Hikmet Çetinkaya

Zeytinime dokunma!..

06 Temmuz 2017 Perşembe

Edebiyatçı Mehmet Başaran nasıl anlatır zeytin ülkesini?
Balıkesir’den çıkıp Edremit’e yöneldiniz mi, sisle kaynaşır, bütünleşir doğa.
Yamaçlarda koyu yeşil çamlar, aşağılarda açık yeşil çınarlar, kavaklar.
Kekik kokulu, çam kokulu bir esinti yalar geçer sizi ve hışırtı Şap Dağı’nın, Madralar’ın derinliklerine çeker... Bir yunmuş arınmışlık, bir yeğnilik içinizde.
Zeytin ülkesidir Kaz Dağları Türkiye’nin...
Kaz Dağları dünya adıyla İda Dağı’dır. Ege Denizi ise İyonya.
Kimilerinin iddia ettiği gibi bu adların tümü Anadolu’dan çıkmıştır. Homeros bu coğrafyada yaşamıştır. (Hikmet Çetinkaya - Troya’dan İyonya’ya kitabı)
Baş Tanrı insanlara en yararlı bir şey yaratma yarışı açmış. Ödüller koymuş. Atı yaratmış Savaş Tanrısı, “Bundan daha yararlı bir şey olamaz” demiş Baş Tanrı’ya. “Bir yerden bir yere yel gibi götürür insanları, ayrılanları kavuşturur savaşta da...”
Gülümsemiş Athena, gözlerinde dünyayı ışıtan aklın pırıltıları, kendi yaratısını zeytin ağacını göstermiş:
“Yoooo demiş, en yararlı şey budur. Dalı, yaprağı, kökleri, hele hele meyveleri... İnsanları yaşatacak, yaşamlarını güzelleştirecek bir ağaç bu.
Kuşaktan kuşağa ulaşacak sesi ve soluğu... Altın sarısı yağını, toprağın tadını veren meyvelerini yiyenler ...”
“Tamam tamam” demiş Baş Tanrı, “Ödül senin...”
Ne ki yaşam?
Mutluluk, barış güvercininin gagasında bir zeytin dalı...
Tüm güzelliğiyle yaşam demektir zeytin...
Kaz Dağları Marmara ve Ege’nin oksijen deposudur bir bakıma...

***

Zeytin mutluluk, yaşam ve barıştır...
Böyle olmasına böyle ama “ye - satçı Tanrı” Kaz Dağları’ndan körfeze ineli, kutsal zeytin ağacının başı dertte.
O oyuk oyuk yaşlı gövdeler iki büklüm, insan acımasızlığının, aptallığının acısını çekiyor. Pek çoğunun canı burnunda.
Hele bugünlerde daha büyük bir tehlike söz konusu. Yasa şimdilik buzdolabına konuldu ama bir bakarsınız çıkarılır yeniden.
Çanakkale yolu genişletilirken 20 bin zeytin ağacı katledildi.
Rant savaşları bitmiyor bir türlü...
Bu yüzden de Sarıkız’ın öfkesi, Hera’nın öfkesinden büyük.
Zeytin ülkesinin söylence kızı, dünyayı, güzellikleri yok edenlerin başlarına yıkmak istiyor.
Elbet haklı nedenleri var!
Siyanürle altın arayanlar, nükleer santrallar, zeytinlikleri yok ederek toprağa gömülen milyarlar, çarpıklığın çirkin resmini oluşturan gecekondu türü sitelerin ötesine korkuyla bakıyor insan.
İngilizler yol yaparken karşılarına ağaç çıkarsa yolun yönünü değiştirirlermiş.
Peki biz ne yapıyoruz?
Karşımıza çıkan zeytin ağaçlarını katlediyoruz...
Çaltı Dağı’nda madenciler 50 bin çam ağacını katletti gözlerini kırpmadan...
Sözüm ona nikel madeni arıyorlar...
Korkunç bir oyun ve kıyımla karşı karşıyayız.
Yüz yıllık, 500 yıllık zeytin ağacını öldürüyoruz...
Özetle ormanlarımızı yakıyor, zeytinlerimizi kesiyoruz...
Denizlerimizi, sularımızı, göllerimizi kirletiyoruz...

***

Söylenceye göre zeytin ağacı insanlığa Tanrıça Athena’nın armağanıdır.
Zeytin ağacının farklı söylenceleri vardır.
Nuh Peygamber’in suların çekilip çekilmediğini anlamak için gönderdiği güvercin zeytin dalıyla geri döner.
İlk İsrail Kralı tahta çıktığında zeytinyağı sürülerek kutsanır.
Firavun Tutankamon’un savaştan dönen Roma İmparatorları’nın arenadan galip çıkan gladyatörlerinin başlarında hep zeytin dalı bulunur.
Doğaya sahip çıkmıyoruz...
Zeytin ülkesinde doğayı katlediyoruz...
Çokuluslu altın avcıları güzel ülkemin dört bir yanını kuşatmışlar...
Yazık...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları