‘Rezil ettik!’

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta gittiği Doğu Karadeniz’de, yaptığı bir konuşmada “Biz Ayder’i kirlettik, rezil ettik” demiş. Bu çok doğru da; sadece Ayder’i mi?..

Bir varmış
Bundan tam 16 yıl önceydi, 14 Ağustos 2001’de, AKP’nin kuruluş günü, Genel Başkan Erdoğan, Ankara Bilkent Oteli’nde üzerinde Aydınlığa açık, Karanlığa kapalı yazılı ışıklı bir panonun önünde kamuoyuna şöyle sesleniyordu:
Aziz milletimiz… Bugün, önemli bir gün… Bugün Türk siyaset tarihine
“lider oligarşisinin çöktüğü gün” … “tekelci bir anlayışa dayanan liderlik yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir liderlik anlayışının geçtiği…”
… parti içi demokrasi(nin)… egemen olduğu... her yönüyle şeffaf, seçmenin sorgulamasına ve denetimine açık, yepyeni bir siyasal örgütlenme modelinin kurulduğu… Koltuğa değil, hizmete sevdalı insanların kurduğu AK Parti’nin doğum günü... Kutlu olsun!
… Partide asla bir “Lider Diktatoryası” oluşmayacaktır
Partimizin Türk siyaset hayatında getireceği diğer öncü bir tavır ise siyasetçilik makamını bir “kolay servet ve imtiyaz aracı” aracı olarak görme hevesine son verecek oluşudur.
Parti yönetiminde… her görev için seçim… Milletvekilliği ve belediye başkanlığı gibi seçimle belirlenen görevler için aday tespitinde bütün üyelerin katılacağı ön seçim ve teşkilat yoklaması…
Ben ve arkadaşlarım… “İkinci” hatta “Üçüncü sınıf” bir demokrasi modeliyle yönetilmek bu büyük milletin alın yazısı değildir, diyoruz.
Hak kısıtlamaları, özgürlük ihlalleri ve işkence nedeniyle başka ülkelerden azar işitmek bu ülkenin kaderi değildir…
Bizler bu gidişe dur demek için geliyoruz.
... bizler... global ölçekteki ilişkilerde de son derece rasyonel davranacağız.
… “Avrupa Birliği Üyeliğine “EVET” diyoruz.
… Türkiyeli insanları, yabancı ülkelere göç etmeye yönelten yoksulluk ve yoksunluklardır. Gidilen o ülkenin siyasal ve ekonomik standartlarının Türkiye’ye taşınmasıyla bu zorunluluk ortadan kalkacaktır.
… ulaştığı ekonomik refah düzeyiyle, hukuk, eğitim, adalet sistemleriyle, … yüksek standarttaki demokrasisiyle Avrupa’yı insanımızın ayağına getirmeyi hedeflediğimiz için AB Üyeliğine “EVET” diyoruz…
Diyaloğa, hoşgörüye açık, uzlaşmacı ve birleştirici bir dil kullanmayı kendisine ilke edinen partimiz…
İnsanlığın bugüne kadar keşfettiği en mükemmel yönetim biçimi olan “Demokrasi” adını verdiğimiz siyasal sistemin uzun ve sancılı doğuş sürecine çağını aşan görüşlerle değerli katkılarda bulunmuş bir düşünür olarak, Voltaire’in şu etkileyici deyişi bu zorlu yolda en ciddi kılavuzlarımızdan biri olmaya adaydır:
“Sevgili Dostum, sizin görüşlerinize katılmıyorum. Ancak bu görüşlerinizi rahatlıkla ifade edebilmeniz için canımı bile vermeye hazırım”…
(Hüseyin Besli ve Ömer Özbay; Recep Tayyip Erdoğan Bir Liderin Doğuşu. İstanbul: Meydan; 2010; s. 285, 377).

Bir yokmuş
Bugün; 14 Ağustos 2017’de, AKP çok coşkulu kuruluş ve Kutlu Dava Yürüyüşü törenleri yapıyor; bu sözlerden ise eser yok!
İki soru sormak gerekiyor; birincisi, “varmış”tan yokmuş” noktasına uzanan bu büyük düşünsel dönüşümün, nesnel ekonomik, siyasal ve toplumsal nedenleri nelerdir?
İkincisi, kurulduğunda AKP’ye, bilim insanı, siyasetçi, yazar, yorumcu ve sermayedar olarak destek veren kişi ve kuruluşlar, on altı yıl süren bu büyük değişimin geçtiği aşamalar sırasında ne yaptılar; bugün neredeler? Aynı destekçiler bizim Ayder gibi rezil edildiklerini veya olduklarını neden toplumla paylaşmıyorlar? Yoksa korkudan paylaşamıyorlar mı?
Oysa bu soruların yanıtlanması, değil tarihe, yarına bırakılamayacak kadar yaşamsaldır.
Yoksa Türkiye bu soruları soramayacak kadar da mı aklını yitirme noktasına varmış bulunuyor?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları