorun var demektir” yanıtını verdi.

“Bu yürüyüş bir şeyleri tetikleyecek mi” sorusuna verdiği yanıt ise “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” oldu.

Evet bence de eskisi gibi olmayacak hiçbir şey... Millet ve milletin vekilleri... Milletvekillerinin hemen hepsi yürüyüşte, aramızda. Kimilerinin tırnakları çekilmiş, kimilerinin ayağı su toplamış. Ali Şeker ile yan yana düşüyoruz bir ara, spor ayakkabısı bile giyemiyor, sabo tarzı, arkası açık bir ayakkabı ile hız kesmeden yürüyor.

Otobandayız, yolun sağındaki tek şerit yürüyüşe ayrılmış, diğerinden araçlar geçiyor. Her 10 metrede bir, ya çevik kuvvet ya jandarma da bizlerle aynı tempoda yürüyor. O da hepimiz gibi ter içinde. “Sen ne kadar buradasın” diye soruyorum birine. Ankara’dan beri diyor ve gülümseyerek “Sizi korurken biz de yürümüş oluyoruz” diye ekliyor. Evlerin önünden geçiyoruz. Kimi coşkuyla el sallıyor, desteğini belirtiyor; kimi Rabia işareti yapıyor. Hepsine el sallıyoruz. Bu yürüyen devasa kalabalık öfkenin içinde barınmasına asla izin vermiyor. Sıcaktan ve yorgunluktan adını sormayı unuttuğum 60’larında biri ile yan yana düşüyoruz bir ara. Tişortü, şortu ter ve kir içinde... Elinde Nuriye ve Semih için Adalet pankartı. Ankara’dan beri yürüdüğünü söylüyor. Yakını mısınız soruma verdiği yanıt “Hayır sadece vicdan sahibiyim” oluyor. Gazi Çıracıoğlu da en baştan beri yürüyenlerden, KHK ile 9 ay önce Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden atılmış. “Aleviyim ve zaten 12 yıldır kızaktaydım, sonunda FETÖ’ye örtülü destek vermek suçundan attılar beni” diyor. Kendisi gibi 79 kişi daha atılmış ama tek yürüyen Gazi. Diğerleri korkmuşlar.

Yürümek bir eylem. Harekete geçiyorsunuz, birlikte adım atıyor, birlikte terliyorsunuz. Üstelik yürümek için birden fazla nedeniniz var. Durmayın, bir noktasından katılın bu onurlu yürüyüşe...

Adalet Yürüyüşü’nde Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın da aralarında bulunduğu CHP kurmaylarıyla bir araya geldik. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları