Canlı yayının perde arkası ve bildirge!

09 Temmuz 2017 Pazar

6 Temmuz Perşembe günü, Tele 1’deki 18 Dakika programına Kemal Kılıçdaroğlu’nu canlı konuk olarak aldık.
Canlı yayını, bu uzun yürüyüşün Gebze’de konakladığı yerden yaptık. Büyük bir kitle tarafından izlendiği anlaşılan program çok ses getirdi.
Kılıçdar’ın konuşmasındaki önemli vurgular, bu yürüyüş ile toplumun üzerindeki korkunun kalktığı ve gelecek için umut aşılandığı noktalarındaydı.

***

Sanıyorum konuşmanın en ilginç açıklaması, Kılıçdar’ın, Adalet Yürüyüşü’nün başarısını sağlayan ana fikri anlattığı andı.
Önce, toplumda, insanların adalete ulaşmasının bile engellendiğini belirtti. Sonra gazetecilerden, yazarlardan, akademisyenlerden bürokratlara, işçilere, köylülere kadar adaletsizliğe uğrayan bütün farklı kesimleri tek tek saydı ve en sonunda da şöyle dedi:
“Sadi’nin güzel bir sözü vardır saygıdeğer hocam, İran’ın ünlü düşünürü Sadi diyor ki: ‘Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez’.
Şimdi bir kişinin adalete susamışlığını dünyanın bütün nehirleri karşılayamıyorsa, yahu bu ülkede 80 milyonun adalete susamışlığı var; o zaman bu nehirleri nerden bulacağız?”
Sanıyorum bu Yürüyüş, “Adalete susamış kitlelerin susuzluğunu gidermeye yönelik nehirleri aradığı” için başarılı oldu!

***

Merdan Yanardağ ile birlikte, yayını yapacağımız alana yaklaşık iki saat önce ulaştık.
Bir saat kadar etrafta dolaştık ve genel izlenimler edindik. Daha sonra Kılıçdaroğlu’nun daveti ile Yürüyüş Otobüsü’ne girdik ve çay içtik.
Sohbet ederken ilk konuştuğumuz konu, Avrupa Parlamenterler Meclisi’nin aldığı, 16 Nisan Halkoylaması’nın Demokratik rejime son veren sonuçları uygulanırsa, Türkiye ile müzakerelerin durdurulması kararıydı.
Bu konu bizi, bir gün önce, CHP’nin bu Halkoylamasına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, AİHM’ye yaptığı başvuruya getirdi.
Kılıçdaroğlu, AİHM, Halkoylaması sonuçlarını meşru kabul etmezse, hükümetin yerinde kalamayacağını düşünüyor.

***

Ben özellikle bu yürüyüş sonrası neler planladığını anlamaya çalıştım. Aldığım izlenim, Kılıçdar’ın artık durmayacağı yönünde:
Sanki “Ok yaydan çıkmış” ve bundan sonra Meclis içinde ve dışında Demokrasi için DİRENMEYE kararlı görünüyor.

***

Çevreden aldığımız izlenimler de ilginçti.
Konuştuğum katılımcılar, yürüyüşe otomobillerden laf atanların “organize” AKP’liler olduğunu söylediler:
Hepsinin radyolarında aynı müzik, (Dombra) çalıyor ve hepsi Rabia işareti yapıp “Recep Tayyip Erdoğan” diye bağırıyorlarmış!
Gerçek halk ise, bütün yürüyüş sırasında tam tersine sempati ifade etmiş (ki buna ben de yürüyüşe katıldığım bölümde bizzat tanık olmuştum).
Polis organize ve nazikti. O kalabalıkta mola alanına ulaşmakta bize hiçbir güçlük çıkarmadılar. Tam tersine yardımcı oldular.
Bir de dikkatimi çeken nokta, seyyar tuvaletlerin inanılmaz temizliği oldu.
Yürüyüşü organize edenler, hazırlıksız çıkılan bu yürüyüşte, lojistik bakımdan gerçekten çok başarılı olmuşlardı...
Bu arada Basın Danışmanı Okan Konuralp’i özellikle kutlamak isterim; son derece zor koşullarda, çok hassas bir iletişim görevini, büyük bir dikkat ve başarıyla yerine getirdi.

***

Bugün Kılıçdaroğlu Maltepe’deki mitingde bir “Sonuç Bildirgesi” okuyacak:
DİREN İNSAN HAKLARI...
DİREN KADIN - ERKEK EŞİTLİĞİ...
DİREN ÖZGÜR MEDYA...
DİREN ÇAĞDAŞ EĞİTİM...
DİREN BAĞIMSIZ ADALET...
DİREN VERİMLİ ÜRETİM...
DİREN GERÇEK DEVLET...
DİREN PARLAMENTER DEMOKRASİ!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları