Adalet isteyenler ‘teröristliğe’ devam ediyor hâlâ!

02 Temmuz 2017 Pazar

“Yolları millet için yapıyoruz. Teröristler yürüsün diye değil” dedi bir bakan… Ardından “CHP’nin siyasi çizgisi, terör örgütleriyle birdir” demeye getirdi Cumhurbaşkanı...
Yürüdüğümüz bu yolları siz yapmadınız desek de, 15 yıldır sizlerin kimlerle hangi yolda yürüdüğünüzü bu millet çok iyi bilse de, adalet isteyen on binleri “terörist” diye niteleyip büyük Adalet Yürüşü’ne katılanlar korkutulmak, sindirilmek isteniyor. Ama boşuna!
Eğer “Barış istiyoruz” dedi diye yıllarını ilime, bilime adamış insanlar işlerinden atıldığında isyan edenler teröristse...
Eğer yazdığı yazı, söylediği söz yüzünden, doğruluğu kanıtlanmış bir haber yüzünden gazeteciler, aydınlar, sanatçılar hapse atılıyorsa...
Gazeteciler önce hapse atılıyor sonra haklarında delil araştırılıyor ve delil bulunmaya çalışılıyorsa...
Ve bu rezilliğe karşı çıkanlar teröristse...
Yanlış politikalar yüzünden gepegenç insanlar, çocuklarımız, yoksul insanların çocukları savaşlara yollanıp öldürülüyorsa ve ateş sadece düştüğü yeri yakıyorsa; bu savaşın parçası olmamak için direnenler; yurtta sulh cihanda sulh ilkesine sımsıkı bağlı kalanlar terörist diye suçlanıyorsa...
Adalete, mahkemelere, hak ve hukuka hiç ama hiçbir güven kalmadığında hak aramak için sokağa dökülenlere terörist deniyorsa...
Meclis’te çoğunluğu şaibeli bir güç, sadece bir insanın emrine girmişse; Meclis’te muhalefet etme ve çözüm üretme yolu kalmadığı için Kemal Kılıçdaroğlu bu yürüyüşü başlattıysa...
Kısa sürede partiler üstü olmaya dönüşen; söyleyecek sözü olanlar, haksızlıklara itirazı olanlarla beslenen her yaştan, her sınıftan, her meslekten, her düşünceden insanla güçlenen yürüyüşe her katılan teröristse...
Tamam öyleyse, hepimiz teröristiz! Yazın istediğiniz puntolarla:
“Adalet isteyenler ‘Teröristliğe’ devam ediyor hâlâ!”

İnsan seli
Yürüyüşün 16. günüydü. Önceki gündü... Hendek’te katıldım yürüyüşe. Gülriz Sururi’yle gece yarıları yola çıktık. Sabah Hendek civarında yakaladık konvoyu. Ve işte beni çarpan özellikler, yaşadığım süre boyunca yüreğimden, aklımdan hiç çıkmayacak olanlar:
¦ Ne denli okusanız, resimlerini görseniz, televizyonda izleseniz (Halk TV ve Fox dışındakiler zaten göstermiyor.) inanılması zor, kavranması zor bir insan seli çarpıyor insanı. Kadın, erkek, yaşlı, genç, her yaşta çocuk, bebek arabasıyla gelen, sırtında çocuğuyla katılan, engelliler, tekerlekli sandalyesiyle eşlik eden... Birkaç adım atıp portatif taburesine oturan, hiç konuşmadan yürüyen, sohbet ede ede ilerleyen, atletik yapılısı, aşırı kilolu olanı, sıskası, cılızı... Çeşitlilik, farklılık egemen. Ortak yanları: Herkes gülümsüyor. Herkes birbirini kucaklamaya hazır. Herkes birbirine bakışlarla, gözlerle sarılıyor. Herkes neşeli. Herkes, “İyi ki burdayım. İyi ki katıldın” diyor…
¦ Takım elbiseyle görmeye alışık olduğumuz CHP’li milletvekilleri önce kendilerini tanıtıp (onlar da spor giysili) sonra herkesin yardımına koşuşuyor. Organizasyonda hiçbir şey aksamasın diye paralanıyorlar. Grupların biri geliyor biri gidiyor... Şu mor kasketliler Türkiye Eczacılar Birliği; öteki grup işten atılan öğretmenler...

Çevre desteği
¦ En etkileyici şey, çevreden gelen destek... Yol boyunca sıralanıp el sallayan, su uzatan nineler, size poğaça yaptım diyen ev kadınları, evindeki çerçeveli Atatürk resmini kapıp gelen, bayraklarla selamlayan, “Bizim ev şuracıkta gelin biraz dinlenin” diyen... Güzel cümlelerle destek veren, güç veren... Onları gördükçe, duydukça gözyaşlarımı zor tutuyorum.
¦ Sıcak, çok sıcak. 16. günde sıcaklık 45 derece diyorlar... Kilometrelerce yürüyünce değil, daha ilk adımlarda başlıyorsunuz terlemeye. Ama inanın bir süre sonra sıcaklık duyulmaz oluyor. Sadece yürüyorsunuz. Ve yürüdüğünüz için, bunun bir parçası olduğunuz için, hak aramaya yaptığınız katkı için mutlu oluyorsunuz.
¦ Bando en çok “İzmir’in Dağlarında” ve “Ciao Bella” çalıyor; molalarda halay.

‘Korkuyu aşmak’
¦ CHP parti meclisi üyesi ve oyuncular sendikası avukatı Sera Kadıgil, bize yol açıyor ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında yürüyoruz. Kılıçdaroğlu nasıl da keyifli, neşeli. Kendisine teşekkür ediyorum bu yürüyüşü başlattığı için. Ve ister inanın ister inanmayın o da bize teşekkür ediyor katıldığımız için. (Böylesine tuhaf bir insan!) “Her gün çoğalıyoruz” diyor. Neden çoğaldığımızı da açıklıyor: “Artık korku duvarı yıkıldı.”
¦ Yürüyüş boyunca, iktidarın tüm baskılarına karşın kimsenin korkmadığını görüyorum, biliyorum.
¦ Kılıçdaroğlu’na kendini doktor atayan Cihangir İslam (o da KHK kurbanı) sağlığının bomba gibi olduğunu söylüyor. Aynen öyle. Kılıçdaroğlu yürüdükçe güçleniyor ve büyüyor!
¦ En doğru tanımı Özlem Yüzak yaptı: “Bu adam yürümüyor, koşuyor” dedi. Ben ki hızlı yürüdüğüme inanırdım, bir süre sonra geride kalıyorum. O almış başını gidiyor...

Gazeteciler dayanışması
Sekiz Gazetecilik Örgütü temsilcisi de bugün burada. Benim IPI Uluslararası Basın Enstitüsü Derneği temsilcisi olmak gibi bir görevim de var. 8 kuruluşun ortak bildirisi okunuyor, açıklamanın bir kopyası Kılıçdaroğlu’na veriliyor. Ayrıca PEN Yazarlar Derneği Başkanı olarak da Kılıçdaroğlu’na hem PEN Türkiye’nin “Adalet” başlıklı açıklamasını hem de Uluslararası PEN Başkanı Jennifer Clement’in destek mesajını iletiyorum: “Herkes için adalet istiyoruz... Birine yapılmış haksızlık herkese yapılmış haksızlıktır” diyoruz.
Akşam eve dönerken “Kılıçdaroğlu tarih yazıyor. O gerçek bir kahraman” diyordu Gülriz Sururi...
Yürüyüş günümün akşamı 12 saat uyumuşum. Çoktandır bu denli rahat ve  huzurlu uyumamıştım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları