Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bu çatışma kolay kolay bitmez
Almanya ile Türkiye Dışişleri Bakanları arasındaki tartışma gittikçe tırmanıyor.
Gün geçmiyor ki Alman Sigmar Gabriel veya Türkiye’deki muadili Mevlüt Çavuşoğlu karşılıklı birbirlerini suçlamasınlar.
Son olarak Alman Dışişleri Bakanı, hedeflerinin Türkiye olmayıp Tayyip Erdoğan olduğunu belirtmiştir.
Bu açıklamanın Ankara tarafından Berlin’in umduğu şekilde algılanması beklenmemelidir.
Ankara’da egemen zihniyet, Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin ta kendisi, Türkiye’nin varması amaçlanan değerleri kişiliğinde yansıtan bir ideal ve kutsal önder olduğudur.
Peki, Almanya’nın ve de genelde Avrupa’nın Erdoğan’ı nefretin hedef tahtasına yerleştirmesinin nedeni nedir?
Salt Reis’in iç politikada olduğu gibi diplomaside de gerginlik politikalarını çıkarına daha uygun bulduğundan, ileri geri konuşmasının devlet adabıyla bağdaşmayan davranışlarının yarattığı antipati mi? Yoksa ne yapacağı belli olmayan, tümüyle kontrolsüz bir güç haline gelmiş olmasının doğurduğu tepki mi?
Bunların her ikisinin de olumsuz Erdoğan imajının doğmasında payı olmakla birlikte, asıl neden daha derinde yatmaktadır.
Aslında Erdoğan şu anda Avrupa’yı Avrupa yapan ilkeler ve değerlere karşı, hem ülkesinde hem de dünya çapında savaş açmış bir liderdir.
Başka deyişle Erdoğan, Merkel’den çok “Avrupa değerleri”ne karşıdır.
20. yüzyılın daha birinci çeyreğinde başlayan Cumhuriyet devrimi ile Avrupa değerlerinin, Hıristiyan Batı dışında ülkeler için de geçerli olabilecek, oralarda da benimsenip yaşama geçirilebilecek evrensel değerler olduğu düşüncesini savunan Kemalizmi Türkiye’den silmek isteyen Erdoğan, kaçınılmaz olarak, Avrupa’yı oluşturan laik, demokratik ilke ve değerlerin de anti tezi haline gelmektedir.
Peki bu durumda Batı’nın bir ortak yapım olan, AKP ve Reis modeline destek vermesini nasıl açıklayacağız?
Olayın açıklaması basittir. ABD gibi, Avrupa’nın da Türkiye’deki iktidarın, rönesansın, aydınlanmanın, Fransız Devrimi’nin kısacası, çoğulcu demokrasinin kazanımlarını içselleştirmiş “Batılı” bir yapıda olup olmaması umurunda bile değildir. Onlar için dünyanın en kritik noktalarından birinde bulunan Türkiye’deki iktidarın, gerektiğinde, kesinlikle Batı’nın çıkarları doğrultusunda davranacak bir konumda, yani “Batı”cı olması ve bu konuda yalpalamayacağı hususunda güven vermesi yeterlidir.
Hatta bağımsız “Batılı” kafalı bir iktidar yerine, Batı’nın idealleriyle değil, emperyalist çıkarlarla bütünleşmiş “Batıcı” bir iktidar Batı tarafından tercih edilmektedir.
AKP bu tercihi yaşama geçirmek üzere dizayn edilmiş ve başta da Avrupa tarafında baş tacı edilmişti.
***
Ama modelin kendi iç dinamikleri, bir yandan Batı değerlerinin (aynı zamanda Avrupa değerleri olarak okunur) kendi ülkesinde antitezi olan yapının, Batı’nın çıkarlarının bekçiliğini başarıyla yürütmesini engellemiş ve denetim dışı davranış ve yönelişlerin benimsenmesi sonucunu doğurmuştur.
Bu durum, Mustafa Kemal’in evrensel olduğuna inandığı ve ülkesinde yerleştirmeye çalıştığı Avrupa değerlerinin anti tezi olan Tayyip Erdoğan ile eninde sonunda yolların ayrılmasını kaçınılmaz kılmıştır.
Hem Avrupa’nın kazanımları olan değerleri ülkesinde ortadan kaldırmaya çalışırken hem de Batı’nın çıkarlarının bekçiliğine talip olanlar da onları bu nedenle destekleyenler de bunun imkânsız olduğunu artık anlamışlardır.
Görülüyor ki Avrupa ile Erdoğan çatışması, dönemsel olmayıp yapısaldır ve kolay kolay da bitmeyecektir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
- Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ne zaman görüşecek?
- Davutoğlu'ndan yanıt
- Kırmızı ete yüzde 40 zam! Yurttaş isyan etti
- Erdoğan ıstakoz sevdalısı AKP'lileri unuttu
En Çok Okunan Haberler
- THY krizi büyüyor
- Erdoğan, Özgür Özel ile bir araya geldi!
- Oya Tekin’den Cumhurbaşkanı Başdanışmanına tepki
- İsmailağa ikiye bölündü!
- Benjamin Brand kimdir? Benjamin Brand hangi okul mezunu?
- Vali koltuğuna oturan öğrencinin sözleri gündem oldu
- Cumhurbaşkanı Başdanışmanından provokasyon!
- Bakanlık, Müge Anlı'daki yayını ihbar kabul etti
- Rıdvan Dilmen'den penaltı ve şampiyonluk yorumu
- Kulüpler Birliği ile TFF arasında gergin toplantı!