Arif Kızılyalın

Adalet Sarayı’nda Terim meselesi

30 Temmuz 2017 Pazar

Önce Çağlayan Adalet Sarayı’nda yaşadığımız 5 gün üzerine birkaç kelam edelim. Pazartesi sabah başladı ‘adalet’ maratonu, cuma gece yarısı 23.59’u gösterirken Silivri Cezaevi çıkışında 7 Cumhuriyetçinin tahliyesiyle ‘eksik’ biçimde noktalandı. Aslında bu bir devre arası. 2. yarı Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve Emre İper için 11 Eylül’de başlayacak. 
Biz geride kalan 5 günlük maratona dönersek; Cumhuriyet okurları, gazeteciler, CHP ve HDP’li dostlarımız bizi yalnız bırakmadı. Meslektaşlarımdan 4 kişiyi ayrı bir yere koyacağım. Her gün bizlerleydiler.
Elif Ilgaz, Zafer Arapkirli, Hilmi Hacaloğlu, Hasan Cemal...
Siyasilerden de Filiz Kerestecioğlu, Cemal Canpolat, İlhan Cihaner, Mahmut Tanal, Barış Yarkadaş, Selina Doğan, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, AliNarin, Kadir Öğüt, Bekir Özcan, CaferAktürk ve Ceren Özmen, ne denli Cumhuriyetçi olduklarını gösterdiler.
Adliye’deki 5 günde kimi zaman sandalyemizi kimi zaman suyumuzu paylaştık dostlarla. Aylardır görmediğimiz Murat Sabuncu’ya, Kadri Gürsel’e, Mustafa Kemal Güngör’e, Turhan Abi’ye, Bülent Utku’ya el sallamak için türlü akrobasi yaptık sıraların üstünde...
Aralarda ise Türkiye’nin sorunlarını tartıştık. Sohbetin bir ucunda ‘spor yazarı’ olunca da konu Fatih Terim’in Milli Takım’dan ayrılık sürecine geldi. Çoğunluk Terim’i suçluyor. Kimi Alaçatı’daki kebapçı baskınından dem vurdu kimi aldığı tazminata gönderme yaptı. Birçok aklı başında siyasetçi, gazeteci bile bu konuda hemfikir: Terim suçlu, Terim kötü...
Eleştiri getirenlere “Niye?” diye sordum.
Gazeteler öyle yazıyor, okumadın mı?” diyorlar. “Hangi gazeteler?” diyorum.
“İşte.. Gazeteler...”
“Hani şu Cumhuriyet’i FETÖ’cü ilan eden gazeteler mi?” diyorum..
Ses yok...
Demek ki şöyle bir algı var Türkiye’de; bazı gazetelerin 1. sayfalarındaki hikâyelere inanılmıyor ama iş spor sayfasına geldi mi ‘doğrudur...’ deniyor. Bu biraz çifte standart...
 
‘İstenmeyen adam’ ama!
Kimse TFF ve milli takımlardaki operasyonun bir AKP projesi olduğunu düşünmüyor. İşin perde arkasında AKP tayfasının olduğu da tahmin edilmiyor hatta referandum sırasında başlayan ‘evet’ kampanyasına Fatih Hoca’nın, “Ben futbol adamıyım. Siyasetle işim olmaz”
diye yüz vermediği de düşünülmüyor. Çünkü gazeteler, TV’ler ve Sahibinin Sesi (Sevim Burak’ın tiyatro eseridir. Hakaret algılanmasın) pozisyonundaki yorumcular, “Terim, kabadayı ve paragöz” algısını yaratmış durumda.
Sözün özü ‘istenmeyen adam’ ilan edildi yılların Terim’i... İsmi statlardan, caddelerden söküldü!..
Önce şunu söyleyeyim; damadının ablasına hakaret de edilse, Fatih Terim’in kebabçıyla kavgası kamuoyu vicdanını yaralamıştır. Hiç gereği yoktu. Çünkü üzerinde milli takım gömleği vardı Fatih Hoca’nın o günlerde. Hatta tırnaklarıyla kazıdığı başarı heykelinin kolunu, bacağını kırmıştır agresif tavrıyla...
Bu konudaki eleştirilerde herkes haklı...
Ancak tazminat konusunda aynı şeyi düşünmüyorum. Bu satırların yazarı dahil hangimiz, “Sana tepki var. Kan değişikliği lazım” diye icra ettiği mesleğinden uzaklaştırılsa tazminatını bırakır ve koltuğunu terk eder?
Ya da şu ara seçim diye bilinen 25. dönemde görev alan vekillerden hangisi, çalışmadığı günlere ait toplam 110 bin lirayı bulan maaşlarını TBMM’ye iade etti?
Gerçi CHP’li birçok vekil dostumuzun o döneme ait paraları çeşitli yardım kuruluşlarına bağışladığını biliyoruz ama Terim’in aldığı tazminat devlet meselesi olmamalı. Hele Fatih Hoca’dan bir önceki dönem görev alan Hiddink’in 8.5 milyon Avro maaş aldığı, giderken tonla tazminatı Hollanda Bankası’na EFT ettirdiği düşünülürse... Çünkü bazı makamların maaşları belli bir standarttadır...
Bu para ve Terim meselesini bir örnekle bitirdim 27. Ağır Ceza’nın koridorunda:
“Fransızcam vardır kırık dökük. Olmaz ya, France Football bana yayın yönetmenliği teklif etti. Sözleşme imzaladım, gittim 2 ay çalıştım. Adamlar beni fazla Ortadoğulu buldu ve gönderdi. Tazminatımı sizce Fransa’ya bağışlamalı mıyım?” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Huzur’u ararken! 27 Mart 2024
Güvenlik kurulu! 19 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları