Mizah dergiciliği biter mi?

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Levent Cantek ve Levent Gönenç, Muhalefet Defteri’nde (Yapı Kredi Yay.) ülkemizdeki mizaha ilk mizah dergilerinden başlayıp günümüze uzanan bir perspektifte bakıyor. 1870’te yayımlanan Diyojen’den bugünün dergileri LeMan’a, Penguen’e, Uykusuz’a kadar değişmeyen temel sorunları ele alıyorlar.
Kuşkusuz en temel sorun sansür. Mizah dergilerinin başı her zaman sansürle dertte olmuş. İktidarların sağ ya da sol olması durumu değiştirmiyor. Karikatür, mizah, yönetenleri her zaman korkutuyor, kızdırıyor.
Doğrudan yasaklamanın yanı sıra kâğıt tahsis etmemek gibi dolaylı yollardan da yayımları engellenmiş. Abdülhamit zamanında da, Cumhuriyet’in kuruluşunda da, Menderes, Demirel, Özal gibi şimdi hayırla yâd edilen liderlerin dönemlerinde de değişen bir şey yok. Liderler tüm basını olduğu gibi mizah dergilerini de kendilerinden yana görmek istiyor.
Türkiye’nin en uzun ömürlü dergisi, 1922’den 77’ye dek yayımlanan Akbaba’nın ve patronu Yusuf Ziya Ortaç’ın öyküsü ilginç. Mizah dergileri doğaları itibarıylı muhalif olmalıdır görüşünü Akbaba yalanlıyor. Cantek ve Gönenç’e göre Yusuf Ziya Ortaç her zaman iktidarla iyi geçinmeyi bilmiş, devletten destek almış ve Akbaba hep iktidarların yanında olmuş. Akbaba hiçbir zaman çok satan bir dergi olmamış. O nedenle ilana muhtaç ve devlet desteğine gereksinimi var. Ama yayımlandığı dönemlerde mizahı da, mizah dergiciliğini de anlayış olarak belirlemiş.
Günümüz mizah dergiciliğini belirleyen ise Akbaba değil, Gırgır. Gırgır, dergi olarak 70’li yılların başından 80’lerin sonuna kadar belirleyici olmuş. Cantek ve Gönenç, Oğuz Aral’ın dergicilik anlayışının sonraki dergileri de etkilediğini yazıyor. Gırgır’a benzer ya da karşı ama hep onun açtığı yoldan ilerleyen dergiler yayımlanmış. Öyle ki hâlâ Gırgır’ın dergi boyutunda basılıyor mizah dergileri. Biçimi bile değiştirmek mümkün olmadı. Aynı zamanda karikatürcü ve yazarlar için bir okul niteliğinde olduğu için, Gırgır’ın izlerini sonraki dergilerde görüyoruz. Biçim ve içerikte bir süreklilik var.
Günümüzde yayımlanan LeMan, Uykusuz, geçenlerde kapanan Penguen, Gırgır ekolünün dergileri. Daha önceleri yayımlanan Fırt, Avni, Limon, Hıbır, Deli, Mikrop, Pişmiş Kelle gibi dergiler de eklendiğinde neredeyse 60 yıldır süren bir mizah ve dergicilik anlayışından söz ediyoruz.
Mizah dergilerinin artık okunmaz olmasında bu sürenin de etkisi var sanıyorum. Değişim için geç kalındığını söyleyebiliriz. Tabii ki Gırgır’ı izleyen dergiler onun tamamen benzerleri değildi. Cantek ve Gönenç’in de belirttiği gibi Leman’ın 90’lı yıllardaki başarısında postmodern çağı doğru okumak ve ona uygun dergicilik yapmanın da payı büyük. Penguen de, Uykusuz da kendilerine göre Gırgır anlayışını geliştirip, değiştirdiler. Ama 2017’de artık bu anlayıştan yola çıkarak mizah dergiciliği yapılamayacağı anlaşılıyor.
İhtiyarladılar, genç yazar ve çizer yetiştiremediler. Günümüz gençliği ile bağları koptu. Ülkenin politik yapısı da değişti. Siyaseten ortadan ikiye bölündük. Siyasilerin mizaha hiç tahammülü yok. Musa Kart örneğinde olduğu gibi bir kedi karikatürü bile terörist damgasıyla hapsedilmenize yetiyor. Öte yandan dergilerin yapamadığını sosyal medya kullanıcıları yapıyor. Mizah artık internette, sosyal medyada.
İnternetin etkisiyle dergicilik genel olarak kan kaybına uğradı. Mizah dergilerinin tirajları çok düşük diyoruz ama hâlâ en çok satan dergiler onlar. Onları bir tek Metin Üstündağ’ın icat ettiği, mizahla edebiyatın karıldığı ve zamanla edebiyatın ağır bastığı Ot’giller zorluyor. Onların da ne kadar kalıcı olabileceğini göreceğiz.
Ben Gırgır devrinin kapanmasının mizah dergisi geleneği bitirmeyeceğini, internette yapılamayanı yapan anlayışla yayımlanacak mizah dergilerinin geleceğini düşünüyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları