Dokuz Ayın Muhasebesi

07 Ağustos 2017 Pazartesi

Silivri tutukevinde 9 ay süren “zorunlu” ikametten sonra Cumhuriyet okurlarıyla buluşmak mutluluk veriyor. Ama daha da önemli olan okurların birikmiş eleştiri öneri ve değerlendirmeleriyle karşılaşmak oldu. Gazeteyi susturmak isteyenlerin amaçlarına ulaşamadığını gösterdi. Gazetenin koşulları ağırlaşsa da nöbeti devralanlarla yayınını sürdürdüğünü görenler farklı bir anlayışla karşılaştıklarını anlamış olmalıdırlar. Şimdi okurlarımız da biz de Silivri’de kalan arkadaşlarımızın, yönetici ve yazarlarımızın özgürlüğü için dayanışmamızı sürdürüyoruz.
Gazetenin yayın politikası ile sorunu olan sözde dostların, muhalefetsiz bir dünya hayal edenlerle aynı çerçeve içinde boy göstermeleri yargılama sürecinde aynılarla ayrıların farkını ortaya koymaya yaradı. Cumhuriyet okurları da hem davaya gösterdikleri ilgi ile hem de aralıksız sürdürdükleri yapıcı eleştiri ve önerilerle gazeteye ve tutukevindeki bizlere güç verdiler. Cumhuriyet okurlarının, gazetelerine ve ülkelerine tutkun büyük bir aile olduğunu, kerameti kendinden menkul olanların, gazete yönetici ve yazarlarını tutuklatmak için çaba gösterenlerin ise farklı bir yerde durduklarını da anlamış olduk.
Gazete yönetici ve yazarlarına saldıranlar, savcılarla birlikte Türk Ceza Kanunu’na “yayın politikasını değiştirmek”, “okur eleştirilerini dikkate almamak” gibi hukuk literatürüne mizahi etkisi yüksek suç türleri eklemeye çabaladılar. Entelektüel yetenekleri yüksek hukukçularımızın bu türden gülünç girişimleri geldikleri yere gönderdiklerini daha önce de yazmıştım; ama sonuçta ve gerçekte gazetenin yayın politikasında bir değişiklik olmadığı, tam tersine iddia sahiplerinin kendi siyasetlerini yayın politikası olarak dayatmak istedikleri ortaya çıktı. Okur eleştirilerine yer verilmediği, önerilerin dikkate alınmadığı iddiası ise mahkemeye sunulan yüzlerce iletiyle çürütüldü.
Ama şimdi önceki yazıda da söylemeye çalıştığım gibi kaldığımız yerden değil geldiğimiz günden başlıyoruz.

Kendimize bakalım
En basit ama önemli eksik ve hatalarımızdan başlıyoruz. Ne yazık ki dil yanlışları, cümle bozuklukları geçtiğimiz 9 ayda önemli ölçüde artmış görünüyor. Okurların bu konudaki şikâyetleri sayfalar tutuyor. Tutukevinde gazeteyi okurken altını kırmızı kalemle çizdiğim hatalar, yanlışlar ne yazık ki gazeteyi okunmaz hale getiriyordu. Daha önemlisi “Cumhuriyet gazetesinde bu kadar da hata olmaz ki” dediğimiz günler hiç de az değildi.
Önemsediğim, Yayın İlkeleri’mize aykırı bulduğum bir konu da yurtdışı gezilerle ilgili maddenin özenle takip edilmediği kuşkusu oldu. Gezilerle ilgili yazılarda gördüğüm imzalar bu konunun eskisi kadar önemsenmediğini gösterdi. Hem bundan sonra kurallara uyulmasını sağlamak, hem de önceki 9 ay için sıkı bir eleştiri özeleştiri zorunlu görünüyor. Bu türden geziler Yayın İlkeleri’mizin 2/17. maddesine açıkça terstir. Bu türden gezilere katılanlar da, izin verenler de oturup düşünmelidirler.

Farklı görüşler, ilkeleri zorlayan tartışmalar
Gazetede farklı görüşlerin köşelerde tartışılması konusunda son günlerde gelen eleştirilerle ilgili olarak eski ve okurların yakından bildiği ilkeyi yinelemekle yetineceğim. Kuralımız bellidir; Cumhuriyet çalışanları editörler, redaktörler, köşe yazarları yayın ilkelerine uymak; laik, demokratik Cumhuriyete sahip çıkmak, fikir özgürlüğünden taviz vermemek zorundadırlar. Kendi aralarında ve okurlarla kuracakları interaktif ilişki, yürütülen tartışmalar gazetecilik ilkelerine, etiğine uygun olarak yürütülmelidir. Amacımız kimilerinin mahkeme salonlarında savcı desteği ile değiştirmek istediği yayın ilkelerimizi titizlikle korumak, geliştirmek olmalıdır.
Haftaya buluşmak dileği ile.

İletileriniz için yeni bir e-posta adresim var. Bu adrese öncelik vermeniz işimi kolaylaştıracaktır. Adres şöyle:
[email protected]  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları