Kılıçdaroğlu’na teşekkürler…

09 Temmuz 2017 Pazar

Önceki gece CNN’de Christian Amanpour’un Hamburg G20 zirvesi röportajını izliyorum. Tanınmış gazeteci önce G20 göstericilerini gösterdi. Sözü sonra Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü”ne getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun spotları ekranda belirince, görüntü aniden titremeye başladı ve elektrikler kesilmiş gibi hepten karardı.
3-4 dakikalık gizemli bir kesintiden sonra yeniden Amanpour karşımızda belirdiğinde, Kılıçdaroğlu’na ayrılan kısım sona ermişti.
Rastlantı mı, yoksa ecinnilerin işi mi bilemiyorum ama “Adalet Yürüyüşü”nün son demini CNN ekranlarında Christian Amanpour’dan izlerken gençlik yıllarımın “necefli maşrapa” moduna bağlandık.
 
Kod adı ‘umut yürüyüşü’
Bundan böyle “umut yürüyüşü” olarak adlandırabileceğimiz bu etkileyici serüven tam İstanbul sınırına ulaşırken, dünya, Kılıçdaroğlu ve bu yolculuğun adsız kahramanlarını keşfetti. Özetle ifade edilecek olursa, uluslararası kamuoyu Türkiye’nin yalnız Erdoğan’dan ibaret olmadığına uyandı.
İlk günlerde “bi görelim bakalım!” yaklaşımını benimseyen dünya basınının bu ağır uyanışı, yaşadığımız hızlı “sosyal medya çağı”nda çok düşündürücü.
Bunun tabii çeşitli nedenleri var.
Bunlardan ilki, “anamuhalefet lideri Kılıçdaroğlu”nun uluslararası camiada bilinen bir figür olmaması.
Ama bundan önemlisi Batı’nın Türkiye ile olan ilişkilerinde -tüm göstermelik “Erdoğan muhalifliğine” karşın- Latince deyişle “quieta non moveatur/bırak her şey olduğu gibi kalsın!” düsturuyla harmanlanmış bir statüko bekçiliğine şartlanmış olması.
Ne zaman on binler yürüyüşe katıdı, “umut yürüyüşü” ancak o zaman görünmez olmaktan çıktı. Uluslararası ana akım medyanın önde gelen temsilcileri; son Amanpour örneğinde gördüğümüz gibi, nihayet ekranlarını ve sütunlarını Kılıçdaroğlu’na açtılar.
New York Times, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Guardian gibi gazeteler; “Ülkemde bir tek adam rejimi var. Biz bu rejimin taktığı ‘demokrasi maskesini’ indirmek için yürüyoruz” diyen Kılıçdaroğlu’nun yazılarını art arda yayımlamaya başladılar.
 
‘Siyaseti hatırlattı’
Son parkurda hatta yurtdışından doğrudan katılımlar oldu.
İtalyan Parlamentosu alt kanadının dış ilişkiler ve insan hakları komisyonu başkanı olan sosyalist milletvekili Pia Locatelli örneğin; “Uluslararası dayanışma için yürüyüşe destek vermek boynumuzun borcu oldu” diyerek son haftada Türkiye’ye geldi.
Berlusconi ailesinin gazetelerinden “Il Foglio” da yazan ünlü siyaset yorumcularından Adriano Sofri de beri yandan “hak, hukuk ve adalet yürüyüşünün”, “siyaset yapmanın anlamını yeniden hatırlatan” bir referans olduğunu söyledi.
Türkiye gibi bir demokrasi açığı sorunu olmasa da muhalefetin bitkisel hayata girdiği İtalya’da da benzer inisiyatiflere ihtiyaç olduğu dokundurmasını yapan Sofri, “Cesur kadınlar ve erkeklere ihtiyaç duyan bir ülke olmak gerçi talihsizlik. Ama bu gereksinimi hissetmeyen bir ülke olmak yıkımdır!” dedi.
Kılıçdaroğlu’na yeniden bizlere bir umut kapısı araladığı için sonsuz teşekkürler. Adı duyulduğu anda herkesin kaçacak delik aradığı ülkemizin namını, böyle ayrıca tekrardan ilham veren bir örneğe dönüştürdüğü için kendisine katmerli teşekkür ederiz.
Kılıçdaroğlu Türkiye’nin sınırlarını aşan bir şekilde, bugün demokrasi, insan hakları ve adalet arayışının simgesi haline geldi.
Şahsen Kılıçdaroğlu’nun bu serüveni İstanbul’a dek sürdürebileceğinden emin değildim.
70’ine merdiven dayayan birinin 400 küsur kilometreyi sonuna dek yürüyebileceğinden emin olamıyordum. Ancak o yürüdüğü her kilometrenin hakkını dimdik vererek, girdiği iddialı misyonun eri olduğunu gösterdi. Bedenini ortaya koyarak, her türlü fiziki ve siyasi engele karşın “umut yolu”nu bizlere açtı.
Bu teşekkür tabi sadece Kılıçdaroğlu’na değil, “umut yürüyüşü”ne eşlik eden isimsiz tüm kahramanlara. Bu uğurda en başta “yaşamını yitiren” CHP milletvekili Hasan Tatlı’yı rahmetle anmak durumundayız. On beş gün içinde babasının bıraktığı meşaleyi yerden hızla alıp taşımaya devam eden merhum vekilin kızı Hande Tatlı’yı da ayrıca bu meyanda olağanüstü azm, kararlılığı ve metaneti için bilhassa kutlamak isterim.
Adalet Yürüyüşü’nün de maalesef böylece bir şehidi olmuş oldu.
Adaletin, demokrasinin ve insan haklarının… Şehitlere ihtiyaç göstermediği günlere tez elden kavuşmak ümidiyle.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları