Selçuk Erez

Deli Dumrul’un başı dertte

13 Temmuz 2017 Perşembe

Deli Dumrul, mitolojik bir öykünün kahramanıdır. Kuru çayırın üstüne köprü yapıp geçenden 33, geçmeyenden 40 akçe aldığı için bize pek yabancı gelmeyen Sayın Dumrul önüne gelene posta koymasıyla da ünlüdür. Azrail’le bile hırlaşır, “Ey Azrail, sen kim oluyorsun” der.
Dumrul bir gün kendisini iyi hissetmez. Eşine, “Şekerim mi düştü ne? Ambulans çağır!” der.
Ambulans gelir. Sağlık teknisyenlerine bakar; birini gözü tutmaz.
-Sen kimsin?Teknisyen kulağına eğilir, “Azrailim... Geçende
‘Kim oluyorsun’ diye sorduğunum” der. Deli fenalaşır, ortalığı çift görmeye başlar.
-Beni sen mi götüreceksin?
-Bir yere kadar... Sonrasını Tanrı bilir.
-Daha çok işim var. Sen bu gün başkasını götür!
-Kimi götüreyim?
-Mesela FETÖ’cülerden birini götür.
-Bunları yolda konuşuruz.Ambulans yola çıkar. Deli cepten anasını arar.
-Ana, oğlun için gitmez misin?
-Dünya şirin, can aziz. Gidemem.Babasını arar. O da aynı şeyi söyleyince Deli,
Azrail’e, “Moruklar aralarında sözleşmişler, beni harcıyorlar!” der. Azrail, karısını aramasını önerir: “Eski senaryolarda bu numara söküyordu.”
Eşi, Murathan Munganın “Yedi Kapılı Kırk Oda” kitabındaki Dumrul öyküsünde anlattığı gibi konuşur:
-Benden aldığın canla yaptığın ömrü bir başkasıyla geçirmek için mi istiyorsun?
Geçtikleri yolda yan yana dikilmiş upuzun binalara gelip gidenlerin arabaları o kadar çoktur ki ambulans aralarından sıyrılıp hastaneye varamaz. Durmadan siren çaldıkları halde ancak akşam gün batarken ulaşırlar.
Yoğun bakım doktoru teşhisi koyar:
-Yolda bu kadar zaman geçtiği halde size bir şey olmamış. O halde ölümcül bir durum yok demektir; taburcusunuz!
Dumrul, Azrail’e seslenir:
-Birkaç gün beklesen bizim köprünün oralarda bana hayran çok adem yaşar; birkaç tanesini getiririm. Azrail “Bir dene!” der.
Deli, kara gözlük, takma sakal takar, kahve, çarşı gezer.
-Cengâver delimizin başı dertte, birimiz kendisini feda etmeli! Beklediği ilgiyi görmez. Son gidişinden bu yana eğilimler çok değişmiştir:
“İşimiz de şu dere gibi kurudu” derler, köprüye verdikleri para batmaya başlamıştır, “Bu ne haksızlık!” derler.
Deli, Azrail’e rüşvet teklif eder. Azrail -Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçları gibidir- kabul etmez, “Köprüler kurup zorla para toplarsan bir zaman gelir kimse senin için kendini feda etmez” der, “Bu iş bitti; haydi giyin de gidelim!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları