Aptal ve çılgın olmayacağız!

15 Temmuz 2017 Cumartesi

Siyaset başta olmak üzere günlük yaşanan olaylara yalınkat bakmak hiç vazgeçmek istemediğimiz sıradan bir alışkanlığımızdır.
Olaylara, gelişmelere hiç sorgulamadan, öğretiye dayalı eleştiri getirmeden iyi-kötü, siyah-beyaz, doğru-yanlış açısından bakıldığında, yanılma payı yüksek olabiliyor.
Dünü unutup yapılacak üstünkörü değerlendirmeler, bugün için geçerli akçe gibi gözükebiliyor. Ya da dün gerçekleştirilmiş yanlışları örtmek için kurgulanan günü kurtarma girişimleri, büyük bir eylem gibi algılanabiliyor.
İlkeye ve bir düşünsel çizgiye dayanmadan adımlar atmak, ancak bağımsız düşünme yetisini yitirmişlerin ya da kullanılmaya elverişli olanların başvurdukları bir yöntemdir.
Tutulacak yolu akılla belirleyen siyaset ve tutum yerine, entrikaya yönelenlerin ve başkalarının oyuncağı olmaya aday olanların Anadolu insanını nerelere sürüklediğinin tarihimizde örnekleri vardır.
Örneğin, Atatürk’ün İttihatçılar’dan özenle neden uzak durduğu, başta Söylev olmak üzere birçok tarihsel belgeye yansımıştır.
Sonu ve hedefi belirsiz girişimler, geçen haftaki yazımızda Atatürk’ten yaptığımız alıntıda olduğu gibi “halkı çılgın ve aptal yapma”ya yarar. Ya da iyi hesaplanmamış, dolayısıyla sonuçsuz kalacak etkinlikler, eldeki toplumsal gücü, çılgınca ve aptalca harcamaya neden olur.
Yalnızca Atatürk’ün bu sözünü yazdığımız ve bu söz kimilerinin güncel algı yönetimine aykırı geldiği için bizi “şucu-bucu” gibi dayanaksız, yalapşap yakıştırmalarla eleştirenlere bir kez daha anımsatmak zorundayız:
İçinde bulunduğumuz karşıdevrim saldırısı karşısında çılgın değil, akıllı olmak zorundayız. Cumhuriyet, kimilerinin ileri sürdüğü gibi çılgınlıklar üzerinde değil, akıl üzerinde yükselmiştir.
Atatürk’ün o sözünü bir kez daha yineleyeceğiz:
Halkımız, aptal ve çılgın olmamaya karar vermiştir.
Toptan aptallaştırma dayatmasına direnirken en önemli ayırıcı özelliğimiz işte budur.
Zaman, bu saptamanın ne denli derinlikli olduğunu gösterecektir.

İstiyorum
Alçakgönüllü olmasının yanı sıra, çalışkanlığı, deneyimi ve birikimiyle tanınan, Türkiye’yi dünya üçüncüsü yapan değerli teknik direktör Şenol Güneş, “Adalet istiyorum, özgürlük istiyorum, devrim istiyorum, milliyetçilik istiyorum, sevgi ve saygı istiyorum” demiş.
Bütün bu istekleri yerine getirebilmek için, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın iktidara sevimli gözükmek için yaptığı büyük bir vefasızlıktan dönülmelidir.
BJK stadının adı yeniden “İnönü” olmalıdır.

Kurtarma
Musul kurtarılmış!
Kurtarıldığı söylenen Musul’a bakıyorsunuz; insan kalmamış, insanlık kalmamış, taş üstünde taş kalmamış. Ev kalmamış, bark kalmamış, okul kalmamış, çocuk kalmamış. Sokaklarında kedi bile kalmamış.
Musul, baştan aşağı ölüm ve leş kokuyor…
ABD, Irak’a “demokrasi” getirdiğinden beri!

İstila
Ülkeyi cemaatçiliğin ve gericiliğin gayya kuyusuna itenler, 15 Temmuz’u efsanevi kurtuluş gibi gösterme çabasındalar.
15 Temmuz, ileri sürdükleri gibi “istiklal”i anlatmıyor. İnançları istismar eden istibdatçıların laik, demokratik Cumhuriyet’i istila edişlerini tanımlıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları