Bil ki senin için de yürüyor

08 Temmuz 2017 Cumartesi

Kumpas davalarının alıp yürüdüğü günlerdeydi. Bunların tartışıldığı bir televizyon programında çocukluk yaşlarından tanıdığım bir gazeteci ile birbirlerine karşıt olan görüşlerimizi dile getiriyorduk. Verilen arada da çay içerek tartışmayı sürdürüyorduk.
- Hukuksuzluk dediğin hususlar usul, tali konular, esas olan vesayet tasfiye ediliyor, bunlara takılıp kalmamak gerek, diyordu muhatabım.
Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, adil yargı, demokrasi gibi kavramları anlatmak için nafile uğraşıyordum.
Ünlü gazeteci, adaletsiz yargının zulmünü, daha çocukken ailesinin başına gelenlerle yaşamış biri olmasına karşın, Nuh diyor peygamber demiyordu. Kumpas davalarındaki rezaletleri desteklemek ve savunmakla yetinmiyor, yayınlarıyla, ilişki kurduğu kişilerin sağladıkları sahte belgeler ve ihbarlarla zulmün değirmenine su taşıyordu.
Yanında, özgürlükçü olduğunu söyleyen ve onunla aynı telden çalan bir avukat vardı. Hukukçu olmasına karşın, adil yargının önemini ve herkes için gerekliliğini ona da anlatamadım.
Derdimi anlayan gerçekten hukuk adamı sıfatına layık bir savcıydı. Benimle birlikte hukukun üstünlüğünü savunuyordu.

***

Tartışmanın bir yerinde, dayanamadım, avukata dönüp öfkemi dillendirdim:
- Askeri dönemlerde savcılardan çok çekmiş bir kişi olarak bir gün bir savunma avukatına karşı, bir savcıya sığınmak zorunda kalacağımı hiç düşünemezdim. Çok yazık!
Sonra gazeteci arkadaşa, her zaman dünyanın her yerinde, doğruluğu olaylarla kanıtlanmış ilk bakışta pek banal görünen bir gerçeği anımsattım:
- Adil yargı her zaman herkese gereklidir, belki bir gün sana da gerekir, umarım bunu anladığında çok geç olmaz!
Yüzündeki ifadeden, ünlü gazetecinin kös dinlediğini, bir gün adaletin kendisi için de gerekli olabileceğine hiç ihtimal vermediğini görüyordum.
O, bugün demirparmaklıklar ardında, adalet diye haykırışını duyurmaya çabalayanlar arasında.
Çok içtenlikle söylüyorum ki, “ben dememiş miydim?” , “eee, etme bulma dünyası!” gibi duygulara kapılmadım, gerçekten üzüldüm, çok üzüldüm.
Çünkü biliyordum ki o arkadaşım keyfi bir kararla tutuklanıp içeri atıldığında kazanan olmuyor, yine kaybediyordum. O olayda da adaletin herkese lazım olduğunu bir kez daha gördükten sonra, bu olaya içtenlikle üzülmenin ve şiddetle karşı çıkmanın kendi hak ve özgürlüklerim açsından da zorunlu olduğunu görmemek için çok aptal olmak gerekiyordu.
Adalet Kemal”e şu sırada çok kızan var, olmadık şekilde çatıyorlar.
Bilmiyorlar ki, Kılıçdaroğlu o uzun yolda onlar adına da yürüyor.
Çünkü günün birinde adalet herkese olduğu gibi, onlara da lazım olacak.
Bugün iktidarın himayesinde adalete karşı saf tuttuklarından, şimdi buna ihtimal vermiyorlar. Ama dün kendileriyle aynı durumdayken bugün hukuka aykırı gerekçelerle içeride olanlara baksınlar, adaletin bir gün herkese lazım olduğunu göreceklerdir.

***

Demokrasiyi yalnızca siyasetle uğraşanları ilgilendiren bir lüks olarak görme yanılgısına düşüp, onun toplumsal hayatın her yönünü kapsayan, çağdaş bir yaşam türü olduğunu anlamayanlar, şöyle söyleyebilirler:
- Ben etliye sütlüye karışmıyorum, hiç sesimi çıkarmıyorum. Bana bir şey olmaz.
Böyle söyleyenler de yanılıyorlar. Malımızın, mülkümüzün, evimizin, sokağımızın, köyümüzün kentimizin talan edilmemesi, bize ait olanların bir gün nobranca elimizden çekip alınmaması konusunda emin olabilmemiz için herkese, hepimize gerekli adalet. İnanmıyorsanız, topraklarının madenciler tarafından talan edilmesinin önü mahkeme kararıyla açılan Artvin, Cerattepelilere bakınız!
Adalet yürüyüşüne kızan, Kılıçdaroğlu’na PKK adına, FETÖ adına yürüyor diye küfreden vatandaş, bunu yapma!
Bil ki, o aynı zamanda senin için de yürüyor.
Çünkü herkes gibi bir gün sana da lazım olacaktır adalet.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları