Bodrum ve müzik...

16 Ağustos 2017 Çarşamba

BODRUM FESTİVALİ ÜSTÜNE ÇEŞİTLEMELER

“Çeşitleme” sözcüğü müzikte, özünü saklayarak çoğalmaktır. Bir tema vardır, onun ruhunu koruyarak çeşitlemeler doğurursunuz. Her bir çeşitlemenin içinde ana temanın öğeleri dolaşır. Bodrum’da D-Marin Festivali olarak 13 yıl önce bir tema oluştu. Şimdi bu çekirdek Bodrum yarımadasına yayılarak çeşitleniyor. Klasik müziği, başka dallarda da değerlendiren programlar sunuluyor. Her bir etkinliğin içindeki ana fikir “müzik”.
Festival, yazın en sıcak günlerinde dünyanın en ünlü sanatçılarını Bodrum’a taşıyor. Hem yazlıkçıları mutlu ediyor, hem Bodrum’da yerleşik olan nice aydına hizmet veriyor. Gençlere ve çocuklara da açık olması ayrı bir özelliği. Bir etkinliğe gelen, bir başkasına da özenecektir.
Örneğin “Müzikli Sofraları” seçen birisi, sonra bir konsere gelmek isteyebilir, kimbilir belki de öylece klasik müziğe alışır! İş ki “klasik müzik teması” sağlam olsun. Onu özenle çeşitlediğinizde yenifikir hep ana temaya kavuşacaktır.
Yeni adıyla Bodrum Müzik Festivali 12 Ağustos’ta başladı bu akşam sona erecek. Günün hemen her saatinde ve Bodrum’un çeşitli köşelerinde etkinlikler yapıldı. Konserler, filmler, çağdaş sanat, edebiyat, çocuk atölyeleri, müziğin şemsiyesi altındaki yeni açılımlardı. Neredeyse günün bütün saatlerini, sabah 7.00’den gece yarısına kadar bu festivalde geçirmeniz mümkündü.

Rengim Gökmen ve Doğuş Çocuk Orkestrası
Açılış konserinin Rengim Gökmen yönetimindeki Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın yapması ayrı bir anlam taşıyordu. Bu çocuklar yıllar içinde bu festivalde çalarak büyüdüler. Doğuş Çocuk Orkestrası’nın yeni çocuklar kazanarak ömrünü sürdürmesi festivalin ektiği en önemli tohumlardan. Şimdi yurtdışında adını duyurmaya başlayan nice sanatçımız, özgeçmişinde bu orkestrada çalmış olmakla gurur duyuyor. Bu kez de Alice Sara Ott gibi dünyayı peşinde koşturan bir ünlüye eşlik ettiler. Çaykovski’nin piyano konçertosunda solistin enerjisi gençliğin enerjisiyle birleşti.
Bu yıl ki Onur ödülünü alan Yalçın Tura’nın en sevdiğim orkestra yapıtlarından birisi olan Toccata’yı da coskuyla dinledik. Ama Mussorgski/ Ravel’in “Bir Sergiden Tablolar’ı arasında Selçuk Yöntem’in okuduğu şiirler yapıtın havasına ve yapısına hiç uymamıştı.
Günbatımı konserinde izlediğim Semplice Quartet, birlikte nefes alıp vermeyi başarabilmiş gençlerden oluşuyor: Murat Anıl Erginol, Yaren Budak, Pınar Dincer, Burak Ayrancı. Amerika’da, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde çalmışlar. Özenli, pırıl pırıl bir grup. Umarım birbirlerinden hiç kopmazlar, Türkiye’nin sayılı oda müziği topluluklarından biri olurlar.
Emma Shaplin playback ve tek düze sarkılarıyla olumsuz izlenimler bıraktı. Cem’i Can Deliorman yönetimindeki tarihi CSO’nun bir tek Emma Shaplin’in şarkılarına eşlik için getirtilmesi ise üzücüydü.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları