Ayşe Yıldırım

Erdoğan’ın ‘zor devlet’le imtihanı

10 Ağustos 2017 Perşembe

“Rabbim verdikçe veren” zatın gazetesi sürmanşet atmış:
“MİT TIR’ları bu zata doğru ilerliyor.”
“Bu zat” dediği CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu.
Hani daha yeni TSK’ye 529 adet Taktik Tekerlekli Araç satışı sözleşmesini imzalayan BMC’nin sahibi ve Erdoğan’ın genel başkanlık koltuğuna oturduğu kongrede MKYK üyesi yaptığı Ethem Sancak’ın gazetesinden söz ediyorum.
Adalet Yürüyüşü’nden beri Kemal Bey’e yönelik tehditlerin ardı arkası kesilmemişti yandaş medyada ve yalakalarda. Gelin görün ki iş şirazesinden çıktı. Ama bu azıtmalarında Kemal Bey’in dediği gibi “cesareti aldıkları bir yer var.” Ne diyor AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Bu zatın karın ağrısı başka. En büyük ihanet suçlarından biri olan MİT TIR’ları davasıyla ilgili suçu sebebiyle cezaevine giren milletvekilinin durumu kendisini rahatsız ediyor. Sorun, bir milletvekilinin hapiste bulunması sorunu değil. Sorun bu işin ucunun nerelere varabileceğini biliyor olmasıdır.”
Aslında bu işin ucunun nerelere varabileceğini en iyi bilen kendisi olduğu için bunları söylüyor Erdoğan. Sorun MİT TIR’ları filan da değil. Sorun 2019 “başkanlık” seçimleri. Ve işin ucunun nerelere varabileceğini çok iyi biliyor.
Üç gün önce bunu kendi partililerine söylemişti:
“Mahalli idareler seçiminde çok iyi bir sonuç almamız gerekiyor. 2019 Kasım’ındaki inşallah parlamento ve başkanlık seçimini de çok daha güçlü kılalım. Aksi takdirde aslında aralarında hiçbir ilişki olmamasına rağmen milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimleri için önümüze psikolojik bir bariyer çıkartılabilir. Asıl imtihanımız 2019 Kasım’ındaki seçimler olacak. Yüzde 50’nin üzerinde oy almanın ne kadar zor olduğunu 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve 16 Nisan halk oylamasında gördük.”
“Psikolojik bariyer” dediği muhalefetin ortak bir aday etrafında kenetlenmesi. Şu an için önündeki en büyük engel de Kemal Kılıçdaroğlu. Yandaş kalemler “Kulağından tutun içeriye atın bu Kılıçdaroğlu’nu” dedikçe kendisi de “Şeytanla bile iş birliği yapsalar hesabını verecekler” diyor.

Sıkıştıkça saldırıyorlar ama saldırdıkça daha çok köşeye sıkışıyorlar.
İki yıl uzun zaman. Tabanlarını tahkim edecek yeni bir söyleme ihtiyaçları var ama öyle bir söylem olmalı ki uzun soluklu ayakta tutabilsinler.
İşleri bu kez çok zor. Sadece muhalefet açısından bile değil hükümet ortağı konumundaki Devlet Bahçeli faktörünü de bir kenara koymak gerekir. Daha dün AKP içinden elbette algı operasyonunu da işin içine katarak “kulisler” yazan Abdülkadir Selvi ne diyordu:
Meral Akşener palazlanmadan Devlet Bey erken seçim isteyebilir.”
Demek ki istemeye başlamış bile.
Bakmayın siz Selvi’nin “Sayın Erdoğan seçimlerin her zaman zamanında yapılmasından yanadır” sözlerine. 7 Haziran deneyimi Tanzanya’da yaşanmadı.
O halde AKP ve Erdoğan ne yapacak?
İki yıl boyunca Kemal Bey’i vatan hainliğiyle suçlamaya devam edip tabanını bir arada tutabilecek mi?
Yoksa Kemal Bey’i gerçekten içeriye atıp halkın önüne sandığı mı koyacak?
Göze alır mı bilemem ama sonuçları açısından ikisinin de zor olduğunu bildiklerine eminim. Yeni bir yola ihtiyaçları var ve belli ki o yolu bulamadıkları için bu kadar saldırganlar.
Artık inandırıcılıkları kalmadı, gündem ellerinden kaydı gitti. Herkesi vatan haini, casus, terörist diye suçlayarak o sandıktan çıkamayacaklar.
Bunu da zaten gazete patronu, iş insanı, siyasetçi, eski solcu Sancak’ın televizyonundaki “bukle” ile “kuple”yi bile ayırt edemeyen, “Bu ülkede donla başbakan karşılarlardı” diyen zır cahillerle hiç yapamazlar.
“Yeni devlet” dedikleri onlar için “zor devlet.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları