AKP’de 16 yıllık metal yorgunluğu

15 Ağustos 2017 Salı

AKP’nin profesyonel medya güdüleme sanatının başarılı bir örneği olduğundan izlemeden kuşku duymadığım dün geceki yıldönümü kutlama etkinlikleri, tarihine ilişkin video gösterileri, katılımcı görüntülerinden sonra ukalalık yapmak haddim değil. Bana ABD’de medya güdüleme sanatı üzerinden 1983’te gösterilmiş bir dersten alıntıları sizlerle paylaşmak gereğini anımsattı. Çağımızda, silahlı gücün, ekonomik çarkları elde tutmanın caydırıcılığı yanında, en etkin aracın medyatik güdüleme olmasının keşfinden sonra, bu alandaki profesyonelik sınır tanımıyor. İşin en öngörülemeyen garabet boyutu ise dünyayı yöneten emperyal güç odakları ile, kendi çaplarında yarışan boyutlarda iletişim teknolojisini kullanabilmeleri ile bağlantılı, sosyal medyanın önlenemez gelişimi, yalanla gerçeklerin tersyüz edilebilmeleriyle.. ortaya çıkan sonuçlarda...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilirken ettiği yemini yok saymanın çok ötesinde, herkesin Cumhurbaşkanı olma iddiasından vazgeçmiş olması, belki de artık sadece yandaşlığına biat etmemiş olanlar için anlamlı bir sorun.. Halen yürürlükte olan laik Cumhuriyet, parlamenter rejimin, hukuk devleti, anayasal düzenin fiili dayatmalarla ayaklar altına alınmasıyla; 16 yıldır İktidar erkini elinde tutan AKP İktidarı, gerçekten Liderlik ekseninde ayakta duran aynı İktidarları erki mi?
1983’te bize verilen medya güdülemesi dersinde, gerçeklerin tersyüz edilmesi sahnelerine tanıklık edince, dersi veren medya güdülemesi şirketinin yöneticilerine, Özal’ın 24 Ocak kararlarının uygulanabilmesi seferberliğinde 12 Eylül askeri darbe yönetiminin içinde sermaye gruplarının temsilciliğinden sonra, sivil demokratik lider olarak pazarlanıp sandıktan çıkması..12 Eylül belgeselleri ile tıpatıp benzerlikler üzerinden.. “Yoksa Özal’ın seçim kampanyası, 12 Eylül’e geliş belgesellerini de siz mi yapmıştınız” sorusunu yönelttiğimde, gülerek verilen, “Hayır ama bizim gibi profesyonel bir şirket yapmıştır” yanıtını almıştım.

***

Son haftanın ülkemiz, Ortadoğu, İslam dünyası, dünya emperyal, süper güç savaşları üzerinden yaşanan en çarpıcı çatışmaların, tartışmaların haberlerini, kafamızı karıştıran boyutları, çelişkileri ile yeniden düşünmeye çalışalım.. ABD-Kore ilan edilmiş nükleer çatışmaya gün kala, çoğunluk hâlâ nükleer tehdit gücünün her iki tarafça da bir savunma refleksi olarak ortaya atıldığını savunmaktalar. Ortaya çıkacak yıkım, insan kaybının kendi cephelerindeki güçlü diğer ülkelerde yaratacağı dehşet boyutlarının caydırıcılığının, öngörülmeyen yeni adımlar, ataklar üretebileceği savları ağır basıyor...
ABD’de ırkçılık, korumacı ekonomik siyaset vaatleriyle seçilmiş çılgın Başkan söylemlerindeki saldırganlık üslubunu tırmandırırken, Virginia’da yaşanan kanlı ırkçı terör eyleminde, ırkçılığı hâlâ kınamadığı için, kendi partisi dahil her kesimden tepki alıyor. Irkçılık yanlıları ile karşıtları arasında çıkan çatışmada, bir ölü 19 yaralanmada, araçlı saldırıyı düzenleyen saldırgan Nazi sempatizanı, Hitler hayranı çıkınca Vali; “Evinize gidin, size burada, Amerika’da yer yok” çıkışını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bir biçimde anayasal değişiklik metnine dönüştürülmüş olduğu resmen ilan edilen, dünyada bir örneği olmayan, siyasi parti liderliği ile devlet başkanlığını tek adamda toplamayı amaç edinen tek adam rejimi üzerinden attığı adımlar, öncelik sıralamaları üzerinde düşünmek gerek. Sadık kalmadığı yemini tümden yok ilan eden herkesin Cumhurbaşkanı, partiler üstü vitrinden vazgeçip, AKP üyeliğine, AKP Genel Başkanlığı’na dönüşe öncelik verdi.
Sürpriz değildi, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi, direnişe çağrılan sivil halkın sokaklardaki demokrasiye sahip çıkışları, şehit ve gazileriyle verdikleri güçlü direnişin üzerine, Meclis’teki siyasi partilerin bombalanmaya karşı onurlu duruşları da yetmeyecekti... İç-dış odaklı kaostan çıkışta aciliyet, iç hesaplaşmanın yapılamayacağı siyasal iktidarları erki üzerindendi. 20 Temmuz süreciyle, KHK’lerle, geçmişle, iktidar ortaklığı seçimleriyle hesaplaşmadan, Liderlik karizması üzerinden yeni bir AKP yaratma önceliği, zorunluluğu 1. Silivri sürecinin sivil darbe sürecinden baskın 2. Silivri sivil darbe hukuku sürecini, daha da acımasız sivil diktatörleşmeyi getirmişti...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları