Hikmet Çetinkaya

Eşitlik yoksa adalet yok...

08 Temmuz 2017 Cumartesi

Saat gecenin kaçı bilmiyorum. Sessizlik kendi içinde sanki bir hüzün kuşağı...
Karşıda Midilli’nin ışıkları. Hava serin. İyonya temmuzun ilk günlerinde biraz ürkek...
Açlık grevinin 120. gününü geride bırakan akademisyen Nuriye Gülmen 44, Semin Özakça ise 61 kiloya düşmüş gazete haberlerine bakılırsa.
Bu gençler ülkemizin çocukları...
Yaşama tutkun, sevgiyi yüreklerinde filizlendiren genç bilim insanları.
Açlık grevindeki Nuriye Gülmen’in kız kardeşi Beyza Gülmen, ablasının direnişinin kendisini gururlandırdığını söylüyor arkadaşımız Seyhan Avşar’a...
Diyor ki:
“Ablam çok zayıfladı artık. Otururken bile ağrısı olduğu için genelde uzanıyor. Hiçbir işini tek başına yapamıyor. Avukatlardan aldığım bilgiye göre sağ böbreğinde şiddetli bir ağrı varmış. Kollarını kullanabildiği için çok sevinmiş.
Tek istekleri bir an önce işlerine geri dönmeleri.”
Sonsuzluk uykusunun sınırında dolaşmak, yaşamı kucaklamak.
Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “Adalet herkese gerekli” tümcesi mıh gibi beynime saplanıyor.
Pelinlerle mandalinalar Elitis’in küçük yeşil denizinin kıyısında, o deniz fenerinde, ayın bittiği yerde hafif bir poyraz getiriyor.
Ben o saatlerde denize yakın bir çay bahçesinde Nuriye’nin kardeşi Beyza’nın dilek fenerini düşünüyorum.
Sonra kaygılarımın peşinden gidiyorum...

***

Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü”nün 24. günü bugün...
Toplumun pek çok kesiminden yurttaşı bir araya getiren yürüyüş görkemli geçiyor.
70’ten fazla kadın örgütü yaptıkları ortak açıklamada, “Adalet Yürüyüşü”ne katılacaklarını duyurdu.
Otostopla dünyayı gezen Pippa Bacca (Barış Gelini) 2008 yılında Gebze’den geçerken tecavüze uğramış ve öldürülmüştü.
Kadın örgütleri “Adalet Yürüyüşü”ne Barış Gelini Pippa’nın öldüğü yerde katıldı.
Açıklamada şöyle deniliyor:
“Biz kadınlar bu Adalet Yürüyüşü’nde kendi adalet talebimizi önemsiyoruz.
Biz kadınlar, erkek adaleti değil gerçek adalet için birlikte yürümek istiyoruz.
Kanun hükmünde kararnamelerle medya susturuluyor. Kadınların ve çocukların erkek şiddeti karşısındaki konumlarını kırılganlaştırıyor.
Kadınların siyasal kazanımlarına el konuluyor.
Hayatın her alanında, erkeklerle eşit haklara ve fırsatlara sahip olana kadar: Eşitlik yoksa adalet yok.”
Evet!
Eşitlik yoksa adalet yok!
Bu ülkede kadınlar erkeklerle eşit koşullarda mı yaşıyor?
Hayır!
Kadınlar şiddete uğruyor Türkiye’de...
Denilen şu:
“Kadın evinin kadınıdır...”
Evinin kadını ne demek?
Kadın yemek yapar, çamaşır yıkar, çocuk yapar, tüm gün evinde oturur...
Sokağa çıkmaz!

***

Ölümsüz güneşin, kendini kıskançlıkla yedi tür tüyle süsleyen tanrıların kışkırtıcı bakışlarıyla irkilen nar ağacı bize yarım kalmış tutkularımızı, kaçıp giden sevdalarımızı anlatıyor.
Yaz şenlikleriyle, ateşböcekleriyle gülüp oynayan, öfkelenen, bizi kara kötülüklerden arıtıp güneşin kucağına esrik kuşları serpen gizli düşlerimizin bile üstüne kanat geren haziran nasıl da bırakıp kaçtı!
Çağdaş bir dünyanın parçası değil miydik?
Peki neden temel hak ve özgürlükler açısından hak ettiğimiz yere getirilmiyorduk?
Bireylerin hak ve özgürlüklerine neden özen gösterilmiyordu?
Tüm bunlar toplumun beklentisi değil miydi?
Çağdaş bir toplum özgürlüklerin hayata geçmesiyle sağlanabilirdi.
Bunların başında da adalet gelirdi...
Bu sözlerle yola çıkanlar, bugün temel hak ve özgürlükler konusunda niye suskun, söyler misiniz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları