Kafkavari bir dava: Cumhuriyet

28 Temmuz 2017 Cuma

Sıradan bir dava değil, 290 gün hapis yattıktan sonra 4 gün boyunca savunmalarını yapan arkadaşlarımızın yargılandığı Cumhuriyet davası. Bu davada sadece Cumhuriyet gazetesinin 17 yazar, muhabir ve yöneticisi değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik, hukuk temeline dayalı, çağdaş, basın hakları ve ifade özgürlüğüne saygı gibi değerleri de hâkim önünde...
Duruşmanın başladığı 24 Temmuz günü, kapağını ve 4 sayfasını dayanışma ve destek için, yargılanan Cumhuriyet çalışanlarına ayıran Fransa’nın Liberasyon gazetesi başyazısında “Peki, aylardır demir parmaklıklar arkasında olan bu gazetecilerin suçları ne” diye soruyor ve önemli bir gerçeğe şu sözlerle işaret ediyor: “Türkiye’de iktidarın evrimi üzerine gerçekleri yazmak. Kafkavari suçlamalara maruz kalan bu gazeteciler ve Cumhuriyet yöneticileri, bu son derece absürd süreçte kendilerini savunmak durumundalar. Aslında bu anlamsızlığın da bir anlamı var: Türkiye’nin geçirdiği dönüşümü anlatması açısından önemli. Zaten sorunlu olan bir demokrasiden ‘demokratör’liğe geçiş bu. Tiranlığın çağdaş şekli olarak da tanımlayabileceğimiz bu yönetim biçimi Rusya, Çin ve Venezülla’da da mevcut. İkiyüzlü bir diktatörlüğün geleceğini maskelemek için sözde demokratik çeşitli modellerde uygulanıyor. Erdoğan’ı uzun süre ılımlı İslam modelinde temsil etti. Sonunda ‘ılımlı’ gitti, ‘İslam’ı kaldı. FETÖ darbe kalkışmasının ardından 50 bin kişi FETÖ ile, kimi gerçek kimi ise hayali bağlantılar iddiasıyla hapse atıldı. Cumhuriyet’in buradaki şansızlığı ‘kral çıplak demiş olması. Türkiye’de basın özgürlüğünün son kalesi olan gazete bugün bu cesaretinin bedelini ödüyor...
4 gün boyunca tek tek savunmalarını yaptı arkadaşlarımız. Bütünsel baktığımızda tıpkı Emile Zola’nın ‘İtham Ediyorum’u (J’accuse) gibi toplumsal adaletsizliğe bir başkaldırı manifestosu niteliğinde, Türk demokrasi tarihine geçecek sözler hepsi de. 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonu boğucu sıcağa karşın doldu doldu taştı. Bugün son gün. Büyük olasılıkla karar açıklanacak
Kafkavari bu davayı gerek orada bulunarak gerekse basın ve sosyal medyadan izleyenler Cumhuriyet’e yöneltilen suçlamanın tamamen siyasi bir saldırı olduğunu zaten iyi biliyor....

Müftüye nikâh yetkisi
Sadece kadına değil, laik Medeni Kanun’a öldürücü darbelerden biri yine sessiz sedasız kamuoyunun gündeminde dolaşıma sokuldu. Mantıklı hiçbir gerekçesi olamaz. Ama pembe vagon uygulamasına geçen, evrimi müfredattan çıkaran, fırsat buldukça şeriatı savunan zihniyet neden bunu da denemesin ki? İKKB ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi dün bir basın toplantısı düzenleyerek zaten çok yönlü ayrıştırılmakta olan toplumda bir de dinsel referansla kutuplaşmaya yol açacak bu tasarının geri çekilmesini talep etti. İKKB Koordinatörü Nazan Moroğlu tasarının sadece kadın hakları ihlali değil, çocuk hakları ihlaline ilişkin de önemli değişiklikleri içerdiğini söylüyor. Anlayacağınız sadece kadın örgütlerinin sorunu değil bu. Tasarının geri çekilmesi için kitlesel eylemler başlayacak gibi görünüyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları