Karamanın kadını

09 Ağustos 2017 Çarşamba

Yazılara bir hafta ara verdik ya şimdi önümde birikmiş, ilgi alanıma giren yazılardan hangisine el atacağıma karar veremiyorum: Mehmet Görmez’in Diyanet başkanlığından ayrılması mı; Erdoğan’ın “Diyanet FETÖ ile uğraşmakta çok geç kaldı” sözleri mi; müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesi mi; Ayhan Oğan’ın “yeni devlet/ lider Erdoğan” yumurtlaması ve ardından ifşa olan Atatürk “değilleme”si mi; İsmailağacıların İzmir’de çocuklara şeriat eğitimi mi?..

Bunların hepsi üzerine yazma arzusu var içimde ama bunlardan daha da ağır basan bir konu başlığı var ki o da Hayrettin Karaman’ın “Başörtülü sigara”sı...

Biraz geç olsa da bununla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman Yeni Şafak’taki köşesinde geçen perşembe kaleme aldığı yazısında sigara içmeyi yakıştıramadığı kişilerin başında “Müslüman hanımlar”ın geldiğini belirtti. Ve başını örttüğü halde “göstere göstere” sigara içen bu “hanımlar”ın “farklı olanlar”a sanki şunu dediğini ileri sürdü:

“Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var.”

Elbette Prof. Karaman’ın sözleri (özellikle “sizinle paylaşacağım çok şeyim var” ifadesi) büyük gürültü kopardı. Özellikle de dindarmuhafazakâr kadınlar ve kadın hareketlerinden gelen tepkiler çığ gibi büyüyünce Karaman, üç gün sonraki yazısında sözlerini “tevil etme” yoluna gidip üzdüklerinden “helallik diledi”.
Hayrettin Karaman’ın bu iki yazısı beni yıllar öncesine götürdü ve İslamcı kadın yazar Hidayet Şefkatli Tuksal’ın kamuoyu karşısına yeni çıkmaya başladığı günlerde bir televizyon programındaki “belirim”ine gelen “eril” İslami tepkileri hatırlattı.

Kur’an ve hadislerde erkek egemen söylemin izlerini araştırarak çok önemli saptamalarda bulunmuş bu kadın ilahiyatçı, tesettürlü olduğu halde ekran karşısındaki “oturuşu”yla, yani bacak bacak üstüne attığı için “Müslüman erkeklik” tarafından neredeyse linçe uğratılmıştı.

Tuksal’ın araştırması temelinde hazırladığı doktora tezi daha sonra şu başlık altında yayımlandı: “Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümü”.
İşte Hayrettin Karaman marifeti iki yazıyı böylesi bir izdüşümün en son ve taze örnekleri olarak değerlendirmek gerekir.

Karaman her iki yazısında da caiz görmediğini ve haram olduğunu belirterek sigaraya ilişkin kendi dinî hükmünü paylaşıyor. Ancak “başörtülü hanımlar”a yönelik söyledikleri, bu genel dini/ İslami hükmün çok ötesinde. Orada kelimenin tam anlamıyla ataerkil kadın karşıtlığından istim alan, elbette İslami kisveye büründürülmüş bir “gelenek” konuşturuyor onu... Dinleyelim:

“Bizim geleneğimizde kadın sigara içmez (…) çünkü bu davranış ayıptır, edebe aykırıdır. Edep insanın zinetidir; edepten mahrum olanlar insanı güzelleştiren özelliklerden de mahrum olarak gittikçe çirkinleşir, hatta iğrenç hale gelirler.”
“Edepsiz, çirkin, iğrenç”!.. Karaman böyle vasıflandırdığı başörtülü sigara tiryakilerinden “helallik” istediği ikinci yazısında ataerkil “kıskaç”ının uçlarını iyice açmaktan da geri durmuyor! Aşırı makyajlı; modaya uygun kaş yaptırmış; kadınlı erkekli toplantılarda laubali ve senli-benli davranan; vücut giysilerini apaçık ortaya koyan giysilere bürünmüş; ve “Biz’e ait olmayan bir dil kullanan” başörtülü kadınları da kınıyor, uyarıyor.

Galiba bateri, gitar, keman çalıp “rock” yapan başörtülü kadın grubu “Akşam Hareketi”ne dair Sinem Sal’ın OT dergisinin son (Ağustos 2017) sayısındaki röportajını henüz görmemiş. Öyleyse iyi ki görmemiş!..

Nilüfer Göle “Modern Mahrem” (1991) adlı kitabında dindar-muhafazakâr kadının ev-içi yaşama kısıtlanmaktan kurtulup kamusal alana “yumuşak geçiş” yapmasının bir mahremiyet simgesi olan “başörtüsü”yle sağladığını öne sürmüştü. Kitap, tesettüre bir tür “sosyolojik meşruiyet” sağladığı gerekçesiyle laik kesimlerden çok tepki gördü.

Şimdi anlıyoruz ki “modern mahrem” esas “dinbaz-mutaassıp” ataerkilliği rahatsız ediyor, onun kadın karşıtı kanını fokur fokur kaynatıyor.

İstense de istenmese de bacak bacak üstüne atışından, sigaranın dumanını yüzünüze savuruşuna ve çığlıklı kahkahalar patlatışına kadar tesettür, “sokak”ta böyle bu memlekette!

O, kamusal alanda artık (dinî ya da siyasi) bir simge olmaktan da öteye geçti, “imge” (imaj) oldu!..

Bir bireysellik, serbestlik, kendini gösterme, ifade etme, dışa vurma, hatta güzellik ve cazibe imgesi...

Karaman’ın derdi ne dindarlıkla, ne sigarayla, ne de başörtüsüyle...

Onun derdi, başörtüsüz olduğu kadar başörtülü de karşımıza, daha doğrusu orta yere çıkmış “kadınlık” ve “kadın olmak”la.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları