Arif... Maarif...

18 Ağustos 2017 Cuma

Maarif... Sözlük anlamı: Bilgi ve kültür. Maarif Vakfı’na Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden 241 milyon TL kaynak aktarılacakmış. Resmi Gazete’de dün yayımlandı. “Bu ne demek” diyeceksiniz. Maarif Vakfı biliyorsunuz yeni bir cemaat yapılanması. 17 Haziran 2016 yılında kurulmuştu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’nün yurtdışındaki okullarının tümü bu vakfa devredilmişti. Kuruluşundan itibaren her türlü vergi muafiyetine sahip bir kurum. Faaliyet alanları ağırlıklı yurtdışı gibi görünse de yurtiçini de kapsıyor (zaten Resmi Gazete’de belirtiliyor): Örgün ve yaygın eğitim hizmeti vermek, burs vermek, okullar, yurtlar ve benzeri tesisler açmak, yayınlar yapmak, metotlar geliştirmek... Diğer eğitim vakıflarından farklı bir ayrıcalık uygulanması baştan eşitlik ilkesine aykırı; adeta MEB’e paralel bir yapı oluşturulmuş durumda. Tabii Ensar ve TÜRGEV’i de katalım. Devletin hakları ve olanakları hızla bunlara aktarılıyor.
Dün Resmi Gazete’de bir başka Bakanlar Kurulu kararı daha vardı. O da hizmete alınacak sözleşmeli personel listesine “vaiz” alımının da eklenmesi. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü avukat Nazan Moroğlu konuya dikkatimizi çekti. “Sözleşmeli personel listesine ilk kez 2013 yılında imam hatip grubu eklenmişti. Şimdi vaiz de dahil edildi. Hızlanarak bir din devleti kadrolaşması tüm bunlar” diyor. Vaizler sadece camide değil okullarda, hastanelerde... Yaşamın her yerinde...
Son haftalarda dillendirilen yeni devletin nüveleri bunlar...Öte yandan bilimsel düşünce ve bilimsel değerlendirmeden uzaklaşmanın yıkıcı sonuçları haliyle toplumsal yaşamın her alanında karşımıza çıkıyor. Yaşanmaz hale gelen kentler, tarım yapılamayan köyler, doğru eğitim veremeyen okullar, kuralsız ve ilerlemeyen bir trafik, tıkabasa dolu hapishaneler... Şekilselliğin içeriğin önüne geçtiği, sorgulanmayan, hesap sorulmayan, üzerinde kafa patlatılmaya bile değer bulunmayan bir sistem...
Örneğin 18 yıl önce yaşadığımız büyük Marmara depremi. Her an yenisi kapıda. Yine büyük can ve mal kayıpları yaşanacağı biliniyor ama asla ders çıkarılmıyor. Olası bir depremde toplanma merkezleri hâlâ yok, olanlar çoktan kent rantına yenik düştü. Kentsel dönüşüm riskli alanlara uygulanmak yerine yine rantın bir parçası haline getirildi... Binaları yıkanın deprem değil, depremi hiçe sayan bakış açısı olduğunu bir anlayabilsek...
Arif... Sözlük anlamı: Bilgi ve irfan sahibi kişi... İnsanlar bilgiye neden sahip olmak ister? İnsanlık tarihinin bu soruya öncelikli yanıtı “tabii hayatta kalabilmek için” olurdu. Demek ki bilgi öncelikle bir ihtiyaç. Zamanla insanın gelişimi ile birlikte bilginin hacmi de genişledi, gelişti... Yeni icatlar, yeni kültürler, farklı lisanlar, yeni yönetim biçimleri, savaşlar, barışlar, diktatörler... Doğru bilgi, yanlış bilgi... İkisini birbirinden ayırabilmenin tek yolu bilgi sahibi olmak. Bilimsel bilgi işte burada devreye girer ve önemlidir. Üstelik algı yönetiminin çağımızın en gözdesi olduğu bir dönemde...
Tabii bir yol daha var. En kolayı, zahmetsizi: O da inanmak. Kime inanacaksın? Sözünün doğru olduğunu kabul ettiğin kişiye. Bugün Türkiye’de bilginin geldiği nokta işte tam da burası...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları