Bodrum’da pupa yelken müzik...

17 Ağustos 2017 Perşembe

Hiç abartmıyorum. Sabah yedide, güneş doğduktan biraz sonra başlıyor müzik Bodrum yarımadasında... Ve gece geç saatlerde sona eriyor. Üstelik klasik müzik...
Müziğe sıcak esintiler, denizin tuzu, sonsuz sevinçler, düş kırıklıkları ya da farklı zenginlikler karışıyor... Bodrum Müzik Festivali’nden söz ediyorum. Program ve planlama yine bir Doğuş grubu olan Pozitif’e ait… Kestirmeden söyleyeyim programın “doyuruculuğu” söz konusuydu. Belki de beklentilerin çok yüksek olmasından, bilemeyeceğim… Hele çok daha kısıtlı olanaklarla iki aya yayılan Gümüşlük Festivali’nin mucizeler yarattığı düşünülürse... Keşke bu iki festival işbirliği içinde çalışsa diye düşünmeden edemedim...
Bodrum Müzik Festivali’nin ilk üç gününü izleyebildim. Rengim Gökmen yönetiminde Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ve genç yetenek piyanist Alice Sara Ott, dinleyicilere muhteşem bir açılış sundu. O gençleri görünce bu ülkenin sırtı asla yere gelmez diye mutluluğa uzanıverdim...
Gel gelelim, Mussorski’nin “Bir Sergiden Tablolar” eserine neden “kuş kondurmak” istediler anlamış değilim… Bu eserin zaten kendi alt metinleri ve öyküsü var. Ona bir de yerli ve yabancı şiirler ekleyerek betimleme yapmak çabasını anlayamadım. Anlatıcı görevinin, artık tiyatrodan daha çok ekran yüzü olan Selçuk Yöntem’e verilmiş olması bile bu çabaya katkı sağlamıyordu.
Neyse ki maestro, orkestra , solist, Yalçın Tura ve Çaykovski eserleriyle ve alkışları sayısız “bis” ile karşılayarak coşku ve gençlik ateşini yedi bin dinleyiciye geçirdiler.

Şiir - müzik bütünlüğü
“Bir Sergiden Tablolar”da bulamadığım müzik-şiir bütünlüğünü, iki başka konserde buldum. Her ikisi de “günbatımı” konserleriydi. İkincisinden başlıyorum:
Piyanist İklim Tamkan ve mezzo soprano Senem Demircioğlu’na, bir üçüncü güç olarak çellosu ile Zeynep Akdil katılmıştı. Bu gençler yurtdışında eğitim almış, hem oralarda hem burada çalışan, çeşitli yarışmalarda ödül almış gençler. Konserde “İlk Atlas” adlı plaklarından parçalar sundular.
Metin Altıok, Cemal Süreya, Behçet Aysan, Edip Cansever, Ahmed Arif şiirleriyle, Fazıl Say ve Ajlan Akyüz kendi bestelerini ve düzenlemelerini buluşturdukları parçalar sundular. Nitelikleri, birbirleriyle ilişkileri, ifade güçleri duyulacak ve görülecek bir şeydi.
Senem Demircioğlu, sadece sesiyle değil, beden dili, mimikleri ve söyleme biçimiyle de dikkat çekici. Türk edebiyatının en sevdiğim şairlerinin dizelerini, onun duygulu ve buğulu sesinden dinlerken, her sözcüğün hakkını verdiğine, anlamı, su gibi bize aktardığına tanıklık ediyorum.

Konserde artçı sarsıntılar
Bir başka şiirle müziği birleştiren konser Semplice Dörtlüsü’nün (Murat Anıl Erginol, Yaren Budak, Pınar Dincer, Burak Ayrancı) konseriydi. Şiir, çalma biçimlerindeydi. Uyum ve uyak; duyarlılık ve düşünce iç içe geçmiş... Hani tam “şiir gibi”...
Bu yaylı çalgılar dörtlüsü dinleyici ile sımsıkı bir ilişki kuruyordu. “Günbatımı konserleri” herkese açık, bilet satışı olmayan saat 19 konserleri… Miniklerin “anne çişim geldi” tutturmalarıyla, cırcır böceklerinin sesleri birbirine karışıyor. Klasik müzik hayranı bir köpeğin sahneye yerleşmesi ya da derecesini öğrenemediğim bir artçı sarsıntı bile bu güzelim dörtlünün ahengini ve dinleyiciyi avuçlarının içine almasını engelleyemedi...
Festivaldeki asıl sarsıntı, büyük ilgi ve umutlarla beklenen Emma Shaplin konserinin yarattığı düş kırıklığıydı. Bir yanda playback, bir yanda bir türlü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’yla ilişki ve uyum sağlayamaması… Sanki ilk kez okul müsameresine çıkan kız çocuğu havaları... Görmediğimiz koroyu banttan dinlemek zorunda kalmamız... Abuk sabuk efektler... 7 bin dinleyici hüsranla alanı terk etti...
Bodrum Festivali’nden ben ayrıldıktan sonra duydum ki o dev alanı asıl sarsan Fazıl Say konseri olmuş... Valery Platonov şefliğindeki Rusya Devlet Akademi Senfoni Orkestrası’nın eşliğinde verdiği konserde tam 5 kez bis yaptığı; o konsere bilet bulabilen şanslı ölümlüler tarafından anlatılıyor...
Belirtmem gerek: Festival biletlerinin tüm gelirleri Tohum Otizm Vakfı’na ve Bodrum Sağlık Vakfı’na bağışlanıyor.
Siz bu yazıyı okuduğunuzda Bodrum Festivali Kerem Görsev konseriyle sona ermiş olacak... Ama Bodrum yarımadasında Gümüşlük Festivali ağustosun ikinci yarısında zengin bir programla sürüyor... 4 Eylül’de Gülsin Onay konseriyle sona erinceye dek, klasik müziğe pupa yelken devam...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları