Arif Kızılyalın

Altyapı sahasına ceviz ağacı dikin!

22 Ağustos 2017 Salı

Görünen o ki, yabancı oyuncu kuralı, önümüzdeki günlerde futbolu yönetenlerin başını bir hayli ağrıtacak..
Aslında kangrenleşen bir doku bu yabancı meselesi.
Her ne kadar 2 yıl önce alınan 14 yabancı + 14 yerli kararına ‘kati iyileşme’ gözüyle bakıldıysa da gelinen nokta kangrenin ilerlemiş evresi. Bundan bir sonrası ne yazık ki uzuvların kaybedilişi...
Eğri oturalım doğru konuşalım; futbol denen acımasız-vahşi cangılın en aklı başındaki yöneticisi bile mevcut yönetmelikleri ‘nalıncı keseri’ gibi görüp, ‘hep bana, hep bana’ diyor ülkemizde. Tarifsiz bir şımarıklık ortamında yaşıyoruz.
Yabancı yasağı varken, topa doğru dürüst vuramayan futbolcular için milyon Avrolar isteyen de bizdik, şimdi yabancı piyasasını ödenemeyecek rakamlara taşıyanlar da.
Ne yalan söyleyeyim, Tarık Osman Çamdal’a 4.7 milyon Avro ödeyen zihniyetle, oynayamayacağı bilinen Mitrovic’e 4 milyon Avro harcayan üst akıl arasında zerre fark yok.
O yüzden, İzmir Marşı karşıtı Rıdvan Dilmen’in, “Takımların ilk 11’lerinde İstiklal Marşı bilen oyuncu olmaması üzücü” çıkışı aslında bir tür kayıkçı kavgası. Yoksa mesele milli duygu falan değil, kolaycılığın dışa vurumu!
İşin içindekiler biliyor ki, ülke futbolunun kurtuluşu ne sınırsız yabancıda, ne de olası yabancı yasağında.
Siz ister yabancı serbestisi getirin, ister ithal krampon sayısını 3-5’le sınırlayın altyapılara eğilmezseniz, oyuncu ye-tiş-ti-re-mez-si-niz!
Bırakın yıldız adayını, topa doğru dürüst vurabilen gençleri bile mumla arar haldeyiz! Şimdi diyeceksiniz ki, “Ülkede 150’ye yakın profesyonel, sırf İstanbul’da 1600 amatör kulüp var, bunların hepsinin altyapı takımları mevcut, ‘Allah için 11 tane Türkiye orijinli isim çıkmaz mı?’
Çıkar ama üst akıl çıkmasını istemiyor, futbolcu adayları da zaten pek oralı değil.
Herkes kolayını seçmiş. Eğer yabancı yasağı varsa futbolcu adayı ve onun çevresi, “Nasılsa bize mahkumlar, bu kadar performans yeter” diyerek hedef küçültüyor, yok yabancı sınırlaması kalktı ise bu kez “Yerlilerin kaprisine mi katlanacağım, gider Afrika’dan, Latin pazarında getiririm 3-5 adam, biri tutsa parayı kurtarırım..” diyen yönetici modeline rastlıyoruz!
O yüzden altyapı okulları -Altınordu, G.Birliği ve biraz G.Saray hariç- emekli futbolculara istihdam yaratma merkezine dönmüş durumda!
Sakın yanlış anlaşılmasın, eski futbolcuların spor okullarında çalışmasına karşı değilim. Bilakis dünün parlak isimleri, yarının yıldız adaylarına ışık tutar. Ama her gelen yeni başkan ve yönetimle bu isimler değişecekse, bir önceki izleme ekipleri dağıtılıp, yeni başkan ve arkadaşlarına yakın isimler bu makamlara oturacak; daha doğrusu kurumsallaşma sağlanamayacaksa, oyuncu yetiştirmeyi falan bir yana bırakın, altyapı sahalarına ceviz ağacı dikin, daha çok verim alırsınız!
Peki, bu ortamda Altınordu nasıl oyuncu yetiştiriyor diyecek olursanız; onlar futbolu tamamen üretim alanı olarak görüyor, kurumsal düşünüyor, yatırım yapıyor. Kulüp, kanarya severler derneği zihniyetinden ziyade, şirket gibi yönetiliyor; o yüzden!
Düşünsenize Arda’dan sonra şu sıralar yurtdışında kalburüstü takımlarda oynayan 3 Türkiye kökenli futbolcunun ikisi Altınordu’dan çıkmış (Çağlar Söyüncü-Freiburg, Cengiz Ünder-Roma)
Evet, gelinen nokta bu denli üzücü.
Kimse kusura bakmasın, bu tabloda futbolu yönetmekten çok ‘idare eden’ TFF yönetimleri kabahatli. Sadece Demirören de değil, geriye dönük herkes suçlu!
Bir öncekiler yabancı sınırlaması getirmişti. Bunlar serbest bıraktılar, şimdi konu içki sofralarına düştü; “Yasaklasak mı, serbest mi bıraksak” sorusuna yanıt aranıyor!
Gelgelelim kimse, kulüplere ‘işlevsel altyapı zorunluğunu’ getirmiyor, getiremiyor, işlerine gelmiyor. Koskoca Rıdvan Dilmen bile yıldız futbolcunun önünün kesilmesi nedeni olarak yabancı meslektaşlarını gösteriyor, Milli hoca Lucescu’ya, “İlk 11’lerinizde Türk oyuncu yok, niye statta maç izleyeyim” dedirtiyor!
Oysa Rıdvan Dilmen, Milli Marş yerine “Mesele altyapı” diyebilse, kendisine Saray merakı nedeniyle sinirlenenlerin bile takdirini alır! Ama işine gelmiyor, örneğin, sınırsız dolaşımın serbest olduğu Avrupa ülkelerini, onların futbolcu fabrikası halindeki altyapısını örnek göstermiyor Rıdvan Hoca! Çünkü o da işin kolayına kaçıyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Huzur’u ararken! 27 Mart 2024
Güvenlik kurulu! 19 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları