Hüsnü Mahalli ve Erdinç Bakla: 30 metre ve 3000 yıl arayla...

01 Ağustos 2017 Salı

Bodrum’da, Dibeklihan Kültür ve Sanat Merkezi’nde, 25 Temmuz söyleşisinde Hüsnü Mahalli ile beraber olduk. Batı emperyalizminin yüz yıllık bölge planı hakkında şu öngörülerde bulundu:
1) Batı, Lozan’ı kabul ederken kafasında, Sevr’i bir asır erteleme kararı vardı. 1920’deki Sevr, 2020’ye ertelendi.
2) Arapların eline Filistin oyuncağını tutuşturdu, onlar Filistin kavgası ile İsrail’e kilitlendiler.
3) Lozan’la tapusu alınan Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin başına da Kürtleri musallat etti. Barzani’den başlayarak PKK’ye kadar işleri, bugünkü sorunlar yumağının içine soktular.
4) Ve Türkiye bugün yaşanan fiili durum ile 2020’de Sevr’e doğru götürülüyor. Ve Mahalli ekliyor; “Bu durum beni ürkütüyor”. Bütün bu gidişat, Sevr’i bir asır sonra uygulamaya koymak içindir.
Mahalli’nin çarpıcı ancak bugünkü fiili gidiş ile örtüşen öngörüsüne belki bir iki ekleme yapmak gerekir: Sohbet toplantısında da öne sürdüğüm gibi; Türkiye emperyalist güçler tarafından bu sonuca götürülmek istenirken ortada bir sacayağı oluştu.
Türkiye’de emperyalizmin Lozan’ı parçalama hedefleri konusunda, “emperyalizm, Kürtçüler ve dinciler” üçlü bir işbirliği kurmuş durumdalar. FETÖ bunun koçbaşı yapıldı; emperyalizm, Kürtçülük ve dincilik birleşti. Atatürk Türkiyesi’nin kurumlarını ve değerlerini ortadan kaldırmak istiyorlar.
Dinciler, bölücüler ve emperyalistlerin hedefleri bütünleşmiştir. Benim bu değerlendirmeme Mahalli de katıldı.
Hedefleri Lozan’ı, Cumhuriyeti, Atatürk devrimlerini yıkmaktır. Ergenekon ve Balyoz bu hedeflere yönelik olarak yapılmıştır.
Mahalli’ye göre “İslamcılığın radikali, ılımlısı olmaz. Müslüman Kardeşler, El Nusra, El Kaide, IŞİD bir bütünün parçalarıdır”. Bu bir havuzdur.
Sacayağının Türkiye’de son 20 yılda hızlandırılan oluşumu, ülkede iki katmanlı bir kutuplaşma üretti.
 
Geldiğimiz çarpıcı ikilem
Yaşam tarzından ekonomiye, eğitim politikasından siyasete, askere ve polise kadar uzanan çift katmanlı Türkiye. Aynen tutuklu Kadri Gürsel’in savunmasında ifade ettiği gibi.
-Demokrasi ve faşizm tarafları karşı karşıya.
-Uygar ve çağdaş yaşam tarzından yana olan laik insanlarla, Medeni Kanun’u yüz yıl öncesine götürmek isteyenler cepheleşmişler.
-Cumhuriyet ve Sözcü’ye yapılan saldırılardaki “trajikomik iddialar” bu kutuplaşmanın taraflarını zaten açıklıyor; güzellikler ve çirkinlikler kutuplaşmışlar, çağdaşlık ve çağ dışılık karşı karşıya.
Hüsnü Mahalli ile söyleşmeden önce, yandaki salonda değerli sanatçı dostum Erdinç Bakla’nın “Anadolu tanrıçalarından eski uygarlıklara kadar uzanan olağanüstü güzellikteki eserlerini” doya doya seyrettim, keyif aldım.
Arkasından bu defa Mahalli’nin Türkiye’deki ve dünyadaki “çirkinlikleri” gözler önüne seren çarpıcı vahşete tanık oldum. Dünkü tanrıçalardan bugünkü emperyal tanrılara...
30 metre yan yana, güzellik ve çirkinlikler sergilenmişler. Bizler de arada sıkışıp kalmışız. Aynen, ülkenin gericilik ve çağdaşlık arasında sıkışıp ezilmesi gibi.
Bir yanda Mahalli’nin vahşet öngörüleri, öte yanda Erdinç Bakla’nın uygarlık anıtları. 30 metre ve 3000 yıl arayla aynı mekânda...

***

Sevgili dostum Yılmaz Büyükerşen; tarih boyunca halkçı başkanlar, halk düşmanları ve uşaklarının saldırılarına hep uğradılar, geçmiş olsun dileklerimle... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları