Bugünlere Nasıl Geldik?

01 Eylül 2008 Pazartesi

4 Şubat 1949 günü bir meczup Türkiye Büyük Millet Meclisinde ezan okumaya kalkıştığında ben henüz 6 yaşımı doldurmamıştım. Biliyorsunuz, TBMM ya da Anıtkabirde ezan okuyan, Kuran gösterenlere ya da Atatürk anıtlarına çekiç, balyoz, kazma gibi aletlerle saldıranlara resmi dilde meczup deniyor. İşte çok partili dönem tarihimize geçen bu ilk meczup olayından 11 gün sonra muhalefetteki Demokrat Partiden bir grup milletvekili tarafından isteğe bağlı olarak ilkokullarda din dersi okutulması önerildi. Toplum bu öneriyi masum bir istek olarak algıladı; öyle ya sonuçta Müslüman bir ülkedeyaşıyorduk.

Oysa Demokrat Parti kurulduğu 7 Ocak 1946 tarihinden itibaren izlediği din üzerinden siyaset yapmak üzerine kurulmuş stratejisinin olumlu sonuçlarını, dolayısıyla da tadını almaya başlamıştı. Bu arada Cumhuriyet Halk Partisi de boş durmuyordu. O da DPnin toplumun dinsel duygularını kaşıyarak, özellikle kırsal kesimden yandaş kazandığını görmüş, atını aynı kulvarda koşturmaya başlamıştı. 1 Mart 1950 günü, Tekke ve Türbelerin Kapatılmasına Dair 677 sayılı yasayı yürürlükten kaldırdı. Türk büyüklerine ait olanlar ve sanatsal değer taşıyanlar Milli Eğitim Bakanlığınca halka açıldı. Açılan türbe sayısı ilk aşamada 19du.

Ne var ki CHP yarışa geç katılmıştı, 14 Mayıs 1950 günü DP iktidara geldi ve 15 gün sonra (29 Mayıs) Başbakan Adnan Menderesin ağzından, yalnızca Millete mal olmuş inkılaplarımızı saklı tutacağız diyerek laiklik karşıtı eylemlere ilk yeşil ışığı yaktı. 16 Haziranda ezanın Arapça okunması, 5 Temmuz günü de radyoda dini program yayımlanması yasağı kaldırıldı. 21 Ekim 1950 günü Milli Eğitim Bakanlığı ilkokullarda din dersinin zorunlu olduğunu duyurdu; çok geçmeden, 1 Aralık 1950de Arap harfleriyle tedrisat yapmak için gizli ya da aleni dershane açanlar hakkında 23 Eylül 1931 tarihli ve 12073 sayılı kararnamedeki yasaklama kaldırılarak Kuran kurslarının ve imam hatip okullarının önü açıldı.

Türkiyede ekonomik, sosyal, siyasal hiçbir olay, hiçbir gelişme sürpriz değildir; ne yaşamışsak, ne yaşıyorsak tümü de egemen sınıfların iktidarları tarafından inceden inceye hesaplanarak dayatılmıştır. Kökleri Cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar uzanan ve 1925 Takriri Sükûn Kanunu ile önünün kesilmesine çalışılmış olan dincilik de yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi kendini saklamaya gerek duymaksızın gelişip güçlenerek günümüze kadar gelmiştir. Öyle ki bugün Türkiyeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidarını, laikliğe karşı eylemlerin odağı olarak sürdürmektedir.

***

Günümüzün soldan dönme liberallerinin demokratlığını yere göğe sığdıramadıkları DPnin icraatına bir kez daha dönelim.

Başbakan Adnan Menderes 1956 yılında Konyada halka yaptığı bir konuşmada, ortaokullara seçmeli olarak din dersi konacağını açıkladığında büyük alkış almıştı. Aynı yılın 13 Eylülünde bunu gerçekleştirdi. Bir yıl sonra Ödemişte yaptığı bir meydan konuşmasını şu sözlerle bitirecekti: Allah, münafıkların şerrinden hepimizi korusun!19 Mayıs 1957 günü Kayseride halka, DPnin iktidarda olduğu yedi yıl içinde yeni 15.000 cami inşa edildiği ve başta Süleymaniye olmak üzere 86 caminin onarıldığı, Süleymaniyenin 500üncü yıldönümünü kutlamak için Müslümanların İstanbula davet edileceğimüjdesini verdi. 1957-1958 ders yılında bu kez de liselere seçmeli din dersi kondu ve bir yıl sonra din dersi öğretmeni yetiştirmek üzere ilk Yüksek İslam Enstitüsü açıldı.

Aydınlı bir toprak ağası olan Adnan Menderesin ilginç bir demokrasi anlayışı vardı; DP Meclis Grubunda yaptığı bir konuşmada, Eğer siz isterseniz Hilafeti bile geri getirirsiniz! diye haykırarak kendisini hayranlıkla dinleyen DP milletvekillerini coşturmuş, grup salonunun duvarları alkışlarla sarsılmıştı. Bir keresinde yine heyecanı kabarmış, Odunu aday göstersem milletvekili seçilir! deyince bunun ne anlama geldiğini anlayanlar gibi anlamayanlar da kendisini avuçları patlayana kadar alkışlamışlardı.

***

Bu yazıyı Ankara Keçiörende dükkânında içki sattığı için alkol zaptiyesi tarafından dövülüp hastanelik edilen tekel bayii yurttaşımızla Modada İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yürüttüğü İskeleyi alkolden arındırma harekâtına bağlayacaktım. Fakat malzeme yığılınca altında kaldım, başaramadım. Affınıza sığınıyorum.

1960’lı yıllarda din üzerinden siyaset bayrağını Adalet Partisi devraldı. İmam hatip okulu mezunlarının ilkokul öğretmeni olabilecekleri müjdesini toplum 26 Haziran 1965 günü APli Milli Eğitim Bakanı Cihat Bilgehanın ağzından duydu. Tüm bu gelişmelere karşın Başbakan Süleyman Demirel 31 Mayıs 1966 günü Kayseride, Bugün Türkiyede gericiliğin yaşamasına uygun koşullar artık bulunmamaktadırdiyecekti.

Dedik ya, bugün neler yaşayacağımız daha dünden belliydi. Konuyu sürdüreceğiz.

[email protected]

www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları