İnsan hakları eşittir terörizm!..

09 Temmuz 2017 Pazar

“Yarısı burdaysa kalbimin
yarısı Çin’dedir, doktor.
Sarı nehre doğru akan
ordunun içindedir.”
Nâzım Hikmet’in, hücresinden yazdığı “Angina Pektoris” adlı muhteşem şiiri, bu dizelerle, Mao’nun “Uzun Yürüyüş”üne bir saygı duruşuyla başlar…
“Sonra, her şafak vakti, doktor,/ her şafak vakti kalbim/ Yunanistan’da kurşuna diziliyor….” diye sürer; ve o kalp her gece Çamlıca’da bir harap konakta geceledikten sonra, şiiri şöyle bitirir Nâzım:
“Ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis,
işte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden bende
bu angina pektoris…
Bakıyorum geceye demirlerden
ve iman tahtamın üstündeki korkunç baskıya rağmen
kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor.”
Hapishane hücresinden, demir parmaklıklardan, dünyanın her yerine uzanmanın ve evrenselliğe ulaşmanın çarpıcı bir örneğini oluşturan bu şiiri, 25 gündür süren ve bugün Maltepe’ye varacak “Adalet Yürüyüşü” sırasında çok sık düşündüm.
Yürüyüşe katıldığım gün, hapisteki arkadaşlarımın ve meslektaşlarımın da benimle birlikte yürümekte olduğuna inandım.
Her yürüyenin, yürüyemeyenleri de omuzladığından hiç kuşkum olmadı.
Ama şu son birkaç gün içinde kalbim en çok, Nuriye ve Semih; bir de apar topar gözaltına alınan insan hakları savunucuları için yürüdü.
 
Şaşırdım mı? Yoo!
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakereleri dondurma kararı aldığı gün; Büyükada’da insan hakları savunucularının korunmasına yönelik eğitim toplantısına operasyon… Çevik kuvvet, sivil giyimli polisler “Ellerinizi kaldırın, hiçbir şeye dokunmayın” diye bağırarak tüm bilgisayar ve telefonlara, tüm dosyalara el koyuyor.
Affedersiniz ama bu suç değil mi? O Bilgisayarlara, o telefonlara isteyen istediğini yükleyemez mi? Daha önce olmadı mı?
12 kişi önce Büyükada Emniyeti’nin nezaretine; gece yarısından sonra da İstanbul’daki karakollara dağıtılıyor… OHAL var; 7 gün orada kalacaklar.
Yandaş medyadan “Ajan Avı”, “Casus bunlar” tamtamları… “Silahlı terör örgütüne üyelik, casusluk ve anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs” suçlaması…
Nerden çıktı demeyin! OHAL var! Gizli tanık var! İhbar var!
Şaşırdım mı? Yooo!
Adalet Yürüyüşü’ne katılan yüz binleri “Terörist” diye niteleyen zihniyet; insan hakları savunucularını, “terör örgütü üyeliğiyle” suçlaması artık kimseyi şaşırtmıyor!
OHAL var! Öyleyse İnsan haklarını savunmak eşittir terörizm!..
 
‘Hatırla Erdoğan’
Bu 12 kişiden birçoğunu yıllardır izliyorum: Tek dertleri evrensel değerler… Dertleri kadın hakları, bu ülkede insana ve kadına yönelik haksızlıkları geriletmek, kadın-erkek eşitliği mücadelesine omuz vermek…(Burada hepsini size tanıtma olanağım yok. Açın Bianet sitesini, her birinin biyografilerini, çalışmalarını görün.)
Daha önce Uluslararası Af Örgütü Türkiye Başkanı, insan hakları avukatı Taner Kılıç da hapse atılmıştı. Uluslararası Kuruluş, resmi Twitter hesabından “Hey Erdoğan, 1998’i hatırlıyor musunuz? Biz hatırlıyoruz” mesajıyla Erdoğan’ın 1998’de okuduğu bir şiir yüzünden cezaevine girdiğini ve Uluslararası AfÖrgütü’nün serbest bırakılması için yürüttüğü kampanyayı hatırlatıyordu.
Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz: Hak, hukuk, adalet! Herkes için adalet!
 
Yürümek
Bugün sadece yürüyüş şiirlerinden söz edecektim… M. E. Yurdakul’un “Yolcu”sunu anımsatacaktım:
“Fırtına var.../ Varsın olsun, kıyametler koparsın;/ Sen yolunda bir büyük dev adımıyla ilerle!/ Durma, yürü; ayakların yürümekten kabarsın;/Ölümlerden kurtulunur ileriye gitmekle!...” diye başlayıp sürdürecektim… Olmadı.
İleriye yürüyen herkese selam niyetine Nâzım’ın az bilinen “Yürümek” şiiri:
“Yürümek;
yürümeyenleri
arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye
bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne
bakarak yürümek!...
Yürümek;
dost omuz başlarını
omuzlarının yanında duyup
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup
yürümek!...
Yürümek;
Yolunda pusuya yattıklarını,
Arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek...
Yürümek;
yürekten
gülerekten
yürümek...”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları