Olaylar Ve Görüşler

AYNUR TUNCEL YAZGAN - Savunma KHK ile sınırlanamaz

20 Temmuz 2017 Perşembe

Anayasaya göre OHAL KHK’leri, TBMM tarafından, öncelikle ve en geç 30 gün içinde görüşülmeli ve karara bağlanmalı. Bugünkü durumda ortada bir usulsüzlük ve fiili bir durum olduğu kabul edilmeli

 

Hesap etmeye kalkınca, 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL içinde, bugüne 667 sayılısından 692 sayılısına dek toplam 26 KHK’nin yayımlandığını ve yalnızca beş adedinin (667, 668, 669, 671 ve 674 sayılı olanlar) TBMM tarafından (değiştirilerek) onaylandığı sonucuna ulaşıyoruz. Bu beş metinden, yalnızca 667 ve 668 sayılı KHK’lere denk düşenler, ceza muhakemesindeki koruma tedbirleri ve sanığa tanınan savunma hakkı ile doğrudan ilgili. 676, 680 ve 684 sayılı KHK’ler de, “savunma hakkı ve avukatlık yetkileri” ile çok sıkı ilişki içinde olmakla birlikte henüz TBMM tarafından onaylanmadılar. Oysa anayasa md 121 ile gönderme yapılan TBMM İçtüzüğü md 128’e göre, OHAL KHK’leri, TBMM tarafından, öncelikle ve en geç 30 gün içinde görüşülmeli ve karara bağlanmalı. Ancak ne Anayasa ne de İçtüzük ile bu süreye uyulmamasının yaptırımı gösterilmiyor. Öğretide, TBMM’nin 30 gün içinde karar verilmemesi durumunda OHAL KHK’lerinin kendiliğinden yürürlükten kalkmasına yol açacağı (1) ya da yoklukla malul olacağı (2) savunulduğu gibi, bu durumun zımni ret olarak değerlendirilemeyeceği (3), İçtüzük düzenlemesinin yasama organına yönelik manevi bağlayıcılık dışında, gerçek bir yaptırımının olmadığı (4) (5) da ileri sürülüyor. Bu durumda, TBMM’nin görevini yapmadığı, ortada bir usulsüzlük olduğu ve fiili bir durum ve denetimsizlik alanı yaratıldığı kabul edilmeli. Anayasa Mahkemesi de, 668 sayılı OHAL KHK’sinin bazı maddelerinin iptali istemi ile CHP tarafından açılan dava sonunda 04 Kasım 2016 günü verdiği 2016/166-159 sayılı karar ile TBMM İçtüzüğü md 128’deki düzenlemesi bakımından, “... olağan dönem KHK’lerinden farklı olarak ‘öncelikle’ ve ‘ivedilikle’ görüşülme hususu, birtakım sürelere bağlanarak somutlaştırılmıştır” demekle, TBMM’nin görevine vurgu yaptı.

Onaylanmazsa
TBMM tarafından onay işlemi bilfiil gerçekleşmedikçe, KHK’lerin “idari işlem” olarak kalacağı, KHK’lerin TBMM’ce görüşülünceye kadar Danıştay denetimine tabi olması gerektiği (6), onaydan sonra, olağan dönem KHK’leri gibi kanuna dönüşeceği ve Anayasa Mahkemesi tarafından anayasaya uygunluk bakımından denetlenebileceği (7), TBMM tarafından 30 gün içinde görüşülüp onaylanmayan OHAL KHK’lerinin kanun haline gelmesi engellenerek Anayasa Mahkemesi denetiminden kaçırılmak istendiği (8), yayımlanan KHK’lerin neredeyse yarısını görüşülmeden yürürlüğünü sürdürdüğüne bakılarak (2013 itibarı ile 247/557), TBMM’nin kararnameleri kabul etmediği gibi reddetmeye de tenezzül etmediğinin söylenebileceği (9), böylelikle parlamentonun safdışı bırakılması ve etkisizleştirilmesinin amaçlandığı (10), TBMM tarafından onaylanması ya da uygun bulunmasının da KHK’yi kanun haline dönüştürmeyeceği (11), OHAL KHK’lerine “kanun hükmünde” denmesinin tam bir yanılgı ürünü olduğu, bunların cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü yönetim kararnameleri olduğu ve yetki yasasına dayandıklarından birer yasama işlemi olan olağan KHK’lerden ayrımlı olarak, OHAL KHK’lerinin birer yürütme işlemi olarak kabul edilmeleri gerektiği (12) ileri sürülmektedir.

TBMM görevini yapmıyor
Yukarıda sayılanlardan 676 sayılı KHK’nin, Anayasa Mahkemesi’nin dikkat çektiği TBMM’nin “somut görevine” aykırı olarak onaylanmadan ve herhangi bir karara bağlanmadan bekletildiği biliniyor. Buna karşın on lira verip bir cep kanunu aldığınızda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (CGTİHK) bazı maddeleri içine, bu KHK ile değiştirilmek ya da eklenmek istenen fıkraların monte edildiğini görür, dolayısıyla OHAL KHK’leri ile kanunların –üstelik TBMM’ce onaylanmasalar bile- değiştirilebildiği ve bu değişimin yargıçları bağladığı kanaatine ulaşabilirsiniz. Acaba öyle mi?

Kafalarına göre işlem
Soruyu sormamızın nedeninin soyut bir hukuki tartışma yapmak olmadığını hemen belirtelim. Adliye koridorlarında yaptığımız mesleki söyleşilerden anlaşılan o ki, OHAL kapsamında “anayasayı ihlal, yasama meclisine ve hükümete karşı suç, silahlı terör örgütü üyesi olma” gibi suçlamalarla ve Terörle Mücadele Kanunu’nun uygulanması istemi ile açılan davalara bakan ağır ceza mahkemeleri, 676 sayılı KHK’ye dayanarak, sanıkların avukatları ile tutukevinde görüşmelerinin “kısıtlanmasına” karar veriyorlar. Demek ki, mahkemeler OHAL KHK’lerinin TBMM tarafından onaylanıp onaylanmamasına bakmadan kendilerini bu metinlerle getirilen düzenlemelerle bağlı görüyorlar. Üstelik, bunu yaparken, yazdıkları kararların gerekçelerini bu KHK’ler ile değiştirilmek istenen CMK ya da CGTİHK maddelerine dayandırdıkları halde, bunları 676 sayılı KHK’nin maddesi imiş gibi gösteriyorlar. Keşke durum basit bir yazım hatasından ibaret olsa ama değil.

Not: Dipnotlar, internet sayfasındaki versiyonda yer alıyor.  

AYNUR TUNCEL YAZGAN
Avukat, İstanbul Barosu Adil Yargılama
Takip Merkezi Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları