Zararlı siyasallaşma!

07 Ağustos 2017 Pazartesi

Daha önce devletin ana eksenleri, en başta eğitim ve hukuk olmak üzere, tümüyle siyasallaştırılmıştı. Geçen hafta alınan Yüksek Askeri Şûra-YAŞ kararlarıyla AKP iktidarının kamu yönetimini siyasallaştırması süreci tamamlanmış oluyor.

Ülkenin geleceği açısından yaşamsal olan bu siyasallaştırmanın, gerek biçimi gerekse içeriğiyle, doğru değerlendirilmesi gerekiyor.

Yöntem: Dayatmacı

AKP kamu yönetimini köklü bir biçimde değiştirirken yapacağı değişikliğin ön hazırlıklarını; ekonomik ve teknik olarak yapılabilir olup olmadığını ve ülkenin geleceğini nasıl etkileyeceğini bilimsel çalışmalara dayandırmıyor. Ayrıca bunların, uygulamadan önce, uygulama sırasında ve sonrasında, kamuoyunda tartışılmasını hiç ama hiç istemiyor; daha doğrusu engelliyor.

Yönetim yapısında yapacağı değişikliği, bu değişiklik çok büyük ve köklü de olsa toplumla paylaşmayan AKP, aynı tutumunu değiştireceği kurumun kendisine karşı da sergiliyor; kurumların yıllara dayalı birikimleri olduğunu; deneme ve yanılma ile kimi kazanımlar elde ettiklerini ve yapılacak değişikliğin geçmişin birikiminin bir uzantısı ya da sonucu olması gerektiğini, tümüyle göz ardı ediyor.

AKP, kurumsal akıl tanımıyor; kamuoyunu hiçe saydığı gibi, değiştirdiği kurumun kurumsal varlığını da hiçe sayıyor.

Bu iki hiçe saymadan sonra sıra atamalara yani kişilere geliyor. Köklerinden koparılmış olan kurumun başına getirilecek kişi o iş için ne kadar yeterli, yetenekli ya da liyakatli olursa olsun –AKP bu konuda da doğru seçim yapamıyor; niteliğe hiç bakmadan yandaş kadrolaşması uyguluyor– başarılı olma şansı çok sınırlıdır. Kurum, iç çekişmelerden kurtulamaz; baştakinin başarısı da, kimi kişisel atılımların ötesine geçmez; kalıcı olmaz, kendisiyle birlikte emekli olur.

Sonuçta, kamu yönetiminde kurumlaşma gerçekleşmez; kurumlaşma olmayınca da, kapitalizm öncesi dönemlerin ilkel toplumsal yapısı oluşur. Siyasal İslamcı ideolojisinden bağımsız, ondan tamamıyla ayrı olarak açıkça vurgulanmalıdır ki kurumlaşması sıfırlanmış bir ekonomik ve toplumsal yapı sağlıklı işleyemez ve gelişemez.

Sonuç yıkımdır

AKP, Türkiye sağının, geleneksel görüşünü sahiplenerek, seçimle işbaşına gelen bir iktidarın, hukuk, askeriye, giderek maarif (üniversite) ve hariciye ya da kamu kurumsal yapıları tarafından elinin-kolunun bağlanmaması; vesayet altına alınmaması gerektiğini vurgulayarak geldi. Bir başka anlatımla kamu kurumlarının siyasete karışmasına tamamıyla karşı çıkarak; özellikle de hukukun ve askeriyenin siyaset yapmasından yakınarak iktidar oldu.

Ancak aynı AKP, kamu kurumlarını tam boy siyasetin içine çekti; üstelik bunu bunların kurumsal varlıklarını hiçe sayarak yaptı; kurumları siyasallaştırdı.

Bugün ülkede, artık, AKP siyasetinin hukuku, askeriyesi, maarifi ve hariciyesi var.

Bu yapılanmanın nasıl sonuçlar vereceği çok somut örnekleriyle önümüzdedir.

AKP maarifinin, buna artık eğitim denilmesinin bir anlamı kalmadı, Evrim Kuramını çıkararak ders konularını bilimsellikten uzaklaştıran ve cihat öğretmeye yönelten; cemaat vakıflarından, bütçeden milyonlar aktararak, değerler eğitimi hizmeti satın alan ve ortaöğretimin tamamına yakınını imam-hatipleştiren içeriği, her şeyi anlatıyor.

Ya AKP üniversitesi?

Bu ülkenin üniversitelerinin çok büyük bir bölümü, AKP’nin elinde siyasallaşarak kimlik değiştirdi; iyice başkalaştı; Osmanlı Darülfünunu’nu (fenler evi) bile aratacak kadar ilkelleşti; kimi üniversitelerin yönetici ve sözüm ona bilim insanları, işi-gücü bırakmış, o TV senin, bu TV benim AKP çığırtkanlığı yapıyor.

AKP bu ülkenin kurumlarını siyasallaştırarak yok ediyor. Bir AKP yöneticisinin yeni bir devlet kuruyoruz sözleri tam da bu gerçeği yansıtıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları