Hikmet Çetinkaya

30 Ağustos... Kurtuluş..

29 Ağustos 2017 Salı

1922 yılının ocak, şubat, mart ayları... Avrupa’da şu görüş egemen olmaya başlıyor:
“Anadolu’da Türk ordusu çok güçlenmiştir. Yunan askeri gücü Anadolu topraklarında daha fazla kalamaz...”
Bu görüşe bir tek kişi karşı, 1922’nin ilk aylarında:
İngiltere Başbakanı Lloyd George
Başbakan George, bir yandan Türklerin askeri olarak güçlendiğini söylerken, öte yandan Yunan askerlerinin Anadolu’dan çekilmelerini istememektedir.
Acaba bundan İngiltere Başbakanı’nın çıkarı nedir? İki tarafın vereceği on binlerce ölü ve yaralıdan, İngiltere ne kazanacaktır? Yoksa, silah tüccarları George’u peşlerinden mi sürüklemek istemektedir?
İngiltere Başbakanı, tüm eleştirilere karşın “Türk-Yunan savaşı”nın sürmesinden yana tavır koymuştur...
Avam Kamarası üyelerinden Aubrey Herbert, Ortadoğu’ya yaptığı geziden Londra’ya döndükten sonra, 11 Aralık 1921’de Sunday Times gazetesine bir makale yazar. Herbert, makalesinde “Kemalist hareketi” savunup şöyle der:
“İrlandalı asiler Londra’yı işgal edip bir İrlanda hükümeti kursalar, yurtsever İngilizler ne yapardı? Oxford’a çekilip orada bir hükümet kurarlardı. Türkler de böyle yapmışlardır. Çünkü toprakları işgal edilmiştir. Kemalist hareket de gerekeni yapmıştır. Bu durumu düzeltecek tek çare, Türklerle uzlaşmaya varmaktır.”
Avam Kamarası’nın bir başka üyesi Yüzbaşı Kenworthy, 15 Ocak 1922’de Daily Telegraph gazetesinin başyazarına gönderdiği mektupta görüşlerini şöyle özetler:
“Eğer Lloyd George, İngiliz ticaretini diriltmeyi, Avrupa’nın yeniden kuruluşuna katkı sağlamayı istiyorsa Yunanistan’ı desteklemekten vazgeçip Kemalistlerle uzlaşmayı gerçekleştirir...”

***

Ağustos güneşi altında Aslıhanlar Ovası’nda kıraç tepelere bakarken, 30 Ağustos Büyük Taarruzu’nu yaşar gibi oluyorum...
45 yıl önceki Aslıhanlar Ovası, Yıldırım Kemal köyü yerli yerinde duruyor. Değişen bir şey yok.
Yıllar önce tanıdığım Mehmet Zengin yaşamıyordu ama çocuklarının torunlarını buldum, onlarla konuştum...
Cumhuriyet’in arşivinden çıkardığım notları Yıldırım Kemal köyünün kahvesinde okurken Mustafa Yılmaz’ı sordum:
“Mustafa Yılmaz ne yapıyor?”
Köylüler yüzüme bakıp başlarını salladılar...
“Yaşamıyor!..”
Ben de biliyordum yaşamadığını...
1972 yılında Mehmet Zengin 75, Mustafa Yılmaz 67 yaşındaydı...
Bakın ne diyordu Mehmet Zengin:
“23. fırkadaydım ben. Bir lokomotif, vagon, 12 erle erzak taşırdım cepheye. Lokomotif kömürle çalışır. Ama kömür yok. Ormandan odun keserdik. Lokomotif böyle yürürdü. Odun ateşiyle. Yunanlıların erzaklarını, koyunlarını çalardık. Günlerce aç kaldık. Bir koyun çaldık Yunanlı çobandan. Etini yedik, derisinden çarık yaptık.”
Zafere giden yolu anlatırken gözleri doluyordu Mehmet Zengin’in...
Mustafa Yılmaz ise dalıp dalıp gidiyordu anılarını anlatırken:
“Afyon, Yunan’ın elindeydi. Çarıklı diyorlardı bizlere. Hor görüyorlardı. Yıldırım köyünü cephanelik yaptık. 17 yaşındaydım ben. Yani daha çocuktum. Yunanlılar kaçarken her yeri yaktılar. Biz göğüs göğüse vuruştuk. Teğmen Yıldırım Kemal şehit düştü.”
Aslıhanlar Ovası’nda harman mevsimi... 33 yıl önce de yaşam savaşımı vardı, şimdi de...

***

30 Ağustos Zaferi, 19. yüzyılın azgın sömürgeciliğine indirilen ilk darbedir!..
30 Ağustos, ne istediğini bilen bir Başkomutan’ın kuvvetli sağduyusuyla anıtlaşan kalıcı bir zaferin tarihidir!
83 yıl önce parlayan bir ışık, günümüze dek gelmiş...
Sinsi çabaların yoğunlaştığı, Atatürkçülüğün içinin boşaltıldığı, kör milliyetçiliğin ivme kazandığı 2005 yılında, Kemalizmin “aydınlanma gücünü” kıramazlar...
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yola koyuluyorum...
Aslıhanlar Ovası, Kocatepe gibi yaşamı kucaklıyor yeni bir günle...
Kocatepe’ye giden yurtseverler, Atatürkçüler, demokratlar bir de Eşme Kışladağı’na uğrayıp yeni sömürgeci “altın avcıları”nı niçin protesto etmiyorlar?
Eski sömürgecilerin torunları, adı “Ovacık” olan her yeri işgal ediyorlar yurt topraklarında...
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları