G20... Liderler ve halklar

08 Temmuz 2017 Cumartesi

G20 zirvesine ev sahipliği yapan Hamburg savaş alanına dönmüş durumda. Araçlar ateşe veriliyor, polis protestoculara tazyikli su sıkıyor. Ve bir kez daha ülkeleri yönetenler ile halklar karşı karşıya..
Gündem maddeleri belli: İklim değişikliği, göç, ticaret ve terör ana başlıklar. Hatırlarsanız tamamen aynı konular mayıs ayı sonunda İtalya’da G7 zirvesinde masaya yatırılmış ve zerre ilerleme sağlanmadan bitmişti. 7 ülke liderinin yapamadığını şimdi 20 lider yapmaya çalışacak. Amaç, küresel dünyanın ortak sorunlarına ortak çözümler üretebilmek. Ya da belki daha doğrusu “... muş gibi” yapmak.
19 ülke ve AB.. Almanya, ABD, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan ve Türkiye... 20’ler Grubu, dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan ülke liderleri ile AB temsilcisini bir araya getiren uluslararası bir oluşum. Asya finansal krizinin ardından 1999 yılında kuruldu. Bu grupta yer alan ülkeler dünyanın gayrisafi hasılasının beşte dördünü, ticaretinin ise dörtte üçünü temsil ediyor. Ayrıca dünya nüfusunun üçte ikisi de bu ülkelerde yaşıyor.
Bakıyoruz protestoları yapanlar arasında bu ülkelerin de halkları var. İşlerini evlerini kaybedenler, ürettiklerini satamayanlar. Gelir dağılımındaki uçurumun sürekli arttığı bir düzenin kaybedenleri onlar.
Dünyaca ünlü ekonomist Prof. Dani Rodrik, project-sydicate.org’da yer alan “G20’nin yanlış yönlendirdiği küreselleşme” başlıklı makalesinde önemli bir saptama yapıyor:
Bugün kapitalist sistemin içinde bulunduğu açmaz, dengeli oluşturulmayan ticaret anlaşmalarının sonucu” diyen Rodrik, ABD örneğinden yola çıkarak “Evet, yapılan ticaret anlaşmaları Amerikan halkının büyük bir çoğunluğuna yaramadı, onları yoksullaştırdı ama unutmayalım ki, bu anlaşmaları kimse ABD’ye zorla imzalatmadı. Kendi iç politikası doğrultusunda yaptı ve bu anlaşmaları o zaman talep edenler Amerika’nın güçlü şirketleri ve finansal kuruluşlarıydı. Ki aynı kuruluşlar Trump’ın da bugün arkasındalar. Ayrıca bir konu daha var. Kaybedenleri telafi etmekteki başarısızlık, yetersiz küresel işbirliğinin sonucu değildi; kasıtlı bir iç politika seçimi idi.”
Rodrik şunu da söylüyor: “Hükümetler yanlış politikalar oluşturduklarında diğer ülkeler için kayıplar yaşatabilirler ama en büyük bedeli ödeyen kendi vatandaşlarıdır”.
G20 zirvelerinde bu görülmediği için yaratılan sorunların hiçbiri düzeltmiyor ve düzelmeyecek de. Rodrik, “Yanlış yönlendirilmiş korumacılıktan kaçınmak veya genel olarak daha iyi ekonomik yönetimden yararlanmak istiyorsanız, kendi ulusal evlerimizi düzene sokarak başlamamız gerekir” diyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları